Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '09

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Bumerang etkisi...

Hayatımızda değer verdiğimiz şeylerin sayısı azalınca onlara geç de olsa sahip çıkmak için elimizden geleni yapıyoruz. Başıboş bırakılan her nesne bulunduğu yerin eğimine göre sürüklenecek yada yer çekimi kuvveti ile direk dibe çekilecektir. Düşüş hızı kütlesine göre sert olup daha çok zarar verecek yada çok sayıda sıçramalar yaparak belirsiz bir şekilde ilerleyecektir.
Eğer başıboş bırakılan çocuk ise onunla ilgilenilmesi gerekirken bir tv karşısına bırakılması ve izlediği yayınların niteliğinin kontrol edilmemesi bile zarar verici nitelikte olabilir. Çocuklar gelişim çağında ebeveynlerini örnek almakta ve onları sürekli gözlemleyerek davranışlarını taklit etmeye çalışmaktadır. Çocuğun yanında yüksek sesli konuşmamak, yemek esnasında sofra adabına uymak ve temizlikle ilgili konular yaşantımızın sürekli içinde var olduğu için bu kısımlarda pek fazla zorlanmayız. Ancak çocuğun düzenli olarak dış ortama çıkartılması, doğa ile tanışmasını pekiştirmek için özelliklere yeşil alanlara götürülmesi, yaşıtları ile oynayabileceği mekanları deneyimlemesi de çok önemlidir.

Çocuktan sadece satın alınan oyuncakları ile oynamasını beklemek , yaramazlık yaptığı takdirde fena bir şekilde azarlamak ve çocuğun enerji boşaltmak için yaptığı tüm hareketlere aşırı tepki göstermek, giderek daha uysal ve kendi içine kapanık bir kişilik yapısına neden olabilir. Çocuklarımız için duyduğumuz gelecek kaygısını, daha çok küçük yaşlarından itibaren onlara doğru şekilde davranmak ve örnek olabilecek davranışlar sergileyerek rol model olabilmeyi hedeflemek gerekir. Diğer çocuklar ile yapılacak kıyaslamalar, çocuğun kendi iç dünyasında beğenilmediğini hissettirerek, öğrenmesini beklediğimiz hareketleri yapmayarak, beklentilerimizi boşa çıkararak ve daha çok yalnız kalmak istemesi gibi tepkilere neden olabilir.Sonuçta vereceğiniz emeklerle gurur duyabileceğiniz bir kuşak yetiştirme zahmetine katlanmanın bilincine ne kadar erken varabilirseniz, herkes için verimini o ölçüde arttırabilirsiniz.

Yakın dostlarımız içinde de sorunları olan kişileri farkederiz ama onların sorunlarını dinlemeye bazen vakit ayıramayız. Çünkü herkesin kişisel problemleri devam ederken , başkalarından da aynı negatif fekansı almaya o kadar da istekli olmayabiliriz. Dostlarımızın zaman zaman yaptığı hataları duyduğumuzda üzülür fakat bunun sebeplerinden birinin kendimizden de kaynaklanacağına hiç ihtimal vermeyiz. Bu dostlarımızın, sorunlarla boğuşmaktan gücü tükenebilir ve sürekli bunalım takılmaya başladığını farketmişsek, Onun problemlerini dinlemek ve kasvetli havasını dağıtmak için bir görüşme ayarlamalıyız. Bizler terapist yada psikolog değiliz fakat dostlarımıza ayırmadığımız vakitler, onların daha çok bunalım takılmasına ve karamsarlığı sonucunda yanlış dostluklar yada yanlış yönlere sapmasına neden olabilir.

Daha sonra destek olmadığımız kişi hakkında duyduğumuz olumsuz haberlere yüzeysel olarak üzülüp "vah vah iyi birisiydi" demek gene kolaya kaçmak olacaktır. İnanın çok zor değil bu. Sadece birkaç saatinizi o kişinin gözünde büyüttüğü dertleri dinleyeceksiniz ve onu kasvetli havadan çekip alacaksınız. Göreceksiniz ki ertesi gün bambaşka birisi olarak , ve size müteşekkir olarak geri dönecektir. Belki aynı desteği yada daha fazlasını sizde ondan göreceksiniz. Muhtemelen de daha kalıcı bir dostluğun temellerine giden bir yoldasınızdır.

Kendimden örnek verecek olursam, arabesk yada fantazi anlamında bir müziği 1-2 dakika dinlediğimde , sanki sevdiğim kişilerle arama bir engel koyup, bunun oluşturacağı hüzünlü ortamı hayal eder gibi düşünürüm. Nasıl bir duruma düştüğümü farkeder farketmez hemen bunlara neden olan müziği değiştirir, diğer insanlarda yaratacağı olumsuz etkinin giderek ne kadar artabileceğini düşünürüm. Bu ve buna benzer müzik tarzlarını dinlemek , sürekli olumsuz haberlere odaklanmak ve gerçekleşmemiş olayları hayal ederek, bunların sonuçlarını düşünmek sureti ile insanın kendini meşgul etmesi, hayatın güzelliklerine sırt çevirmek ve giderek toplumdan kendini soyutlamak anlamına gelmektedir. Artan şiddet olaylarının ve cinayetlerin bana göre başlıca nedeni ; insanların yalnız kalarak kendi içsel hesaplaşmalarında nefret ve öfke ile kararlar alarak, anlık içgüdülerle , gelecek beklentisi olmaksızın hareket etmesidir. Bu tip kimselerin bulundukları ortamda kendilerine laf getirmemek için , tüm ömrüne mal olabilecek büyük yanlışları "cinnet" maskesi altında yaptıklarını görüyoruz.

Farklı bir örnek verecek olursak, askerlik görevini yapacak olan birisinin askere gidene kadar, askeri disiplin için uygulanılan yöntemleri , oldukça korkutucu bir şekilde anlatarak bununla eğlenen kimselerden dinlemesi gerçekten utanç verici bir durumdur.Doğru ile yanlış kavramlarının bile tamamen oturmadığı bir dönem içinde bu şekilde bir bilinçsiz etkileme büyük haksızlıktır. Bu tip kişilerin, askerlik görevinin en kutsal görevimiz olduğunu hiçe sayarak, sadece olumsuz koşulları anlatmak ve nasıl kaytardığı ile ilgili maceralarını keyifle anlatması da kabul edilemez bir durumdur.

Gençliğinin baharında asker olan kişilerin, bu görevi yerine getirmeleri için askerlik ortamında gereken her türlü destek ve imkanlar olduğu halde, eğlenilmek amacıyla yapılan bu tip hareketler maalesef , korkularına yenik düşen kişilerde, askeri ortamlarda , sonuçları üzücü olaylarla sonuçlanmaktadır. Askerliğe birkaç sene kala değil de , küçük yaştan itibaren bu görevin anlamı, vatan ve bayrak sevgisinin önemi yeterince kavratılmış olsa , birçok olumsuz olayın önüne geçilebilecektir. Bu tip olumsuz olayların cehaletle o kadar ilgisi de yoktur diye düşünüyorum. Bireylere sorumluluk verilmeden yetiştirilmelerinden kaynaklanmaktadır zannımca.

Taraftarı olduğu takımın, zafer sevincini kutlamak amacı ile sokaklarda/caddelerde gezen kalabalıklara hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Genellikle 10-20 yaş arasında gecenin geç saatlerinde yola fırlayarak, tezahüratlar atarak, araçların önünü kesen ve bunu taraftarlık sevincine bağlayarak, yaptığı şeyin bir anarşi duygusunu beslediğinden habersiz kuşaklar var günümüzde ve bunlar devam edecek gibi gözüküyor nesilden nesile. Toplum olarak delicesine bağlı olduğumuz futbol tutkusu, insanların bir anlamda yaşama anlamı haline bile gelmiştir.

Taraftarı olduğu takımın yenilgisi ile sağı solu döküp kıran, diğer takımın taraftarlarına kesici aletlerle saldıran, ve çok yeni gördüğüm bir örnek : rakip takımın formasını giyen bir bayana saldırmak sureti ile beyni yıkanmış bir nesil varlığını sürdürmekte. Acaba bu insanların futbol haricinde ilgi duydukları birşey olamaz mı ya da bu kadar sahipsiz bir kesim mi var kendisini sadece futbol anarşisi şeklinde ifade edebililiyor. Gelecek kaygısı olmadan yaşayan bu tip kişilere yardım edebilirsek ne ala yoksa Allah'a havale etmekten başka durumumuz kalmayacak.

Sözün özü, bu anlattıklarımı, fırlattığınız bir bumerangın size dönüşü gibi düşünmenizi istedim. Atışınızı ne kadar doğru ve profesyönelce yaparsanız size geri dönüşümü de o kadar verimli ve sağlam olacaktır. Tuttuğunuzda elinize zarar vermeyecek, yaptığınız doğru atışın güvenini daima hissedeceksiniz. Şimdiden bu tip olayları gözlemleyerek, yakın çevremizde yada müdahale edebileceğimiz durumlarda etkimizi gösterirsek, kazanımları muhakkak olacak ve olumsuz durumların yaşanmasına bir nebzede olsun engel olacağız. Kendinizi iyilik yapmak için kasmanızı istemiyorum. Sadece doğru olduğunu yaptığınıza inanın yeterli. Şimdiden emekleriniz için teşekkür ederim.

Yazan : Turgay GEZİCİ

 
Toplam blog
: 98
: 414
Kayıt tarihi
: 11.12.09
 
 

1977 İstanbul doğumluyum. Web Tasarım ve Bilişim Danışmanlığı yapmaktayım. Uzun yıllardır ilgi du..