Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '08

 
Kategori
Cinsel Sağlık
 

Bunda utanacak ne var?

Bunda utanacak ne var?
 

Dünyanın gelişmiş toplumları ile ülkemizi kıyaslıyorum.

Gelişmiş toplumların, her konuda yetişmiş uzmanları var ve bu uzmanlar, her konudaki görüşlerini çekinmeden topluma açıklayabiliyorlar.

O toplumların insanları da o bilgilerini kendilerince değerlendirip, bir kısmı kabulleniyor, bir kısmı da kabullenmiyor. Ancak o bilgilerin karşısına silahla, hakaretle çıkmıyor. Sadece kendisine yararlı olmadığını düşünerek kullanmıyor.

Bir de bizim ülkemizi göz önüne getiriyorum. Hala hurafeler, hala kaçak yapının yıkılması ile altında kalıp ölen 18 canın şehit olduğu savsatası. Şunu kabul etmiyorlar. Ölen o çocuklar, kaçak yapılan ve malzemesinden çalınan o binanın dayanıksızlığından kaynaklandığını ve asıl suçluların, ölenlerin ailesi olduğunu, çocukların bir hiç uğruna öldüğünü kabul etmiyorlar.

Gelin bu gün sizlerle, ülkemizde hala tabu olan cinsellikten söz edelim.

Bu cinsellik ülkemizde hala niye tabu onu tartışalım.

Ülkemizde, her 100 kişiden 70'inde cinsel işlev bozukluğu varmış. Bunların çoğunun cinsel terapiste veya bir hekime başvurmadan hayatlarına devam ediyorlarmış.

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) uzmanlarının verilerine göre:

Cinsellik genel sağlığın çok önemli bir parçasıymış ve ülkemiz insanlarının bu bilince tam olarak varamadıkları tespit edilmiş.

Türkiye'de, son yıllarda düğünde gelin veya damada kılavuzluk edilmesini sağlayan “sağdıçlık” kurumunun ortadan kalktığını ifade eden uzmanlar, sağdıçlığın ortadan kalkmasıyla cinsel sorunlarında hızla artma eğiliminde girdiğini, hatta bu sorunların çiftleri boşanma noktasına getirdiğini, Türk aile düzenini bozmaya ve kişileri depresyona sokmaya başladığını bildiriyorlar.

Aynı kurumun uzmanları, e-posta ve telefonla kendilerine yapılan başvuruları değerlendirdiklerinde, her 100 kişiden 70'inde cinsel işlev bozukluğu olduğunu ve bunların çoğunun cinsel terapiste veya bir hekime başvurmadığını tespit ettiklerini bildirmişler.

Bu tür bir yaklaşımın cinselliğin hala tabu olduğunun bir kanıtı olduğunu ve cinsel tedavi için insanların nereye başvuracakları konusundaki bilgisizliklerinden kaynaklandığını ifade eden uzmanlar:

Genellikle halkımızın aklına her türlü cinsel sorun için ilk önce hocalar ve medyumlar geldiğini, muskadan medet umduklarını ve muska yazılımın son zamanlarda arttığını,

Bir cinsel terapiste veya hekime başvurulduğunda ise genellikle sorun ağırlaşmış ve çözülemeyecek boyuta geldiğini, çözümünün çok zorlaştığını,

Ama en kötüsü insanlarımız çözümü olmayan bir derde düştüklerini sanıp, umutsuzluğa kapılarak, cinsellikten zamanla soğudukları herkesçe malum.

Avrupa Birliği'ne girme sürecinde olan Türkiye için cinselliğin hala bir tabu olmasında herkesin kendi payına bir ders çıkarması ve elinden geleni yapması gerektiğini, bu konunun sadece uzmanlar tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, bilir bilmez herkesin ahkam kesmesinin yanlış olduğu düşüncesindeyim.

Yine uzmanlarca bir görüş olan, cinsel eğitimin, toplumun genel cinsel sağlığının korunması, çocukların ve ergenlerin erişkin yaşama sağlıklı bir geçiş yapabilmelerini kolaylaştırmak açısından her geçen gün daha da önem kazandığı da bir gerçek.

Cinsel eğitimin, anaokulundan başlaması ve yasal zorunluluk haline getirilmesi, o toplumun gelişmişlik göstergesi olacaktır.

Cinsel sağlık ve cinsel eğitim, hayatımız boyunca öğrendiğimiz ve önemsenmesi gereken önemli bir süreç olmasına karşın, üniversitelerimizin tıp fakültelerince, psikolojik danışma ve rehberlik gibi cinsel sağlık konularıyla ilgili eğitim veren diğer fakültelerince, Sağlık Bakanlığınca, ailelerimizce, öğretmenlerimizce ve diğer eğitimcilerimizce üzerinde yeterince durulan bir konu olması gerekirken, toplumun bu kesimleri maalesef bu konular üzerinde, mahalle baskısı (!) nedeniyle durmamışlardır. Halen de durma niyetinde değiller. Oysa cinsel eğitimin sorumluları yalnızca doktorlar, psikologlar, öğretmenler değildir.

Toplumsal bir kural ve gelenek olan öğrenme önce aile içinde başlar, daha sonra okullarda öğretmen, akran grupları, doktorlar, bu alanda çalışan diğer sağlık elemanları ve medya aracılığı ile devam ettiğini herkes biliyor. Bu eğitimin anaokulundan itibaren biyolojik değişiklikler ortaya çıkmadan verilmeye başlanması toplumumuzun geleceğinde sağlıklı nesiller yetiştirilmesi için elzem ve gereklidir.

Bazı AB ülkelerinde olduğu gibi (Danimarka, Hollanda, Portekiz ve İsveç gibi) okul ders programlarında cinsel eğitime yer verilmesinin önemli olduğu da ayrı bir gerçek.

Sağlıklı nesiller için her konudaki eğitimin önemi gibi, cinsel eğitiminde çok önemli olduğu, Gazete ve televizyonlar aracılığı ile toplumumuza anlatılmalı. Bu sayede cinsel istismar, sapık davranışlar, cinsel konular nedeniyle işlenen suçlarda gözle görülen bir düşüşün yaşanacağı açıkça görülebilecektir.

Herkese sağlıklı günler ve gülücükler…

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..