Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '09

 
Kategori
Siyaset
 

Burası Türkiye

Burası Türkiye
 

Her gün, gündemin değiştiği, at izi ile it izinin bir birine sıklıkla karıştığı, yalanın resmi ağızlardan kendine manşet bulduğu ülke burası. “Her şey yolunda” dendiğinde önümüzü görmediğimiz, gelecek kaygısı yaşadığımız ve haksızlıkların kapıda olduğunu anlıyoruz.

Gazete haberlerini tersten okumayı öğrendik. Ülke gerçeğini bir sürü yalan, dolan haber içinden cımbız ile ayıklıyoruz. Burada her şey olduğundan zordur.

Orta yerde duran yalanı, yapılan haksızlığı söylemek o kadar kolay değildir. Resmi ve gayri resmi politikalar, anlayışlar her istediğinizi söylemeye izin vermez. Devletin tabuları, halkın incitilmez duyguları ve inançları vardır.

Her şeyden önce demokrasi insan hakları demeyeceksiniz, Alevilerden söz etmeyecek, Kürtleri ağzınıza almayacaksınız… Ermeniler, sınırları açalım sakına demeyeceksin...

Sabah akşam korkma sönmez memleketimi seviyorum diyebilirsiniz. Çakıl taşı edebiyatı, din iman, Orta Asya’dan bir koşuda geldik bu memleket bizim demek serbest. Masallar anlatmak, “Osmanlı...” deyip başlamak, üç kıta, Viyana kapıları, bolca hoşgörü ve halkların kanı ile yazılmış bir tarihin sayfalarında dolaşmak, düşler kurmak serbest.

Banka hortumlamak, oturduğunuz bakanlık koltuğundan oğlunuza, kızınıza, hısım akrabanıza çıkar sağlamak, yandaşlarınızı kayırmak olmazsa olmaz…

19 milyon insanın evine günde bir dolardan az girdiğini ve açlık sınırında yaşadığını söylemeyin. Kap-kaçların ve artan hırsızlıkların bu yoksulluktan, bu açlıktan kaynaklandığını söylemek kabul görmez. Her şey terör örgütlerinin işi, yabancıların güzel ülkemizi bölmek için oynadığı oyun...

Kendi yalanımızla kendimizi zehirliyoruz. Kendimizi kandırmakta üstümüze yok. “Bu ülke sahipsiz” sözü dilimizden düşmüyor. Ama bunu derken kendi varlığımızı yadsıdığımızın farkına varmıyoruz. Bizim olana, birilerinin sahip çıkmasını ama yine de bizim kalmasını istemenin saflığı ile birilerinin bizi kurtarmasını bekliyoruz..

Bu ülkenin erkeğinin namusunu kadınlar omuzlar, törelerin eli silahlıdır, urganı yağlı. Yalancı cennetlerle kandırıp kadınları elimizi vermez soframızda oturtmayız…

Mehdiler, Mesihler ve kurtarıcılar kültüne iman ederek oturup beklemeyi yeğliyoruz. Militarist çözümleri seviyor, eli silahlılara itaat etmeyi imandan sayıyor, yurtseverlik olarak görüyoruz.

12 Eylül yasaları ile ülkede demokrasi, insan hakları olabileceğini sanmanın şaşkınlığı içindeyiz.

Göreceli iyileşmeleri, soluk almaları ve her an geri alınabilir hakları abartarak kendimizi salıyor konformizm (uymacılık) bataklığına atlıyoruz. Kalıcı çözümler hep bizden uzak oldu. Günü birlik yaşamak, küçük hesaplar içinde olmak kolayımıza geliyor.

Karşı çıkmanın, sorgulayıcı olmanın yorgunluğundan kaçarak, satranç oyunundaki piyonların şah ve vezirin varlığına armağan edilen yaşamları gibi varlığımızı birilerine armağan etmeye alıştırıldık.

Geçmişimiz ile hesaplaşmaktan kaçıyor, kolay unutuyoruz. Unutmak işimize geliyor kan ve gözyaşı ile tarihin sayfalarına düşen acıların bize yüklediği sorumluğu üstümüze almak istemiyoruz.

Burası Türkiye ve burada işin kolayına kaçan çoktur, burada olura olmaza lafla peynir gemileri yüzdürmeye çalışanlar açık denizlerde boğulur akıllanmazlar…

Hasan KAYA

www.hasankaya.com

 
Toplam blog
: 65
: 1019
Kayıt tarihi
: 11.09.09
 
 

Mart 1959 Erzincan doğumlu, İzmir de yaşıyor.. ..