Burhan Kuzu'nun yerlere attığı AB İlerleme raporunda ne var?

Sıra nihayet Avrupa Birliğinin bizim hakkımızda düzenlediği, Avrupa Komisyonu 2012 Türkiye İlerleme raporuna geldi.

Hangi rapor mu?

Hani Şu Anayasa Komisyon Başkanı, Anayasa Prof. AKP milletvekili Burhan Kuzu’nun yerlere attığı, çöplere tepiştirdiği(!) ilerleme raporu!

Hani Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, AB’den sorumlu Bakan Egemen Bağış’a verdiği ‘Bir yerlerine koy’ ödülüne konu olan ‘İlerleme Raporu!’

Raporu inceleme imkânı bulanlar, Türkiye’nin nasıl ‘Pozitif Ayrımcılık yaptığını(!)’ açıkça görebilirler.

Pozitif ayrımcılığın kime yapıldığına gelince; sanırım bunu son günlerdeki politik gelişmelerle bakınca anlamakta zorluk çekmemişsinizdir.

Pozitif Ayrımcılığa(!) maruz kalanların Aleviler olduğunu anlamışsınızdır. Alevilerin yaşadığı eşitsizlik, Avrupa Komisyonu’nun 2012Türkiye İlerleme Raporu’nda “Düşünce, Din ve Vicdan Özgürlüğü” başlığı altında satır satır yer alıyor.

Raporda, 2009’da başlatılan açılım sürecinin sürdürülemediği vurgulanırken cemevlerinin hâlâ tanınmadığı, bazı yurttaşların evlerinin işaretlendiği ifade edildi. Raporda, azınlıklara karşı da bir“hoşgörüsüzlük kültürü”  olduğunun altı çiziliyor.

Rapordan yansıyan bazı çarpıcı bölümler şöyle:

• 2009’da Alevilere yönelik olarak yapılan açılım somut bir şekilde devam ettirilmemiştir. Cemevleri resmen tanınmamıştır ve Aleviler, yeni ibadet yerleri açılmasında zorluklarla karşılaşmaktadır. Bazı illerde Alevi vatandaşlara ait birçok evin işaretlenmesi ve kendilerine karşı gerçekleşen olaylar Alevileri endişelendirmiştir. Şikâyetler, Alevi dernekleri tarafından savcılıklara iletilmiştir; adli ve idari soruşturmalar devam etmektedir. Meclis’te cemevi açılması talebi, Ale-vi milletvekillerinin camiye gidebilecekleri gerekçesiyle reddedilmiştir.

• Madımak davasının kapanmasına karşı yapılan gösteride olduğu gibi, Alevilerin tarafından düzenlenen bazı anma törenleri kimi zaman güç kullanması suretiyle polis tarafından engellenmiştir.

• Bazı Aleviler, kamu görevinde ayrımcılığa maruz kalmaktadır.

• Camilerin bu tür masrafları devlet tarafından karşılandığı halde, Aleviler ve gayrimüslim cemaatler, elektrik ve su faturalarını ödemek zorundadır.

• Gayrimüslim cemaatler bazı nefret suçu vakaları bildirmişlerdir. Televizyon dizileri ve filmlerde dahil, medyada yer alan antisemitizm ve nefret söylemi cezalandırılmamıştır. Azınlıklara karşı bir hoşgörüsüzlük kültürü mevcuttur.

• Gayrimüslim Türk vatandaşların sorunlarına gereken titizliğin gösterilmesi yönünde ilgili tüm makamlara talimat veren Mayıs 2010 tarihli Başbakanlık genelgesi her zaman tutarlı bir şekilde uygulanmamıştır.

• Tüm gayrimüslim cemaatlerin ve Alevilerin, yersiz kısıtlamalar olmaksızın faaliyet gösterebilmelerine yönelik olarak AİHS ile uyumlu bir hukuki çerçeve henüz oluşturulmamıştır.

• Tüm çağrıları rağmen Heybeliada ruhban okulu hâlâ kapalıdır. Ermeni Patrikhanesi’nin, üniversitede Ermeni diline ve din adamlarına yönelik bir bölüm açılması önerisi beş yıldır sonuçlanmamıştır.

• Nüfus cüzdanı gibi şahsi belgelerde, bazı ayrımcı uygulamalara ya da İslam dininden başka bir dine geçerek nüfus cüzdanlarını değiştirmek isteyen kişilere yerel görevlilerin baskıda bulunmasına yol açan, dinle ilgili bilgiler yer almaktadır. Kimlik kartlarında din hanesinin bulunmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine dair AİHM’nin 2010 tarihli kararı hâlâ uygulanmamıştır.

Gördüğünüz gibi AKP’lilerin rapora niçin kızdıkları açıkça görülüyor.

Bir iktidar bu kadar da ağır eleştirilmez ki!

Gerçekler bu kadar da açık ortaya konulmaz ki!

Raporun bir yerlerine AKP’nin nasıl demokrat olduğu, ‘İleri demokrasi’yi nasıl da başarıyla uyguladığı, kadınlara ve çocuklara yönelik pozitif ayrımcılık yaptığı, Suudi Arabistan ve Katar ile birlikte Suriye’de nasıl insan haklarını savunup, demokrasi vurgusu yaptıklarını, Özgür Suriye Ordusunu nasıl desteklediklerini, terör örgütüyle Oslo’da nasıl görüştüğünü, barış ve demokrasi diyerek İmralı sakini ile yol haritası üzerine nasıl anlaştığını, seçimler öncesinde nasıl ateşkes sağladığını yazmamışlar.

Oysa bunların bir bir madde madde yazılması lazımdı. AKP’nin başarılarını görmezden gelip, yok efendim Hukuk ve insan hakları ihlalleri artmış mış(!) Balyoz, Ergenekon gibi davalardaki hukuksuzluklar ayyuka çıkmış mış gibi iftira(!)ları rapor haline getirip, bunun adına da ‘ilerleme raporu’ diyerek bize yutturmaya çalışıyorlar.

AB siz kim oluyorsunuz, biz bu günlerde Birleşmiş Milletleri dizayn etmeye çalışırken, siz bizim hakkımızda rapor hazırlama küstahlığını(!) gösteriyorsunuz.

Size gününüzü göstermek, ülke olarak bizim boynumuzun borcu. Bizde kendi AB’mizi kurup, sizi oraya almayacağızJ

Tıpkı derecelendirme kuruluşlarının yerine kurmaya çalıştığımız derecelendirme kuruluşu gibi.