Bursaspor ve Ertuğrul Sağlam gerçeği

Bursaspor'un bulunduğu pozisyonu oynadığı futbol ile kıyasladığımızda fazlasıyla hak edilmiş bir yer olduğunu teslim etmeliyiz. Kuşkusuz bir süre önce yönetimsel olarak büyük kaos yaşayan bu takımın tepeden tırnağa kadar farklı bir anlayışa bürünmüş olmasının, herşeyden önemlisi "Ertuğrul Sağlam faktörünün" bu durumda büyük etkisi vardır.

Ertuğrul Sağlam takımına o kadar güveniyor olmalı ki, 3-0 kaybettiği kupanın ilk ayağında rakibi Fenerbahçe olmasına rağmen aynı şeyi ikinci maçta kendilerinin de tekrarlayabileceğini ifade etti ve bunu gerçekleştirdi. Bununla da kalmadı ligde 2-0 geriye düştüğü karşılaşmayı 3-2 bitirdi.

Bunun bir tesadüf olmadığı da işin başka yüzüdür. Çünkü bu takım ligin ilk yarısının son karşılaşmasında 1-0 öne geçip, daha sonra 2-1 geriye düştüğü düştüğü maçta Beşiktaş'ı İnönü'de 3-2 yenmeyi başaracaktır.

Bu karşılaşma hava şartlarının çok ağır olduğu sezonun en güzel maçlarından biri olması bakımından da ayrıca bir değeri vardır. Bursaspor bu sezon iki karşılaşmada taraftarını hayal kırıklığına uğratmış olabilir. İlki Bursa'da oynanan ve Gençlerbirliği'nin 2-1 kazandığı, ikincisi de Kayserispor'un bir anda havaya girip hatta liderlik koltuğuna da kurulduğu 3-0'lık maçtı.

Ancak Bursaspor'un belli bir çizginin altına hiç düşmeden sahada mücadele ettiğini rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Örneğin 1-1 tamamlanan Trabzonspor ile oynanan lig maçında nasıl bir futbol ortaya koymuşsa Fenerbahçe karşısında aynı oyunu oynamaya çalıştığını izledik.

Bu aslında Ertuğrul Sağlam'a, Beşiktaş yolunu açan Kayserispor sürecinin kaldığı yerden devamı niteliğindedir.

İşte bu zaten Ertuğrul Sağlam'ı farklı bir yere taşıyor. Başında bulunduğu Kayserispor 2006 yılında 51 puanla ligi beşinci sırada tamamlarken, bir sonraki sene de yine aynı puanla beşinciliğini koruyordu. 2004 yılında teknik adamlığa başlamış genç biri için iyi bir pozisyondu bu.

Beşiktaş sürecinin Ertuğrul Sağlam açısından büyük bir şanslık olduğu bir gerçektir. Özellikle camia içinde büyük bir yıkım olan Liverpool karşılaşmasının Beşiktaş macerasına son verdiği de bir gerçektir.

Fakat, Beşiktaş'ın başından ayrıldıktan sonra çok da iyi bir tercih kullanarak Bursaspor'u seçmesi hem kendisi hem de yeni takımı için bir dönüm noktası oldu. Bursaspor geçen sene ilk yarısını 25 puanla 9. sırada geçtiği sezonu 58 puanla 6. sırada tamamladı. Bu sezon ise ligin ilk yarısını geçen seneden 10 puan farkla 3. sırada bitirirken, şu an bir maç eksiği ile 46 puan ve liderin dört puan gerisinde ikinci sırada bulunuyor ve her geçen gün biraz daha form tutuyor.

Ertuğrul Sağlam'ın görev almasından sonra Ligde Bursaspor'un aldığı yenilgi sayısı geçtiğimiz sene iki, bu sezon da 4 olmak üzere sadece 6 karşılaşmadır ki; Fenerbahçe'nin 23 maçlık II. Daum dönemine eşit bir sayıdır.

Taraftar profili, takımın tarihi kimliği bakımından Bursaspor'un ligimizin istikrarlı ve sürekli belli bir çizgide olması fazlasıyla bir gerekliliktir. Önümüzdeki sene televizyon gelirlerinin iki katına çıkacak olması Bursaspor'un elini güçlendirecektir.

Nereye varmaya çalışıyoruz?

Hani "çiçek dalında güzeldir" diye bir söylem vardır ya; bu şimdi Bursaspor kadrosu için tam yerine oturuyor.

Sercan Yıldırım, Ozan İpek, Volkan Şen, Bekir Ozan, Batalla bu sezon yıldızları fazlasıyla parlayan isimlerdi. Kuşkusuz sezon sonunda bu futbolcuların talipleri olacaktır. İyi paralar da teklif edilebilir. Ancak istikrar herşeyden fazla paraya dönüşür. Örnek mi? Alın size Sivasspor gerçeği. Oysa geçen seneki kadrosunu koruyabilse bu sezon hem ligimizdeki hem de Avrupa'da başka yerde olacaktı ve her iki taraftan da gelirleri daha fazla olacaktı. Bursaspor bu çizgisini sürdürür, kadrosunu da en az kayıpla koruyabilirse kuşkusuz önümüzdeki sene Avrupa'da da bir Bursaspor gerçeği olacaktır.

Bursaspor şampiyon olabilir mi?

Açıkçası şu an ligin fikstür avantajının Bursaspor'da olduğunu düşünüyorum. Ligin son dört haftasına kadar bu istikrarlı çizgisini devam ettirebilir ve İstanbul'da Galatasaray karşısında bir beraberlik alabilirse, son üç maçın ikisini kendi evinde Kayserispor ve Beşiktaş ile oynayacağı ve bir maçını da kafadan üç puan alarak kapatacağını unutmayalım.

Rijkaard verdiği demeç ile belki de bunun altını çiziyor, uyarıyor olabilir.

Neden olmasın, değil mi?

Uzay Gökerman