Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '11

 
Kategori
Bilim
 

Büyük Patlama’nın (Big Bang) kanıtları çürütülüyor mu?

Büyük Patlama’nın (Big Bang) kanıtları çürütülüyor mu?
 

9 eylül 2010'da Stephen Hawking'in yeni kitabı çıkmış.


Evren nasıl oluştu? İnsanlık tarihinin başlangıcından beri sorulan sorudur bu. Çözümleri ise efsaneleri de katarsak neredeyse sonsuz sayıdadır. Ancak bilimsel olanlarla ilgilenirsek elimizde üç teori kalır. 

M Teorisi 

Standart Model Teorisi (Büyük patlama teorisi) 

Kararlı durum Teorisi 

M Teorisini geçelim. O üzerinde çok konuşulacak bir konudur. Diğer ikisinden bilim adamları arasında daha çok Standart Model Teorisi kabul görmüştür. Bu teoriye göre evren ve zaman büyük bir patlama ile başladı. Zaman içinde hidrojenden başlamak üzere, ilk yıldızların merkezlerinde kalsiyum gibi daha ağır elementler, kütlelerin çekim gücü ile galaksiler, güneş sistemleri oluştu. Büyük patlamadan bugüne gelene kadar 13, 7 milyar yıl geçti. Einstein’in görelilik kuramı evrenin genişlediğini gösterdi. Bu genişlemeye kanıt gerekiyordu. İki kanıt bulundu. Biri Doppler etkisi, diğeri evrenin her yerinden gelen 2, 7 kelvin derece sıcaklığındaki kozmik ışıma. 

Doppler etkisi şudur: Örnek olarak siren öttürerek yaklaşan bir ambulansın sesini belli bir frekansta duyarız. Ama ambulans bizi geçerken ve geçtikten sonra kulağımıza gelen siren sesi değişir. Çünkü ses hava içinde dalgalar halinde yayılır. Ambulans bize yaklaşırken dalga boyu kısadır. Tiz bir ses duyarız. Ambulans geçtikten sonra ses kaynağı bizden uzaklaştığı için dalga boyu uzar ve daha kalın bir ses duyarız. Aynı şey ışık için de geçerlidir ve Doppler etkisi olarak adlandırılır. Çünkü ışık da dalgalar şeklinde yayılır. Uzayda bize yaklaşan ışık kaynağının dalga boyu küçük olacağı için ışığın rengi mora kaçar. Bizden uzaklaşan ışık kaynaklarının dalga boyu büyüyeceği için kızıla kaçar. Daha hızlı uşaklaşan daha kızıla kaçar, en sonunda gözümüzün göremeyeceği bir frekansta yayılmaya başlar. Bu frekanslar aynı zamanda radyo dalga frekanslarıdır. 

Şimdi konumuza dönelim. Uzaydaki ne yana bakarsak bakalım galaksilerin renklerinin kızıla kaçtığı gözlenmiş. Bu, bütün galaksiler bizden ve birbirlerinden uzaklaştıkları ve evrenin genişlediği anlamına gelir. Doppler etkisi Büyük Patlama’nın kanıtı olarak gösterilse de diğer teorilerle de uyum sağlayabilir. 

İkinci kanıt ise evrende her yönden gelen kozmik ışımadır. Buna göre eğer 13, 7 milyar yıl önce bir patlama olduysa, günümüze kalan bir ışımasının olması gerekir. Bu olay önce teorik olarak gösterilmiştir. 1960’lı yıllardan sonra radyo ve televizyon işleri artınca radyo dalgaları ile ilgilenme artmıştır ve bir anten kurma işi sırasında tesadüfen parazit olarak büyük patlama ışıması bulunmuştur (Bununla ilgili olarak ‘Radyolarınızdan büyük patlamanın sesini dinleyin’ başlıklı bir yazı yazmıştım). Başlangıçta işlerin yoluna girdiği sanılmışsa da daha sonra bir sorun çıkmıştır. Evrende bilindiği gibi galaksiler vardır. Galaksilerden bu ışımayı kendilerine isabet eden yerlerde emmeleri beklenir. Ama böyle olmamaktadır. Işıma, galaksiler dahil her yerden gelmektedir. Öyle ise patlamanın kaynağı bize göre galaksilerden daha yakında bir yerde olmalıdır. Bu sonuç Büyük Patlama teorisini geçersiz kılar. 

Bu noktada karşımıza daha çok felsefecilerin benimsediği Kararlı Durum teorisi çıkıyor. Kararlı Durum Teorisine göre maddenin oluşumu evrenin her yerinde olmaktadır. Galaksiler birbirinden uzaklaşmaktadır ama aradaki boşlukları oluşan yeni madde ile yeni galaksiler doldurmaktadır. Bu olay 13, 7 milyar yıl gibi her hangi bir zamana ve uzaklığa bağlı olmaksızın sürekli olmaktadır. Doppler etkisi Kararlı Durum Teorisi ile çelişmez. 

Buraya kadar her şey Çok güzel. Ancak henüz hesaba girmemiş faktörler var. Bir tanesi, galaksiler dünyadan yıldız gibi görünseler de tek tek yıldızlardan oluşmuşlardır. Yani içleri radyo dalgası geçirmeyecek kadar katı değildir. Biz Samanyolu galaksisinde olduğumuz halde evrenin her yönünden ışın alıyorsak bu demektir ki ışınlar Samanyolu galaksisinin içinden de geçebiliyorlar. Aynı bunun gibi bize uzak gökadalarının da içinden geçebilirler ve bir kesinti olmaz. 

Diğeri, uzay kütleler nedeniyle sürekli bükülüyor. Bir kozmik ışın bize düzgün doğrusal bir çizgi şeklinde ulaşamıyor. Buna karşılık galaksi ışınları da bize düzgün doğrusal bir şekilde ulaşamıyor. Bize gelene kadar ışınların ne gibi yollardan geçtiğini hiçbir zaman bilemeyiz. Belki yolda öyle şeyler oluyor ki ışımada hiçbir boşluk kalmıyor. 

Başka bir nokta, Einstein’ın zamanında evrenin genişlediği düşüncesine katılmadığı için formülüne bir sabit katsayı koyması, Doppler etkisinin bulunmasından sonra bundan vazgeçmesi kafa karıştırıyor. 

Kararlı Durum Teorisi de bazı bilim adamları tarafından kabul görmektedir. Gelecekte belki başka kanıtlar ortaya çıkar. Bugün için bize gelişmeleri izlemek düşüyor. 

 

Bütün bunları geçerek ne düşündüğümü söyleyeyim. Belki de gerçek tümüyle farklıdır. Işık dalga ve foton şeklinde yayıldığına göre onun yayılması için bir ortam gerekir. Ortam, ışığı yaydığı gibi aynı zamanda yoğunluğuna başlı olarak engeller de. Örnek olarak ışık su içinde yayılır. Ama su belli bir kalınlığa ulaştığında ışığın yayılmasını engellemeye başlar. Öyle ki okyanusların dibi ışık ulaşamadığı için karanlıktır. Hava da ışığın yayılmasına sağladığı gibi engeller. Ama atmosfer çok kalın olmadığı için yıldızlardan veya güneşten gelen ışınların engellenmesi o kadar fazla değildir. Ancak akşam vakitlerinde güneş ışığı ufuktan gelirken atmosfer gündüz vakti dik uzaklığa göre biraz daha kalın olacağı için uzun dalga boylu ışınlar engellenir ve geriye görünebilen sarı, kırmızı ve kızıl ışınlar kalır. Yine de atmosfer bütün ışığı engelleyecek kadar kalın değildir. 

Uzaya çıktığımız zaman 13, 7 milyar ışık yılı uzaklıkta belki de bu kalınlık sağlanıyor. Doppler etkisi dediğimiz şey belki de aynı akşam vakti güneşin batarken yaydığı ışık gibidir. Eskiden uzayın gökadalar dışında boş olduğu düşünülürdü. Ama son zamanlarda karanlık maddeden, karanlık enerjiden sıkça söz ediliyor. Kütlesi ve elektrik yükü olmayan nötrinolardan ve daha birçok parçacıktan söz ediliyor. Işığın bir ortam içinde yayıldığını düşünürsek uzayda da bir ortamın olduğunu ve bu ortamın bir kalınlıktan sonra (13, 7 milyar yıl) yalnız ışığı değil, gözle göremediğimiz radyo dalgalarını da engellediğini ciddi olarak düşünmek durumunda kalırız. 

Doppler etkisini kabul etmenin bir sonucu daha var. Büyük patlama teorisine göre ve Doppler etkisine bakarak evrenin sınırlarına doğru galaksilerin bizden ışık hızına yakın bir hızda uzaklaştığını biliyoruz. Ama daha uzaklaşınca galaksilerin ışık hızını geçmeleri gerekir ki bu mümkün değildir. Öyle ise böyle bir etkinin olmaması gerekir. 

Bu sonuç bizi Kararlı Durum Teorisine götürür. 

Bu konuları daha iyi bilen kişilerin yorumlarını bekliyorum. 

 
Toplam blog
: 125
: 6625
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

İstanbul 1980 doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. İstanbul'da oturuyorum. Dünya ve çevre hakkında düşü..