Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Büyülü sözcükler kervanı...

Büyülü sözcükler kervanı...
 

Bazen öyle usta eller vardır ki… Öyle usta kalemler. Hangi büyülü sözcüğü koysanız övgü hanesine onu tanımlayamazsınız. Yalnızca bakakalır, sözcüklerin içinde dağılırsınız. Yaklaşık üç ay önce keşfettiğim Enver Ercan da onlardan biri. Aşağıdaki satırları ve şairin diğer şiirlerini de okursanız bana hak vereceğinizden eminim. Böylesi mısralar karşısında soluksuz kalıyorum açıkçası. Nefessiz kalıyorum. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Türküler Dolusu” şiirinde adı geçen şu mısralarında olduğu gibi…

“Şairim şair olmasına

Canım kurban şiirin gerçeğine hasına

içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum

Bıçak gibi kemiğe dayansın yeter

Eğri büğrü, kör topal kabulüm

Şairim

Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası

Ayak seslerinden tanırım

Ne zaman bir köy türküsü duysam

Şairliğimden utanırım”

İşte böyle bir duygu usta kalem Enver Aydın’ nın dizeleri karşısında sağanağına yakalandığım karmaşa.

GEÇTİĞİ HER ŞEYİ ÖPÜYOR ZAMAN

1.

o gün sait faik'indi pera

kimbilir hangi öyküsündendi

o insan kalabalığı

yüzünü seçiyordum yalnızca

aklımda bir asansör yalnızlığı

gümüş astarlı bir sözcük vardı dilinde

hiç kullanılmamış

tadı hala dudaklarımda

2.

adımlarımıza uyardı bütün sokaklar

evler kenara çekilirdi

birden yağmur...

düşerdi peşimize

serin odalarda harfleri

aşk ederdik birlikte

-… adımlarımıza uyardı bütün sokaklar/ evler kenara çekilirdi… Ne demiştim… Dağıldım bu dizeler karşısında. Size ne olur bilemem. Hadi devam edelim. Dağılmışta olsak.”


3.

yıldızları havuza bakan

bir bahçenin

çözülmüştüm büyüsüyle

o suya eğiliyordu

bir kuğu beliriyordu

kuğu mu benziyordu gelinciğe

yoksa gelincik miydi kuğu

aklıma bile gelmiyordu bu soru

sözcüklerin sessizliğe çekildiği

o çocuksu ikindide

zaman

geçtiği her şeyi öpüyordu

4.

Ne zaman kapıdan girse

kamaşırdı sözcükler

canımı tazelerdi sesi

içimde bir yalnızlık telaşı

çözülürdü ellerim

zamana uzanınca

gölgesi

usulca ayartırdık işte

düzenli bir güz vaktini

5.

başağın burcundaydı dünya

· o da öyle

· derin bir geceye terledik

· yaprak serinliğinde

bir güvercindi

kanadı

sözcükler yırtılırken

en sessiz harflerinde

çapaksız bir sabaha uyandık

başağın ikiz adı silinmişti teninde

6.

aşknişan bir ânı

özenle karşıladı sirkeci garı

birkaç tren daha geldi

insanlar zaten oradaydı

bir kalemim vardı verecek

onunsa bir şiir oldu armağanı

üç harfli bir sözcük gibiydi yüzü

gülüşü manzara

bir harf daha takınsa

hece'lerdi adımı:

-ellerimi avuçlarında

yıllarca tutmaya hazırla

şarkılıydım o gece

sigaram keyifle tüttü

düşlerimin arasında

7.

parmak izlerimiz

yakışınca yan yana

baktım

bembeyaz bir gelincikti

yanımda

cennete gitmeden de

şansa inandım

iyi kalpli bir sözcük gibi

yazılınca adıma

-…hepinizin iyi kalpli sözcükler yazılır umarım adına.

8.

rüzgârın anılarını dinledik birlikte

usulca dolaşırken bütün geceyi

tek bir yıldıza basmadık ama

denizde yansıyıp durdu

gözlerindeki dalga deseni

eğilip sözcükleriyle öptük

bal zamanı bu mu anne diyen bir çocuğu

ay dalından düşerken

zambaklar gibiydi yüzünde uyku

ama hâlâ bayramını koruyordu sesi

gecelerden pazartesi

ayların en

ağustosu


-… Hala bayramını koruyan bir sesten dinlemek geceyi ve yıldızlara basmadan yürüyebilmek gökyüzünde… sizin de oldu mu bilmem sözcükleri öptüğünüz böyle ama benim oldu. Ay dalından düşerken bal zamanı bu mu diyen çocuk yüzlü bir geceyi.

9.

acıyan bir şey vardı aramızda

bütün sözcükler ağır yaralı

kırgın bir yaprağa gül arardık da

tenimizde güz dalgınlığı

imlâsını bilirdik de bilmesine

yine de yanlış hecelerdik hayatı

-…hayat ve yanlış heceler. Hangimize rast gelmedi ki. Ya geç kalmıştık hayata. Ya hayat bizi beklememişti.

10.

birbirimizi suçladık bir gün

affetmek için kendimizi

gece gelip sildi usulca

ağzımızdan sızan sözcükleri*

*Nasıl da kalabalıkmışız

biz böyle iletişip durdukça

bu yalnızlığa zaten zor sığarmışız

arada mı kalmıştık, araya giren mi vardı

biz öyle olsun istemezdik ama

bütün yakınlarımız bizi yanlış tanıdı

-…İnsanoğlu... suçlarız bazen affetmek için kendimizi. Fakat şairinde dediği gibi gece gelir ve siler ağzımıza yakışmayan bu sözcükleri.

11.

aslolan sözcüklerdir

tabii

gerisi elbette gevezelik

hadi okuluna yazdır beni

bugün harfleri sen dağıt

dilin gurbetindeyiz nasıl olsa

söze tutsak

hangi tümceye başlasak

-çıt!..

-…ne güzeldir, ne özel. Hesapsız kitapsızca sözcükleri birine emanet edebilmek ve o okulun belki en arka sırasında ama acıtarak da olsa bu sözcükler benimdir diyebilmek.

12.

susardım duysun diye sesimi

· o sözcüklerini bende bilerdi

· hem de seve seve

· seve seve katlanırdım ben de:

· sözcüklere kadar yolum var, demek

· peki

-…ben den de peki. Peki…

13.

bir yüzük verdi bana

hoşçakal sözcüğünden

yakarken ardındaki bütün harfleri

anlatmak uzun

kimbilir kaç yıl sürer daha

bende o gün

-…öyle günler vardır ki ömürlerimizde bile bile sorarız kimbilir kaç yıl diye. Sonsuza dek acıyacağını bile bile…


14.

kendime baktım da camda

aşk artık yüzümde

tek kat boya

en sevdiğim pencerem yitti

onunla birlikte

cumartesiler, pazarlar, sokaklar yitti

bense günlerdir

yerini yadırgayan bir sözcük gibi

kabzası parıldayan şu yalnızlığa

iki kurşun sıksam

iyi gelecek sanki

-…baktım da son kurşunum bile kalmamış duvara asılı tüfekte…

15.

koltuğunun yerini değiştirdim dün

yüzün beliriyordu camda

dudaklarından geçen güvercin

tozunu alıyordu sözcüklerin

sen ağzını açmıyordun ama

hadi çevir telefonu

bari dostluğunla oyala

-… hep öyle olmaz mı zaten. Bari dostluğunla oyala…

16.

bu akşam da gülümsüyorsun fotoğrafta

gözlerinde taraf tutan bir sevgi

yüzün bana ayarlı

rüzgâr almayan bir sabahtı

ama kokun hâlâ odamda

hem içindeydim o anın

hem de dışında

sen yalnızca şaşırtmıştın

tutan bendim zamanı

17.

susmak da incitir sözcükleri

telefonlar kapanırken sessizce

dar kapımdın sen benim

yalnızca mektupların geçtiği

adresin sır tutmadan önce

hadi artık hadi

bir de benim sesimi dene

18.

artık ben kuruyorum gün doğumuna

başucunda bıraktığın saati

dalıp gidiyor sözcükler

sonra

yelkovan kuşlarını uçuruyor

yokluğunu öpüyorum yastığındaki

bilmem uyanıyor musun

-…kaç kişi, kaç defa sorar bu soruyu dünyanın dört bir yanında. Seni bu gece öptüm. Bir sinek kondu mu yanağına gibi bir şeydir bu. Ve sinek konar genellikle. Ve tenler o sineği hisseder uykuda da olsa.

19.

yağmur geceyi sağıyor hâlâ

balığım az önce öldü

alıngan bir karanlık tuttu elimden

bir türlü değiştiremedim ampulü

bu gece sözcüklere ilişmem artık

-…ve sözcükler yalnız, sözcükler öksüz kalır böylece…

20.

yalnızca kitaplarını okuyorum nicedir

dokunmak için ellerine

altını çizdiğin satırlarda

sonra gözlüklerim buğulanıyor

hiçbir sözcük harflerini

tutamıyor bir arada

-…ne kötüdür hiçbir sözcüğün cümleye dönüşememesi. Kangrene dönmüş bir yara gibidir onlar. Acıtır kanatır boyna.

21.

yüreğim kabarmış yalnızca

heyecan yapmışım biraz

haber alacakmışım

kuş ağzında

birden susuverdi

anladım

seni arıyor ama

fincanın aklından bile geçmedi

oysa kartlar her şeyi biliyor:

kılıç kraliçesi

kınkanat sözcüklerin

adına vuran sesi

kupaların kralı

aşkın en keskin yeri

-… o aşkın en keskin yeri kınına mahkum olur genellikle ve usulca sokulur kınına. Ve bir bir kılıç ağlar gece boyu o kında. Kimse bilmez…


22.

bu sabah resmini kaldırdım raftan

günlerdir kaçırıyordu benden gözlerini

dargın beyaz

takvimlerden önce biten yaz

yalnızca

mutluluğa varsın

ha

-… hayır demek isterdim şairim. O da hayır demiştir bence. Sen duymamışsındır.

23.

yaz bitti

ona özenen sonbahar da

senin alnında biriksin güneş

kış bana yeter

belki bir gün

yalnızlık

geldiğin yoldan gider

diyordum ki

sözcükler de dağıldı

bak

dikkatim gibi

a s n

k o

ş s

u z

a

e

d

k

r

b t e

i

-…ve bir ağıt daha dağılır kalır gece de tutamazsın. Yarına kaç var çocuklar…

24.

eylülle yaralı bir akşam üstü

tükürüp kurtuldu

beni

hangi harfi denesem

dilim acıdı

avucumda sözcük ölüleri

yüzüğümün izi kaldı benimle

yüzümü usulca yağmura dönüp

özenle silindim

nefretinden de

25.

avucundan havalanan

· o öpücük vardı ya

· dudağıma değdiğinde kanadı

· o günden beri mendil gibi kullandım

· bütün sözcükleri

ama artık öylesine unutsan ki

diyorum

ben bile bir daha

hatırlayamasam seni

-… Ben bile hatırlayamasam. Ben bile… Hatırlayamasam… Ben bile…

ENVER ERCAN

Enver Ercan kimdir?

Enver Ercan, 1958 yılında İstanbul´da doğdu. Haydarpaşa Lisesi´nde okudu. Öğrenimini yarıda bıraktı. Uzun yıllar bir fabrikada işçi olarak çalıştı. 1984-1992 yılları arasında, sırasıyla Yeni Düşün Dergisi’nde, Güneş, Sabah ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Çeşitli televizyon kanallarında sanat ve edebiyat programları düzenledi. 1992 yılından beri Türkiye´nin en güçlü edebiyat dergisi olan Varlık Dergisi´nin genel yayın yönetmenliğini yapmaktadır. Şairin şiirle ve sanatla ilgili ürünleri çeşitli edebiyat, kültür ve sanat dergilerinde yayınlanmaktadır.

Yapıtları: Eksik Yaşam, Sürçüyor Zaman, Geçtiği Her Şeyi Öpüyor Zaman adlı şiir kitapları var. Şair Çünkü Onlar, Şiir Uçar Söz Olur adlı söyleşileri; Varlık Şiir Antolojisi, Varlık 60. yıl Seçkisi, Şiirlerde İstanbul, Tanzimattan Bugüne Türk Öykü Antolojisi, E.E. ve Yaşar Nabi Nayır, 20. Yüzyıldan Çocuklara Şiirler, Gülümseyen Anlar adlı derleme ve araştırma yapıtları vardır.

Ödülleri: 1996 Abdi İpekçi Ödülü´nü mektup dalında alan şair, Geçtiği Her Şeyi Öpüyor Zaman adlı yapıtıyla 1987 Cemal Süreya Şiir Ödülü´nü ve Yunus Nadi Şiir Ödülü´nü aldı.

Şair ayrıca Güneş, Sabah, Yeni Düşün, Varlık gibi gazete ve dergilerde edebiyat sayfaları hazırladı, yayın yönetmenliği yaptı. Broy, Gösteri, Milliyet Sanat, Yeni Düşün, Yeni Olgu, Varlık gibi dergilerde şiirleri yayımlandı

Aşağıda da linkini vereceğim söyleşide Enver Ercan bakın kendini nasıl tanımlıyor

. ANAFİLYA: Bize Şair Enver Ercan´ın bilmediğimiz ve sizin sevmediğiniz yönlerini anlatır mısınız?

Enver Ercan: Hep tembel olduğumu düşünmüşümdür. Belki de içdisiplinimi yeterince geliştiremedim. Hafızamı da. Kolay unutuyorum. Bu da iyi değil. Bir de zaaflarım var ki, bak bunu istersen açıklamayayım. Tutkularıyla davranan bir insanın zaafları işte... Ha, hümanist olmadığımı söylemeyi unuttum.

ANAFİLYA: Bir şair olarak elbette okuyuculara söyleyecekleriniz vardır. Bunları konuşmamızın sonunda değil de şimdi söyleyebilir misin?

Enver Ercan: Şunu baştan belirteyim ki, şiir okuyucusunun işi şairlerden zor. Bir yığın gevezelik eden insan var. Bunlara da şair deniliyor. Okur uyanık olmak zorunda. Bu da neredeyse bir ömür boyu süren içeğitimiyle mümkün. Ama bir ipucu vermemi isterseniz, iyi okuyucular "Müşteri velinimetimdir" diyenlerden uzak durmalıdır. Yoksa gereksiz ve şiir olmayan birçok şeyi okumak zorunda kalır.

Söyleşinin devamını bu linkten okuyabilirsiniz. http://www.anafilya.org/go.php?go=7d17010080054

Şairin en fazla bilinen diğer şiirleri arasında Manzara gülüşlü kız. Gökyüzünü çevir bana. Di. Gündüşü. Kirli beyaz’ ı sayabiliriz.


Vereceğim bu linkten ve Antolojiden de şairin diğer şair ve şiirleri hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Hepinize tatlı seyirler.

http://www.cs.rpi.edu/~sibel/poetry/poems/enver_ercan/index.html

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..