Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cadı kazanları kimler için kaynıyor?

Cadı kazanları kimler için kaynıyor?
 

Yazdıklarım çoğalmaya başladı. "Yaşasın! Bugün cumartesi" yazılarım var. Ataşehir Haber ajansında.. Milliyet blog 'ta kendi köşem gibi gördüğüm yerim var ve burayı çok önemsiyorum. Görmemişin köşeleri olmuş, tutmuş saymaya başlamış diyeceksiniz şimdi. Ama ben inanın çok seviyorum bu yaptığım işi. Hatta, bu disiplin çok önemli bir şey diye düşünüyorum. Sonuçta kimse bana vereceği parasından kesmeyecek! Pazartesi kimse gırtlağıma basmayacak “neden yazmadın” diye..Ama bu öz disiplin var ya bu çok önemli. Sevdiğin bir uğraşıyı GÖREV EDİNEBİLMEK.. Bu çok önemli işte! Burası internet ortamı, burada serbest yazmak güzel sadece!
Yoksa; yazar kesiminin editörlerden neler çekebileceğini, en azından tahmin edersiniz. Yazdığınız bişey kuşa dönmeden basılmaz..İllaki tırpanlanacak..Eleştirmeden kabul ederse kendi görevini yapmamış sayar, bu tırpan bu yüzdendir. Bir nevi müfettiş! Ama çok sorumlu..Yani yazılanlardan dolayı bir ihtar alınacaksa ilk onun kulağı bükülür. O yüzden dikkatli olmak zorunda! Bazıları bu dikkati fazlaca abartırsa da, genellikle editörler çok işe yararlar. Yalnız benim buradaki editörüm, kendi otokontrolüm ve sizlerden gelen tepkilerin bana yansıttığı dikkatli olma durumu..
Evet, dikkatli olmalıyım, aklıma her geleni buraya kusar gibi yazmamalıyım diye düşünüyorsam da; bazen koyver gitsin Berrin diye düşünerek yazmaya başlıyor, yazının sonunda çeşitli kıvırmalar yapabiliyorum. İşte bu konu beni çok düşündürüyor arkadaşlar. Neden bazen susarız.Oysa o düşünceler beynimizde fırıl fırıl dönmekte..Neden onları serbest bırakamayız? Aslında sebebi gayet basit! Fikirlere savaş açan, değişik fikirlere tahammül edemeyen herhangi birinin yaptığı bir saldırı gününü zehir edebilir.
 “Gülün adı”nı okumuş ya da filmini seyretmişseniz bilirsiniz, insanlarda açılımlar yaratabilecek oluşumlar, o fikre karşı olan, tutucu bakışlı kimselerce engellenmek adına yapılan şiddetin ucu bir nevi vahşete kadar gidebilir. Filimde esas mevzunun dışında; düşünen aydın kadınlar, karşı çıkan kadınlar, güçlü duruşlarından dolayı, kilise tarafından “cadı”dır diye yakılıyordu..Çatır çatır! Yüzlerce kadın yakılmıştı o devirlerde.
Karanlık çağ; faşizm, sadizm ne ararsan vardı ve legaldi.. Belki de bu çağlarda yakılarak veya çeşitli cinsel ve dinsel şiddete maruz kalmış kadınları gözleriyle gören, diğer bastırılmış kadınların genleridir bizi böyle korkak duruşlu yapan. Erkeğin karşısında daha edilgen olmayı kabullendiren, hatta mazoşistleştiren! Kadın cinsi bastırılmaktan, ezilip hor görülmekten, acı çekmekten şikayet edemiyor, kaçıp bir yerlere gidemiyor ve nereye dönse erkek egemen baskı ile burun buruna geliyorsa artık bundan garip bir zevk almaya başlıyor, hayatı daha yaşanır kılabilmek adına!!.Hani tecavüz kaçınılmazsa diye bir söz var ya, İŞTE ÖYLE!
Yani bunu niye söyledim. Bu yaşanan eşarp şiddetinin iki taraflı mağdurlarıyız biz kadınlar.Ve kim nerede sesini çıkarıyorsa anında bastırılıyor. Belki biliyorsunuz Zaman gazetesinin yazarı Alev Alatlı’nın türbanla ilgili bir yazısı yüzünden (ki, bir arkadaşım yazıyı gönderdi, gayet ılımlı bir yazı bana göre!) bu yazının sansürlenmiş olmasını anlamak mümkün değil! Demek benim geçen hafta eklediğim şiiri görseler gazeteden kovulurdum. Neyse iyi ki Zaman gazetesinde yazmıyorum. Ayrıca Bekir Coşkun olayı var mesela!
Bu yazarlar susturulmaya, bastırılmaya çalışılıyorsa, bu ülkede demokrasiden nasıl söz edebilirsiniz..Eğer sizin içiniz rahatsa niye bu sesini çıkaranları gülerek izlemiyor ya da çok haklıysanız neden karşınıza alıp ikna etmeye çalışmıyorsunuz..Ama olmaz dimi?.Rahat değilsiniz çünkü, vicdanınız size karşı geliyor ve siz onu bastırabilmek adına herkesi bastırmanın daha kolay olduğunu düşünüyorsunuz. Bu konuda böyle düşünüyorum..Sansür, otokontrolün olduğu yerde olmaz ama buna rağmen sansürler giriyorsa devreye orada FAŞİZM vardır bence..
Herkesi; gelecek “Cumhuriyet Bayramı” ile ilgili düşünmeye ve “demokrasi” adına başımıza gelenleri düşünmek için 3 dakikalık düşünce duruşuna davet ediyorum.Ardından İstiklal marşımızı gözden geçirmeniz şiddetle tavsiye edilir.
Berrin Aksu

 
Toplam blog
: 171
: 522
Kayıt tarihi
: 18.12.10
 
 

Üniversite mezunuyum. Dekoratörüm. Yazmayı çok seviyorum. 200 kadar şiirim var. Sinema ve tiyatro..