Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

Çağdaş dindar

Çağdaş dindar
 

Evet, yeni gündemimiz dindar bir gençlik…

Bu konuya değinmeden önce gelen şu iki kavramı dindarlık ve gençliği bir açıklayalım daha sonrada bunlara çağdaşlığı ekleyelim.

Önce insanlığın bir gelişim aşaması olan gençlikle evresiyle işe başlayalım, en somut açıklamasıyla insanoğlunun ana rahmine düşmesiyle ölüme kadar geçirdiği süreç içerisinde belli dönemler geçirir, bunlar sırasıyla bebeklik, çocukluk, yetişkinlik, genç yetişkinlik ve yaşlılık evresiyle de hayatının idamesi son bulur. Biz burada genç ve genç yetişkinliği ele alırsak adeta dünyanın kendisi etrafında döndüğünü, kendisinin dönemin her aşamasında merkezde hissetme anlayışı ile kurgulanmış bir âlemde yaşayan benmerkezci bir düşünce içerisinde yoğrulmuş bir karakterden bahsedebiliriz.

Bu evrelere geçiş mutlaka bir önceki evrenin etkisi altında olmaktadır daha önceki evreleri rahatlıkla atlatanlar çevrenin de etkileşimi doğrultusunda bireyin karakterini oluşturmuş ve artık toplumsal sorumluluk almayı, vatandaşlık kavramının gelişmesini, aile kurmanın girişimlerini sağlamıştır. Burada önemli bir konu daha çıkıyor aslında karşımıza oda çevre olgusu işte asıl meselede burada bitiyor aslında ama fazla vaktinizi almamak için başka bir yazımda insan üzerindeki etkisini kaleme alacağım yazıda paylaşmayı ümit ediyorum çevre olgusunu.

Kısa bir gençlik tanımından sonra bir diğer kavramımız olan dindarlık sözcüğünü ele alalım. Bir manasıyla dindar demek; inandığı dinin kurallarına bağlı olmak anlamına gelir. Bakın burada sadece İslamiyetten bahsetmek yerine dünyada yaratılan bütün insanların kabul ettiği dinler üzerine bir genelleme yapmak mümkün. Neden bu cümleyi yazdım diye sorabilirsiniz o da geçenlerde izlediğim bir belgeselde gördüklerim içindi o da şuydu Yahudilikte okul çağına gelen bütün çocuklara okulun ilk dört yılında ve hatta daha da önceden ailede başlayan din eğitiminin verilmesiydi. Örnekleri çoğaltabiliriz.

Şimdi bunlara istinaden konumuza geri dönersek hala görüyorum ki “dindarlık” kelimesini ağzımıza alır almaz birilerinin kuyruğuna basmış oluyoruz herhalde, öyle ki işi büyütüp laiklik ilkesiyle bile bağdaştırıp işte bakın cumhuriyet elden gidiyor, şeraitte geçişin süreçleri bir bir işlenmeye başlandı, İranlaşıyormuşuz, sırada anıtkabiri botanik parka çevirecekler diye kalem çalanlar bile var. El insaf bu ülke ne zaman at gözlüklerini çıkartmaya çalışsa birileri sırtına kırbacı vuruyor. Ne çabuk unuttuk ilim ve irfan yerleri olan üniversitelerde ikna odaların kurulup beyin yıkama politikalarının sürdürüldüğü dönemleri, ülkeyi geriye götürmek için sahte şeyhler, gruplar kurulup; tanklar yürütülerek siyasete müdahalelerin üzerinden fazla değil on beş yıl gibi bir süreçten bahsediyorum. Ama biz çabuk unutan bir milletiz, bu arada kendimi bildiğim günden beri bu ülkeye şeriat gelecek çığırtkanlığı yapıldı ama bir türlü gelmedi o da ayrı bir muamma ya…

İşte asıl sorunda dindarlığı sadece dar kalıplar içerisine sokmaktan kaynaklanıyor bütün bu korkular dindarlığı sadece beş vakit namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, başında takke elinde tespihle dolaşmak kavramı altına sığdıranlar elbette “ben oğlumu dindar yetiştirmek istemiyorum.” diye avazları çıktığı kadar bağırırlar. Oysa perdenin arkasındaki asıl meziyeti göremeyecek kadar kör olanlar dindarlığı biraz daha geniş manada düşünebilselerdi eminim onlarda bugün değil bundan yıllar önce bu kelimeyi anmadan da destekleyebilirlerdi nasıl mı tabii ki de “AHLAK” kelimesine sığınarak.

Ahlaklı bir evladı olmayı kim istemez ki? Gerçi anne baba nasıl büyümüşse evlatta öyle büyür de ama biz yinede ülkesinin değerlerine sahip çıkan, örf ve adetleri çerçevesinde yaşamını geleceğin ipuçları, imkânları dâhilinde geleceğini çizen, aile kavramının farkında olan, kötü alışkanlıklardan uzak daha müreffeh, çağdaş bir toplumun ferdi olarak yetiştirilmenin neresi gericilik. Her gün bir âlemde olup anne babasına karşı gelen bir gençliğe mi mahsus çağdaşçılık. İşte asıl sorun gerçeklerle yüzleşmemek için bu soruyu kendimize sormaktan bile korkuyoruz. Hani şu dindarlıktan korkanlara seslenmek istiyorum doğrusu bakın Avrupa uyum yasaları çerçevesinde yeni kimliklerde din ibaresi kalkıyor yani korkmayın...

Şimdi sözüm ona bizler çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimize bizden başka kimse karar veremez merak etmeyin, hangi devlet çocuğunu öyle değilde böyle yetiştir demiş, tercih tamamen ailenin ama şunu unutmazsınlar ki her anne baba yetiştirdikleri çocukları yanında bir gün çocuk olacaklar. İşte o zaman anlarsınız ne ekip ne biçtiğinizi…

 
Toplam blog
: 7
: 604
Kayıt tarihi
: 02.12.11
 
 

Eğitimci - Yazar olarak muhtelif çalışmalarda bulunmaktayım. Edebiyatın yanısıra tarih, bilim, fe..