Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '17

 
Kategori
Güncel
 

Cahiliye toplumu ve Yeniçeri gerçeği…

Cahiliye toplumu ve Yeniçeri gerçeği…
 

Cahiliye toplumu denildiğinde akla İslamiyet öncesi Arap yarımadası gelir. Doğruluk payı tabii ki vardır. Ancak cahiliye toplumları her yerde ve her dönemde vardır. Görünen o ki gelecekte de olacaktır. Bu iddiamızı temellendirdiğimiz detaylar ise maalesef biraz iç acıtıcıdır. Örneğin bir kişinin cahil olması için okumamış ve geri bir bölgede yaşıyor olması gerekmez. Yaşadığımız büyük şehirler buram buram cehalet kokmaktadır. Birileri sizin en değerli çocukluk ve gençlik yıllarınızı çalar. Karşılığında elinize dosya kâğıdı büyüklüğünde süslü bir belge verir, adına da diploma der. Kişi o diploma ile hasbelkader bir işe girebilirse o zaman o güzelim yıllarının nasıl çalındığını buna karşılık cehaletinin yerinde kaldığını görür. Tabii okunan onca yıl bu kadarcık bir yetenek katabilmiş ise. Değilse elindeki diplomaya rağmen neden kimsenin kendine değer vermediğine şaşar da kalır.

Bu bahsettiğimiz yinede şanslı bir gençtir. Gençlerin büyük çoğunluğu ise bu diplomayı bile alamadığı gibi, töre, gelenek ve ne işe yaradığı belli olmayan ideolojilerle kafaları bulandırılmış, daha hayatlarının baharında pes etmiş hale getirilirler. Parayla alınıp satılan mal haline dönüşürler.

İktidarlar her dönemde arkalarında büyük bir cahiliye toplumunun olmasından yanadır. Zira sormayan, bilmeyen, düşünmeyen, sadece itaat eden toplum onların yeteneksizliklerini örteceği gibi, kendi rahatlarının ve koltuklarının garantisidir de. Onlara verilecek küçük bir menfaat iktidar sahiplerinin keyiflerinin devamı için yetecektir.

Ancak vermenin bir sonu yoktur. Önceleri bahşiş kabul edilen çıkarlar bir süre sonra hak olur ve yenisi beklenir. İktidarların imkânları olduğu sürece bu devam edecektir. Ancak deniz bittiğinde işler sarpa sarabilir. O zaman kendini kendi halkından korumak amacı ile Yeniçeri ocakları kurulur.

Osmanlıda adı Yeniçeri olan bu padişahın özel koruma ordusu başka dönemlerde başka isimlerle karşımıza çıkmaktadır. Sözde demokrasi ile yönetilen ülkelerde toplum cahiliye toplumu ise konu çok daha trajikomik bir hal alıyor. İktidar tek parti iktidarını övüyor ve tek kendi iktidar olsun istiyor. Adına istikrar dediği bu sistem aslında kendine biat eden topluma bir şeyler verebileceği kaynakları kendi yönetmek isteğinden başka bir şey değildir. Koalisyonları düşünün. Partiler kıyasıya topluma bir şeyler dağıtabilecekleri bakanlık ve kurumların peşinde olurlardı. Bunda ne var demeyin.

Doğrusu, toplumun önce hak edebilmesi ve hak ettiğini almasıdır. İki üç memurun çalıştığı odalarda on memurun oturduğu bankamatik memuru söylentilerinin ayyuka çıktığı dönemler genelde koalisyon dönemleridir.

Bu tür durumlar hepsi birer modern yeniçeri örgütü oluşturma çabalarıdır. Ancak tarihin her döneminde görüldüğü gibi bunun hiçbir lidere veya zümreye sürekli bir faydası olmadığı gibi hem toplumun cehaletten kurtulmasını engellemiş, hem de bu yöntemi uygulayanlara acı sonlar hazırlamıştır.

Osmanlı padişahları, kendilerini koruyan bu özel ordu kuracaklarına, bunun yerine toplumun cehaletten kurtulması yolunda çalışsalardı, acaba kelleri o özel ordular tarafından alınır mıydı?

Şimdi bazı okur arkadaşların “İzmirli nerden çıktı bu konu” dediğini duyar gibiyim. Söyleyeyim. Hani hükümetin binlerce bekçi alma kararı ve bu bekçilerin kanunda belirtilen görevleri açıklandı ya, İstanbul Valisi Vasip Şahin bir süre önce bekçilerin asli işlevlerine, “Polisin yükünü hafifletmekten daha farklı görevleri var” sözleriyle dikkat çekti: “Mahalleyi, mahalleliyi, mahalle yaşantısını ve mahalle algısını biliyor olmaları önemli. Ona göre ihtiyacı tespit edip, diğer mercilere bilgi ileten bir yapı olacaklar.” Bu konuyu düşünürken aklıma geliverdi.

İzmir 02.05.2017

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..