Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '08

 
Kategori
Mizah
 

Cahit gazeteci olmak istiyor!

Cahit gazeteci olmak istiyor!
 

D.TURK.COM sitesinden alınmıştır


Cahit gazetede çalışmaya başladığım günden beri etrafımda fır dönüyor, “Abi ne istersin, abi çay yapayım mı, abi marketten bir isteğin var mı?”

Allah, Allah, yağ çekiyor desem öyle bir hali de yok. Hem neden yapsın ki? Sonunda baklayı çıkardı ağzından, “Abi, ben gazeteci olmak istiyorum. Lütfen bana bildiğin her şeyi anlat. Kulun kölen olurum, bir dediğini iki etmem.”

Çocuk çok istekli. Çocuk dediğime de bakmayın, lise son öğrencisi.

Tamam dedim. Bu çocuk benim işime yarar. Zaten bir muhabire de ihtiyacımız var. Ben bunu yetiştirir, kullanırım. Hem o da bir meslek sahibi olur, hayatını kazanır. Yoksa böyle ortalarda kalacak. Okulda dersleri de iyi değil bildiğim kadarıyla. Belki biraz emek verirsem, gazete dağıtıcılığından muhabirliğe terfi edebilir.

Cahit gözümün içine bakıyor, ‘pencereden atla’ desem atlayacak. Öyle istekli biri. Bir iki küçük iş vererek denemek istedim. Söylediği gibi çabalarsa emek vereceğim, yoksa boş yere uğraşmak istemiyorum.

Geçenlerde canım balık istedi, daha önceden tanıdığım balıkçının önünden geçerken önce selam verip, sonra yarım kilo hamsi, bir tane de levrek sipariş verip, ‘akşam eve giderken alırım” dedim.

Büroya döndüm, Cahit yine gözümün içine bakıyor. Birkaç saat sonra “Hadi balıkçıya git, yarım kilo hamsiyle, bir levrek sipariş vermiştim, al da gel” dedim. Koşarak çıktı. Yalnız bir sorun var bu çocuk gittiği yerden kolay kolay gelmiyor. Bekle gelmez. Bürodan çıktım, yol kenarında Cahit’i bekliyorum. Geciktiği için öfkelendim desem yalan olmaz. Biraz sonra çıktı geldi, ama balık yok.

“Abi kimse hamsi sipariş vermemiş, ayırmamışlar” dedi. Şaşırdım ama zamanım olmadığı için balıkçıya da gitmedim, yarın sorarım dedim.

Ertesi gün balıkçıya gittim, “Ben, size ‘yarım kilo hamsiyle, bir tane levrek ayırın’ demiştim ama çocuğu gönderdim, ‘yok’ demişsiniz” dedim. Adam hatırladı Cahit’i, ama cevabı beni şaşırttı; “Beyefendi, o arkadaş, bana, ‘iki kilo hamsiyle, bir kilo kefal ayrılmış, onu istiyorum.’ dedi. Şaşırma sırası bana gelmişti. Galiba bir yanlış anlaşılma var deyip, büroya geldim. Cahit bilgisayar başında oyalanıyordu, yanıma çağırdım, sordum;

“Sen, balıkçıdan ne balığı istedin aslanım?”

“Abi, sen ne dediysen onu istedim.”

“Ben ne istedim peki.”

Biraz düşündükten sonra cevap verdi;

“’Bir kilo çuprayla, bir tane kalkan balığı ayırttırdım, al gel’ dedin ya abi.”

Gülümsedim. Ne diyebilirdim ki.

Cahit hala gazeteci olmak için çırpınıyor fakat ben de ne onu bir yere gönderme cesareti, ne de gazeteci olmasına katkı sağlama isteği var.
Nasıl olsun ki?

 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..