Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '08

 
Kategori
Dostluk
 

Can babanın gemisiyle bir gezinti

Can babanın gemisiyle bir gezinti
 

CAN BABAYA


Can babanın gemisiyle bir gezintiye ne dersiniz?

İçim dışım türban oldu. Gına geldi. Sizde aynı fikirdeyseniz siz de katılın bize. Bugün kısa bir süre de olsa Can Babanın gemisiyle gezintiye çıkalım. En beğendiğim yerde mola verelim. Sonra yola devam.
Yeme-içme, yatak hepsi de Can Babadan.
Nasılsa her taraf karla kaplanmış, hava soğuk, gelin Can babanın gemisinde ısınalım. El sallayalım karlı dağlara. Gökyüzünde uçan martılara. Kartopu oynayan çocuklara. Sürü halinde uçan sığırcıklara. El sallayalım Can babayla birlikte Nazım'a Deniz'e Mahir'e. El sallayalım sevgiye, barışa.

Tersine yaşamak.. (Can YÜCEL)

Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir... Şüphesiz ki
yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu. Nasıl mı?

Cami'de uyanıyorsunuz. Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan doğruluyorsunuz yaşlı, olgun, ve ağırbaşlı olarak

Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi hazır. Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz

Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor aylık veya üç ayda bir maaşınızı alıyorsunuz. Ne güzel, hazır maaş, hazır ev

... Altmışlı yaslara kadar garanti, huzur içindeyaşıyorsunuz. Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.

Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size hoş geldin hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz..

Ve genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan olarak ise başlıyorsunuz. Herkes karsınızda el pençe divan... Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor. Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz diğer hormonal aktiviteler artıyor,
fevkalade

..... Aman ne güzel günler başlıyor... Derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor.

Bu arada babanız ortaya çıkmış, 'fazla çalıştın' diyor 'artık eve dön, işi bırak, okumaya basla, harçlığın benden olsun...'

Keyfe bakar mısınız?
Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem başlıyor. Partiler, Diskotekler, kızların sayısı artıyor

Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye
başlıyor, araba kullanma derdide yok artık.... Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, 'evde otur keyfine bak, oyuncaklarınla oyna' diyorlar. Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta bu durum alışkanlık yaratıyor

Ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz. Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli dönem başlıyor. Mama artık heryerde, her an ve en taze şeklinde hazır.

Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sıcacık, yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz. Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.

Veeeeee.... En güzeli deeee...... Günün birinde müthiş keyifli bir geceyle hayatiniz bitiyor...

Can YÜCEL

 
Toplam blog
: 221
: 1905
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

Evli bir kız çocuğu babasıyım. Yüksekokul mezunuyum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum.16.03.2017 ta..