Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '08

 
Kategori
Deneme
 

Çaresizlik şatosu

Çaresizlik şatosu
 

Gözlerini açtığında, üzerine basan karanlıktan bir şey göremiyordu. Duyabildiği ağır bir küf kokusuydu ve kalkmaya çalıştıkça sessizlikte yankılanan karyolanın çıkardığı ürpertici gıcırtıydı. Yavaş yavaş karanlığa alışan gözbebekleri, seçebilmek için etrafını iyice büyümüştü. Dışarıdan sızan ışığa doğru yöneldi korkuyla. Burayı anımsayamıyordu ve buraya nasıl gelmişti. Korkuyor, kanının damarlarından çekildiğini hissediyordu. Görememenin verdiği huzursuzluk, kendini toparlamak için direnen bedenini daha da titretiyor, soğuk terler bedeninin her hücresinden sızıyordu.

Kapıyı araladı, yanan yarım bir mum buldu. Eline alıp etrafa göz gezdirmeye başladı tedirgin adımlarla. Burası uzun zamandır kullanılmıyor olmalıydı. Keskin bir rutubet ve küf kokusu genzini yakıyordu. Duvarların yer yer kabarıp dökülen sıvaları ayaklarının altında garip sesler çıkarıyordu. Duvarlarda eski olduğu belli olan, üzerindeki ağlardan ve tozlardan pekte seçilemeyen büyük resimler, kasvetli tablolar vardı. Tüm ev ruhuna uygun devasa antika eşyalarla döşenmişti. Karanlıktan seçebildiği kadarıyla yüksek tavandan yüzlerce kristalden oluşan avizeler sallanıyordu. Dışarıda uğuldayan rüzgar evin her tahtasını yerinden oynatıyor, beyni felç eden sesler çıkarıyordu. İlerlediği koridorda onlarca kapı vardı. Hepsi eski gıcırdayan seslerle onun üzerine geliyordu. Yer yer koridorda yakılmış mumların rüzgarda yalpalayarak en azından çıkışa kadar onu götüreceğini umuyordu. Çıkan sesle tüm bedeni buz kesti, zaten yürümekte zorlanan ayakları titremekten dizlerini tutmakta daha da güçlük çekiyordu. Çıkan ses uğuldayan rüzgarın çarptığı tahta pencere olmalıydı. Sanki bütün ev sallanıyordu.

Mumlar onu merdivenlerin başına kadar getirmişti, bu kadar karanlıklaşan ruhunu bir nebze aydınlatabilmişti. Tırabzanların başında nispeten daha büyük ve uzun mumlar yanıyordu. Aşağıya ve yukarıya baktığında irkildi. Hiç bu kadar ihtişamlı, ürkütücü, uzun merdivenler görmemişti ve bu kadar yüksek bir tavan. Evin tavanlarından ağlar sarkıyor, eline yüzüne değdikçe istemsiz çığlıklar atıyordu. Bir an önce buradan çıkmalıydı. Kocaman merdivenlerde küçücük kalıyordu. Sanki bir devin özene bezene ayinler yaptığı, kurbanlarını gözünü bile kırpmadan canlarını aldığı bir yerdi. Zaten bu şatonun içinde küçücük kalan bedeni, korkudan iyice küçülmüştü. Duvar kenarından parmaklarının ucunda ve adeta titremekten sürüne sürüne ilerleyebiliyordu. Bu merdivenler sanki her basamakta çoğalıyor onu bir üste taşıyordu inmeye çalıştıkça. Rüzgardan birbiri ardına tüm pencereler delirmiş, haber vermek istercesine onun kaçtığını korkunç gürültülerle çarpıyordu aralıksız.

Kapıya az kalmıştı. İki katından fazla iki kanatlı tahta kapının, ona yaraşır büyük demir sürgüleri vardı. Korkan gözlerle durmadan çıkan seslere, gıcırdayan eşyalara bakıyor, artık nefes bile alamıyordu. Sanki ev canlı ve birazdan onu kıskıvrak yakalayacak, ve onun hayal bile edemeyeceği şekilde canını alacaktı. Her şey loş ışığın da sayesinde türlü şekillere bürünüp onun üzerine geliyordu. Titreyen küçücük elleriyle kapının sürgülerine yapıştı. Birer birer açmaya başladı. Hem dışarıya yakınlaşmanın verdiği hafif serinlik, hem çekerken çıkardığı sesten biri ya da bir şey uyanacak diye soğuk terler akıtıyordu. Derin bir nefes aldı kocaman demir sürgüler bitmişti. Elini kapı koluna attı. Tüm bedeninden soğuk terler boşaldı. Şato üzerine yıkıldı. Açılmıyordu. Kapının eşiğine yığıldı. Artık pek bir şey hissedemiyor ayaklarından başlayarak tüm vücudu uyuşmaya buz kesmeye başlamıştı. Yerde kendinden geçmiş bir halde nöbet geçiriyordu. Sarsıla sarsıla titriyor ağzından köpüklü sarı salyalar yanağını ve tüm yüzünü ıslatıyordu. Artık tükenmişti..

Kapı kolu hareket etmeye başladı, zorlanıyor ve hızla sarsılıyordu.

Kapı da duran bu görkemli şatonun sahibi; tüm karanlığı, tüm heybetiyle saçlarından sürüyüp ayinler düzenleyip kurbanlarına, gücüne güç katan, her kurban da büyüyen karanlığıyla caka satan; çaresizlikti..

 
Toplam blog
: 13
: 229
Kayıt tarihi
: 15.03.08
 
 

İşletme bölümü mezunuyum. Özel bir şirkette rakamları pek sevemesemde muhasebe departmanında çalışıy..