- Kategori
- Deneme
Çatalhöyük'ten Değişim
Çatalhöyük'te kazılar 100 yıl sürecek diyorlar. İğne ile kuyu kazmak diye buna diyorlar herhalde. İnşaat alanı değil ki bir günde kazasın. Kazı bir bilinç ister özen ister. Arkeolojik kazı çalışmaları günümüze kadar metotları değişti. Ölçümler var, tanımlar var, belgeleme var vs.
Belediyeden tek istediğim hafta da bir olsa da müzeye servis kaldırsa. İmkanı varsa günde bir kez de olur. Acaba 'yol güzergahında, simitçiler ve gazozcular satış yapacak kadar insan yoğunluğu bulacak mı. Çumra'nın yaşayacağı o gün ne zaman' diye insan sormadan edemiyor. Böylesi daha iyi. Çünkü hızlı kentleşme alt yapıyı bozabilir.
Çumra 1926'da kuruldu. Aradan 100 yıl geçti de bir şeker fabrikası kuruldu. Kaplumbağa yürüyüşü gibi kentleşme ağır ama kararlı bir şekilde ilerliyor. Diyorum ki Atatürk bin yıl aradan sonra zihnimizi Latin alfabeleri ile donattığı için batının gizli gücü olan zihin yapısına kavuştuk. Kendi kültürümüzle bu zihni sentezledik ve ilerleme denen ne yapmalıyız biz sorusuna alışmaya başladık.
Bir düşünün, Arap ülkeleri kültürü kadim zihin yapısından kurtulamıyor ve değişim denen dinamiklere bu yüzden sahip değiller. O kültürde bir insan zengin olduğunda aklına hep şatafat geliyor. Bizde ki gibi daha çok kazanmak için yatırım yapmıyor. Ve yatırım denen şey bir çeşit insanlara hizmettir. İstihdam, devlete vergi, ülkenin ihtiyacı olan ürünü sağlama vs.
Bir kez daha düşünün, Neolitik Çağ insanı kültürü bize kadar ulaşsaydı katiyetle onların ABD'de ki medeniyetten izole 'Amişler' gibi tuhaf bulacaktık. Çatalhöyük bize 'Ya bizler gibi olun ya da değişim denen sihre sahip olun' diyor.
Tuna M. Yaşar