Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '07

     
    Kategori
    Müzik
     

    Caz'a giriş

    Başlığa bakıp da dünyanın bilinmeyen herhangi bir yerinde ayaklanan ya da hükümeti devirip, sokak ortasında ellerinde palalarla dolaşan canilerden bahsedeceğimi zannetmesin. Hikaye tarihin siyah olan tarafıyla ilgili. Hikaye, yıllarca söyledikleri türküleri duyuramayanların, o türküleri nasıl milli marş !! yaptığının hikayesi...

    Caz'dan bahsedeceğim. Hani şu yapılan bazı testlerde paranoyak müziği olarak adlandırılan, varoluşuyla, gelişme süreciyle ve şu andaki konumuyla dinlenmeyi en çok hakeden müzikten bahsedeceğim.

    Caz tarihini afro-amerikan kültüründen bağımsız anlatmamız olanaksız. Caz'dan bahsederken Afrikalı kölelerin, Amerika'daki yaşamlarından bahsetmemiz gerekiyor. Afrikadan amerika'ya göç eden köleler dertlerini anlatabilecek ya da duygularını dökebilecek enstrümanlardan çok uzakta, hiç bilmedikleri bir başka diyarda yaşamaya geliyorlardı. Evet, enstrümanlar yanlarında değildi ancak ruhlarıyla, tarihleriyle ve beyinleriyle oradaydılar. Bu da müzik yapmaya yetecek bir kombinasyondu.

    Ve öyle de yaptılar.

    New Orleans'a geldiler. Geldiler derken bunu kendi istekleriyle gerçekleşen bir durummuş gibi algılamayın. Kölelerin gelmeye başlamasından önce Fransızlar New Orleans'a yerleşmeye ve orada yaşamaya başlamışlardı. Ve 1719 yılında; ki bu tarih hem Amerika kıtası için hem de Afro-amerikan kökeninden olanlar için çok çok önemli bir tarihti. 1719 yılının mayıs ayında Fransızlar tüm şımarıklıkları ve sonradan görme zevkleriyle 147 siyah insanı buraya, New Orleans'a getirdiler.

    Bu ve bunu takip eden birkaç yıllık dönemde kölelik tamamen yayılmamıştı. Amerikan hükümetleri ve zengin kesimlerin tüm çabalarına rağmen halen özgür siyahlar yaşıyordu o zaman. Ancak 1769 yılına kadar İspanyolların kuralları bu topraklar üzerinde tam olarak geçerli olmadı. Daha sonrasında gelen İspanyol kurallarına rağmen, Fransızların dilleri ve gelenekleri hep ön plandaydı. 1801'de İspanyollar Louisiana'yı Fransızlara geri verdiler. Ancak İspanyolların koymuş olduğu kurallar, 1803' te Louisiana Amerika Birleşik Devletleri tarafından Fransızların elinden alınana kadar, geçerliliğini sürdürdü.

    İspanyolların bu topraklar üzerindeki etkisi bazı sosyolojik örneklerde göze çarpıyor. Örneğin o yıllarda farklı etnik gruplardan insanların birbirleriyle evlenmeleri Louisiana'da çok sık gerçekleşen bir olaydır. Ayrıca İspanyol kuralları çok sayıda kölenin özgür kalmasını sağlamış, bu da özgür siyahların sayılarının artmasına neden olmuştur. 1800' lerin ortalarında siyah ve beyaz ırkın biraraya gelmesi, Avrupa ve Afrika geleneklerinin etkileşimlerine yol açmıştır. İki ırkın birleşmesinden oluşan bu yeni ırk Creole toplum olarak bilinir ve Creole'ler biraz Afrikalı biraz da Fransızdır.

    New Orleans aslında o zamanki sosyopolitik ve ekonomik şartlar çerçevesinde caz müziğin ortaya çıkmasına en uygun yerdi. Mississippi nehri yataklarında yer alan kent, deniz ve kara ticareti bakımından önemli bir konumdaydı ve bu yoğun trafikle beraber yenilikler oraya her yere ulaştığından daha kısa sürede ulaşıyordu. Ve günden güne New Orleans kozmopolit bir yapıya bürünüyordu ki bu yapı New Orleans'ı zamanının diğer şehirlerinden bariz bir şekilde ayırıyordu.

    Sürekli hareketli olan şehirde insanlar elbette ki eğlenceler ve partiler düzenleyerek bu yoğunluğu kısa bir süreliğine unutmaya, unutturmaya çalışıyordu. Bölgede bir çok cafe ve barda canlı müzik yapılıyor ve yenilikler yavaş yavaş şehre akmaya başlıyordu. Müzisyenler yeni şeyler deniyor, değişik sentezler yapıyor ve bildiklerini ince süzgeçlerden geçirip farklı mekanlarda insanların beğenisine sunuyordu.

    Ve aslında caz tarihi yazılmaya başlıyordu...

    19.yy'ın belki de en popüler eğlence seçimi olan dans hızla yayılıyordu ve değişik topluluklar ve gruplar dans müziğini hemen hemen her yerde icra etmeye başladılar. Piknik alanları, barlar, cafeler, politik konuşmaların yapılacağı alanlar hatta kısa mesafeli trenlerde bile... Ve bu tür aktiviteler için genelde bandolar tercih ediliyordu. Renkli kıyafetleri, değişik yürüme hareketleri ve hep gülümseyen yüzleriyle bandolar tercih sebebiydi.

    Bandolarda üflemeli çalgıların (trompet, klarnet, trombon) haricinde vurmalı çalgı olarak sadece davul ve ziller vardı. Kapalı mekanlarda yapılan bu tür müzikli aktivitelerde vurmalı sazlar yerini keman veya piyanoya bırakıyor ve "string band" adı altında müziklerini icra ediyordu.

    Amerikan iç savaşı sırasında halkın savaşa olan tepkisini ölçmek ve milliyetçi duyguları ayakta tutabilmek adına şehrin bir çok yerinde yaklaşık 40 kadar string band orkestrası oluşmuştu. Ve bu orkestralar New Orleans'ın geleneksel orkestra tanımlamasını oluşturuyordu.

    1800'lerin sonuna doğru önce New Orleans daha sonra da Amerika yeni bir akımla tanışıyordu. Bu akımın adı "Ragtime"dı. Kelime kökeni olarak ragtime askeri marşların ve Afro-Amerikan banjo müziğinden alınmış ritimlerin birarada kullanıldığı müzik türü anlamına geliyordu. Ancak ragtime ilk tanımlamalarını 1890'ların sonuna doğru piyano eserlerinin çalınmasıyla oluşturmuştur. Ragtime terimi sadece piyano için yazılan bir müzik olmanın dışında müziğe giriş devrini tanımlamakta da kullanılır. 1890'ı takip eden yaklaşık 25-30 yıllık dönem içerisinde birçok ragtime piyanistinin yanısıra ragtime orkestraları, ragtime şarkıcıları ve banjo ile müzik yapan ragtime sanatçıları çıkmıştır. Çoğu otoriteye göre ragtime caz müziğin kökenini oluşturur. Ancak karşı tarafta bulunanlar ise ragtime'ın swing'ten çok uzak olması sebebiyle ragtime'ı bir caz türü olarak kabul etmez.

    Kesin olan şudur ki; ragtime caz müziğin ilk ateşleyicisidir.

    1890'lar boyunca güney Louisiana' nın tüm kasabalarında küçüklü büyüklü orkestralar vardı. Bu orkestraların yaptığı müzik birçok etkiyi yansıtıyordu. Yapılan müzik marş müziğini ve ragtime'ı biraraya getiren bir müzikti. Caz müziğin evriminde bandoların ve bando müziğinin yeri yadsınamaz. 20. yüzyılın başlarında New Orleans'a gönderilen askeri bandolar 1800'lerin ortalarında ortaya çıkan dansın biçimlenmesini sağlamıştır.

    20. yüzyılın başlarında New Orleans'a gönderilen askeri bandolar 1800'lerin ortalarında ortaya çıkan dansın biçimlenmesini sağlamıştır. Bazen marşlar biraz yavaşlatılmış ve dans müziği olarak kullanılmıştır. Daha sonra "two-step" adı verilen popüler bir dans ortaya çıkmıştır. Ayrıca marşlarda bulunan model, eski zamanlara ait parçaların düzenlenmesinde yol gösterici oldu. Sonunda askeri orkestralarda kullanılan pek çok sayıda enstrüman cazda da kullanılmaya başlandı. Örneğin marş düzenlemelerinde kullanılan flüt ve pikolo caz klarnetçileri tarafından taklit edilmiştir. Tipik marşların davul kısımları bir ya da üç vuruş çalınırken trampet daha keskin sesiyle iki ya da dört vuruş çalınmıştır.

    Cazın New Orleans'ta çok popüler olan rag ve blues'dan türediği çok sıradan bir düşüncedir. 1905-1915 yılları arasında ortaya çıkan grupları caz grubu olarak kabul edersek, New Orleans'lı bandoların repertuarlarının çok az bir bölümü rag tarzındaydı ve on iki barlık blues parçaları beklenildiği kadar yaygın değildi. Diğer taraftan caz repertuarları hakkında mevcut olan düşüncelerimiz ilk caz müzisyenlerinin müziğini yansıtmamaktadır. Bugün yapılan caz müziğinin aksine; cazın ilk dönemlerinde insanlar cazı dans etmek için tercih ediyorlardı, sadece dinlemek için değil. Bu müziğin vuruş formu ve ruhu dansçıların ilgisini çekiyordu. Erken caz dönemi müzisyenleri repertuarlarını dansçılara eşlik edecek şekilde düzenlerlerdi.

    New Orleans'ta tören orkestraları ve dans orkestraları aynı müzisyenleri ve büyük ölçüde aynı repertuarları paylaşıyorlardı. Öyle ki geçitlerde çalan müzisyenler geçit bittikten hemen sonra dans salonuna giderler ve enstrümanlarını değiştirip burada müzik yapmaya devam ederlerdi. Salon dansçılarına eşlik eden bu gruplar keman, gitar, bas ve bir ya da iki nefesli çalgıdan meydana gelen orkestralardı. Dansçılara eşlik edebilmek için müzisyenler değişik kaynaklardan çıkan müzikleri biraraya getirirlerdi. Çoğu zaman zorlayıcı ritimlerde parçalar çalmaktan kaçınırlardı.

    Bu yaklaşımlar cazın özünü oluşturmuştur ve bu dönem müzisyenlerinin çalış şekli "caz ne çaldığın değil, nasıl çaldığındır" düşüncesine önderlik etmiştir. Diğer bir düşünceye göre ise; "caz, dansçılar için yazılan müzikten ortaya çıkarak büyüyen bir müziktir" şeklindedir. Peki dansçılar için yazılan ve sonra şekil değiştirerek cazın gelişimini sağlayan bu müzik neydi ? O dönem müzisyenlerinin yaptığı müzik bugün New Orleans Cazı olarak da bilinen Dixieland tarzıdır ve insanlar her ne kadar Dixieland tarzını beyaz orkestra müziği olarak ayırsalar da, bu tarzın cazın ortaya çıkışındaki etkisi asla gözardı edilemez.

    Doğaçlama müziğin önemli bir unsurudur ve sadece şimdiki Avrupa müziğinde az kullanılmaktadır. Doğaçlama biraz Afrika müziği ama daha çok cazdan oluşur. Müzikologlar Afro-Amerikanların doğaçlama geleneklerini Afrika müziğinden aldıklarından çok emin değildirler. İlk önce müzik kültürlerindeki doğaçlamaya, yeni dünyaya katılan kölelerin ne gibi bir etkisi olduğunu düşünmek gerekir.Örneğin Gana'nın tipik davul yapısında baş davulcu işaret vermeden sorumludur. Onun çaldığı bölüm diğer müzisyenlerinkinden daha değişkendir, dolayısıyla bu doğaçlama olarak varsayılabilir. Madinka davul yapısında baş çalgıcının diğerlerine göre daha fazla doğaçlama yapma imkanı vardır fakat bütün grup üyeleri kendi bölümlerinde ufak tefek oynamalar yapabilirler. Bazı Afrika korolarında şarkıcılar koro liderinin kendi bölümlerinde değişik varyasyonlar yapmasına izin verirler.

    Bu perspektiften bakıldığında görülmesi gereken şudur; her nasılsa bu çalışmalar bugünkü caz içerisinde bulunan doğaçlamaya yakın değildir. Batı Afrika şarkılarında ve Afro-Amerikan Blues şarkılarında, kendi içinde gelişen doğaçlamalar çok çok detaylı melodi satılarının keşfedilmesiyle oluşmuyordu. Bunun yerine müzisyenler yaratıcılıklarını baştan sona kadar devam eden tek bir sesle, zamanla, perdeyle ve müziğin başındaki ve sonundaki tınıyla oynayarak ortaya koyuyorlardı. Doğaçlama sırasında müzisyenler, melodilerin ritimleriyle oynarlar, vuruşlar biraz daha erken veya geç başlatılır veya vurulan bir nota bir kere yerine birden fazla çalınabilir. Benzeri şekilde bir nota başlatılır sonra yumuşatılır, sonra tekrar inanılmaz garip bir ses artışıyla yükseltilebilir. Bazen bütün cümleler ritmi belirginleştirmek için değişik şekillerde yerleştirilir. Bu "ritmik yerdeğiştirme" olarak bilinir.

    Bu teknikler -pop müzikten etkilenmiş olmasına rağmen- hala Afro-Amerikan kökenli ilahilerde kullanılmaktadır. Amerikada cazın oluşmaya başladığı zamanlarda, Avrupa müzik geleneklerinde doğaçlama adına iyi gelişmeler oldu. Doğaçlamayla müziği süslemek 20. yüzyılın başlarında konserlerde çok kullanılan bir yoldu ve bu uzun süre pop müzik ve folklorik müzikte de kullanıldı. 1800'ler boyunca konser piyanistleri bislerde sık sık doğaçlama yaparlardı. Alman ve Fransız klavye stillerinde doğaçlamaya "Preluding" denir.

    1923 yılının sonlarında müzisyenlerin doğaçlamadaki yaratıcılıkları orkestranın programı tarafından yönlendiriliyordu. Bazı programlar konser sırasında spontane bir şekilde ortaya çıkardı. Bu programların iskeletleri genelde basılmış düzenlemelerden oluşurdu. İlk bakışta bu düzenlemelerde birçok bölümün birbirine uymadığı görülür. Trombonun kontür çizgileri, klarnetin obligatosu ve trompetin melodilerindeki varyasyonlar spontane bir şekilde çalınır. Bunlara eşlik eden diğer melodiler ise yine yaratıcı müzisyenler tarafından doğaçlanır ve çeşitlendirilir. 1920'lerin sonunda doğaçlamaya olan ilgi doğaçlamanın boyutunu arttırmış ve bugün bilinen cazda kullanılan doğaçlamaya yaklaşmasında etkin olmuştur.

    İlk caz grupları enstrümanlarını nereden buluyorlardı peki?

    Avrupalı bandolar; trompet, trombon, klarnet, saksafon ve tubayı içeren orkestra modelini geliştirmişlerdi. 20. yüzyılın başında New Orleans'ta bando enstrümanları kullanan birçok siyah ve beyaz orkestra vardı. Bunlar parodiler, piknikler, danslar ve cenazeler için marşlar çalarlardı. Yeni dünyaya köle sağlayan Afrika bölgesinin trompet, klarnet ve saksafonu anımsatan aletleri yoktu. Peki ya davullar? Batı Afrika'nın davulları günümüzde modern caz gruplarında bulunabilir ama ilk zamanlar cazda kullanılan davullar Avrupa sitili bandoların kullandığı davullardı. Davul yerine kullanılan "Wood black" ve "Cowbell" adlı perküsyon aletlerine en eski caz kayıtları dahil birçok kayıtta duymak mümkündür. Bu aletlerin atalarının Afrika olduğu düşünülse de, Çinliler ve Türkler benzer enstrümanların yeni dünyaya girmesine katkıda bulunmuştur.

    Telli çalgılar söz konusu olduğunda da şunu görürüz ki en eski caz grupları Afro-Amerikan bir enstrüman olan banjoyu sık sık kullanmışlardır. Ayrıca Avrupa kökenli gitar da bu gruplar tarafından kullanılmıştır.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 2063
    Kayıt tarihi
    : 12.01.07
     
     

    Nescafe, jazz ve kitaplar olmadan yaşayamayanlardanım. Dünyanın sandığımızdan daha büyük ve yaşamın ..