Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '13

 
Kategori
Siyaset
 

CeHa pes!

CeHa pes!
 

Kemal Kılıçdaroğlu


Türkiye cumhuriyet tarihinin en önemli yol ayrımda. Ayağına pranga olan Kürt sorununu iç/dış konjöktürün de dayatmasıyla çözme yolunda istemeyerekte olsa, adımlar atmak zorunda kalmasının olağan sonucu “Çözüm süreci” bağlamında gelişmelere tanıklık ediyoruz.

Neden böyle bir tespit yaptığımın anlaşılması için bu bağlamı biraz açmak gerekiyor. Şöyle, AKP/Erdoğan iktidarı eski paradigmanın aktörlerini siyasi davalar ile oyundan attı. Kim bunlar diye sormanın gereği yok, eski dönemin silahlı/silahsız aktörleri. İki kutuplu dünyanın ortaya koyduğu tablonun ABD/Nato ekseninde yer alanlar, ve de bu belirleyiciliğin ideolojisini pratiğe dönüştüren silahlı/sivil yapıların egemen olduğu, neredeyse Atatürk sonrasından AKP’nin iktidar olduğu koşulların oluşturulmasına kadar bilerek veya bilmeyerek  iş/işlev görenler…

Kuşkusuz bu uzun sürecin ekonomi, siyaset toplumsal olaylar, darbeler, işkenceler, faili meçhuller, hukuksuzluklardan vb.oluşan sorunlu ve sorumluları ile hesaplaşılması gereken kirli karanlık bir yekün olarak birikti.İşte bu yekünün işgörenleri değişen pradigmayı kavrayamadıkları, dünya egemenlerinin hedeflerine uyum sağlayamadıkları için torba davalarla oyundan atıldılar.

AKP iktidarı değişen paradigmanın ortaya çıkardığı ve de ödevlendirdiği siyasi oluşum. Tek sözcükle ifade etmek gerekirse pragmatist.  Somut koşulları doğru tahlil ederek tutum almada, politikalar geliştirmede, gerçekten ustalıklı manevralar yapma yeteneklerinin sınırlarını zorlamakta üstlerine yok. Bu politika değişikliklerini gerçekleştirirken de toplumu yönlendirmede etkileri olan entelijansiyanın desteğini almada da çok yetenekliler.

Bir ara not ekledikten sonra devam edeceğim; oluşan bu iklimde AKP, kendi siyasi tabanlarına ve tabanlarının beklentilerine göre bir toplum tasarlamak için, gerek eğitim gerekse de toplumsal yaşama beslendikleri dinsel referanslar ekseninde müdahale ederek yasaklar getiriyorlar. Çözüm sürecinin gölgesinde haremlik selamlık sınıflar, derslere balı örtülü giren iktidar yandaşı sendikaya üye öğretmenler, Alevilere yönelik derslerde nefret ifadeleri kullanan din dersi öğretmenleri, alkol yasakları vb…

Gelelim beni bu yazıyı yazmaya iten CHP’nin Kürt sorununun çözümü ekseninde aldığı tutma. Kılıçdaroğlu kusura bakmasın, ortaya koydukları bildirilerde haklılık payı olan gerekçeler de yer almasına rağmen, CHP’nin ortaya koyduğu tutum yurttaş tarafından şöyle algılanıyor; CHP ayak direten, AKP’nin olası bir tökezlenmesi durumuna yönelik tutum alan, halk dilinde “eyyamcılık” olarak algılanan vs...

Söylediğiniz doğrular karşınızdakinin anladığı/algıladığı kadarıyla karşılık bulur. Kendi içinde ulusalcılar yenilikçiler bağlamında giderek bölünmeye doğru sürüklenen bir CHP görüntüsüyle Türkiye’nin demokrasimtırak rejimini demokrasiye evirilemez!

Otuz yıldır kendi içerisinde demokratik teamülleri hayata geçirememiş, Baykal’ın seçtiği delegeler ile kendini seçtirme tiyatrosu ve ebedi muhalefet fotoğrafının müsebbipleri, Kılıçdaroğlu’nun lider olarak; eşit özgür ve demokratik Türkiye,  evrensel değerleri içselleştirmiş, Kürt sorununda amasız tutum al(a)mayan CeHaPes fotoğrafında hayat buluyorlar.

Evet AKP iktidarı yazının girişinde söz ettiğim üzere iç/dış siyasi konjöktürün de zorlamasıyla ezber bozan yaklaşımlar ortaya koyuyor. Siyasi risk alıyor, kendisinin sol, sosyal demokrat olduğunu iddia eden anamuhalefet partisine düşen seksen yıl öncesinin paradigmasına göre tutum almak yerine, sorunun köklü çözümü için iktidarı evrensel değerler dizgesine göre zorlamaktır.  Türkiye’nin AB’nin yerel “yönetimler özerklik şartı”na koyduğu çekinceleri kaldırmasını isteyen CHP’nin CeHaPeh dedirtecek tutumlardan hızla uzaklaşması gerekmektedir.

Çoğulcu, eşit özgür ve demokratik bir Türkiye, Kürt sorununun çözümü, yeni ayasa, CHP olmadan olmaz. Kaldı ki CHP olmadan olası bir referandum sürecinde, toplumun mutabakatı olmadan ortaya çıkan yeni anayasanın meşrutiyeti de daha ilk günden tartışılır hale gelir.

Son söz olarak, “CeHaPes”, yeter.

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..