Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Cemaat Başbakandan ne istedi?

Cemaat Başbakandan ne istedi?
 

Cemaatla restleşecek mi, barışıp yola devam mı edecek?


Madem şike bahaneydi Fenerbahçeme niye kıydınız be kardeşim. Başka bir sahada hesaplaşsaydınız ya!  Biz tam kendimizi Fenerbahçe aşkına, cansiperane şike savunmalarına adamışken, öyle bir noktaya gelindi ki aslında meselenin şike filan değil birilerinin güç gösterisi ve bir nevi hesaplaşma olduğu ortaya çıktı.

Şike dosyasıyla ilgili önce sessiz kalan Başbakan'ın, Yasanın değiştirilmesi talimatının ardından, "Yol Arkadaşı" Abdullah Gül'den veto yemesi, çıkan çatlak sesler, Cemaata yakın medyanın başkaldırışı, Mehmet Baransu ve Şamil Tayyar gibi araştırmacı gazetecilerin yoğun kulisi ve hatta Bülent Arınç ve Hayati Yazıcı gibi AK Parti kurmaylarının fevriliklerinin ardından  mevzu, tabiri caizse "İpini Kopardı!".

Bendenizse bu küçük beynimle bu işe kafa yormaya azmettim. Hangi site ya da gazeteyi açsam bir yazı, bir demeç furyası ki sormayın. Ne yapayım, bu kadar yoğun gündeme Fıransız kalamadım.

Mesela Habertürk'ten Fatih Altaylı "Cemaat aslında söylenildiği kadar etkin değil, bu kadar büyütmeyin bu mevzuları" demekte iken aynı siteden Nihal Bengisu Karaca daha derinlemesine yazmış konuyu. 

Yazısına "Cemaata yakınım ama taraf değilim" diyerek başlayan Nihal Hanım Şike yasası restleşmesi için "buzdağının sadece görünen kısmı" tabirini uygun görmüş ki katılıyorum. Cemaatle AK Partinin geldiği bu noktanın sebeplerini ise; Cemaatin, Hükümetin dış politikada ki İsrail takıntısının Türkiye'yi Ortadoğuya  takılı bırakıp Batıdan uzaklaştırdığını düşünmesi ve Terörle mücadelede, komşulara karşı  izlenen yanlış tutumlar yüzünden başarısızlığa uğranılması nedeniyle anlaşmazlıklar oluştuğunun altını çizmiş.

Ayrıca seçim öncesi bir AK Parti yetkilisinin Fetullah Gülen Hocaefendiye Türkiye'deki cemaati şikayet ettiğini bunun da cemaatte hoşnutsuzluk yarattığını belirtmiş. Yine kadrolaşmada  Cemaat kendilerinden olanı, partililerin ise eş dost ilişkilerini önemsediğini ve bu durumun bir çatışma doğurduğunu ileri sürmüş.

Son yaptığı tesbit ise benim için en can alıcı olanı. "Parti Cemaatin perde arkasından ve hiç yıpranmadan ülke politikalarını domine etmesinden rahatsız". Yani kullanılmaktan. Sanırım Başbakan'ında "Biraz fren yapın"  resti bundan.

Cemaate yakın Zaman gazetesindeki yazısında Başbakanı adeta  "Sende gelir geçersin" vari sözlerle yeren Ahmet Turan Alkan ise şike yasasının; adaletsiz ve kişiye özel olacak değişikliğini ve buna inat eden Başbakanı eleştirmişti.

Başka bir röportajdan da bahsedeyim: Kutlu Esendemir'e bir röportaj veren Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kurucusu ve Başkan Yardımcısı Cemal Uşak  (Fetullah Gülen Hocaefendiye yakın isimlerden) ise farklı bir bakışla Ahmet Turan Alkan'ın yazısının cemaati bağlamayacağını, cemaatin çok çeşitlilik arzettiğini ve bu genişlikte ki bir cemaatten olan herhangi birinin konuşmasının Cemaate maledilerek bazı senaryolar üretilmesinin yersiz olduğunu anlatmış. Bütün bunlardan dolayı da en başta Fetullah Gülen'in bu Cemaatin adının "Fetullah Gülen Cemaati" olmasından rahatsız olduğunu belirtmiş.

Fehmi Koru ise Cemaatle AK Parti arasında bu tür görüş ayrılıklarının normal olduğunu durumun fazla büyütülmemesi gerektiğini anlatmış.

Özellikle Nihal  Bengisu Karaca'nın son tesbitindeki; Başbakanın cemaate "her istediğiniz olamaz" mesajını vermek istediği bana mantıklı geldi. Cemaate yakın isimlerin yaptıkları lobilere rağmen şu anda görülen Recep Tayyip Erdoğan'ın hasta yatağında bile partisine hükmedebildiği ve muhalif sesleri rahatlıkla susturabildiği. Cumhurbaşkanı ve Bülent Arınç'ın çıkışları ise biraz danışıklı döğüş gibi. Kimileri Recep Tayyip Erdoğan sonrası liderlik hesapları dese de bu üçlünün bütün yaşadıklarından sonra birbirlerinin haberleri olmadan bu tür tavırlar sergileyeceklerine inanamıyorum nedense.

Cemaat ne yapar, o da bundan sonraki seçimde ortaya çıkacak. Çünkü şimdilik "Alan razı, satan razı" derler ya, işler yürüyor. Ama birileri sanırım bu olanları bir kenara not etmiştir.

Bir merakım kaldı. Cemaat Fenerbahçe'ye mi yoksa Aziz Yıldırım'a mı düşman. Çünkü medyadan takip ettiğim kadarıyla şikeyi tamamen oraya endekslediler.  Ha Fenerbahçeyi tutmak dinen uygun değilse açıklasınlar, bizde dinden olmayalım!

Aziz Yıldırım'ın şike yaptırdıkları birer birer çıkacak ama O cezalı!  Bana bunun ucu şike değil gibi geliyor. Şamil Tayyar son demeçlerinden birinde, yurtdışındaki Bedrettin Dalan'a kuryelik yapanlardan birinin şikede adı geçen bir zat olduğunu ortaya buyurdu. Bu ne demek? Aslında karşımızda şikeciler değil ergenekoncular var. Diğerleri tutmadı şimdi burdan daldılar. Allahtan Ahirete inancımız var da  bizi biraz rahatlatıyor.

Benim bu işlere aklım ermez ama hep derim ya biriyle işiniz varsa onunla birebir görün. Ne adına olursa olsun kazanmak için  heryolun mubah olduğunu zannedenler mubah bir işle iştigal içinde olduklarını anlamak zorundalar. 

 
Toplam blog
: 164
: 672
Kayıt tarihi
: 21.10.10
 
 

İnşaat Mühendisiyim, olaylara anlık değil öncesi ve sonrasıyla bakmaya çaba gösteririm. Dağ havas..