- Kategori
- Şiir
Cennet Yokuşu
gece rengi gözlerim..hep siyah-beyaz..
Bir sigara yaksam..
öylesine ateş alacak sanki heryer
keskin bir çam kokusu
fıskiyeleri çalıştırınca bahçıvan
taze toprak kokusu
göğe başımı kaldırıyorum
tüm çam kozalaklarını içime katarak..
gökte yeşil bir cennet yokuşu..
duşumu alsam da
tenime yapışmış deniz kokusu..
....
yan masada orta yaşın üzerinde karı-koca
her sabah gazetelerimizi değiş-tokuş ettiğimiz,
onlar hep aynı masada, ben hep bahçenin aynı noktasında..
ön masalarda sürekli değişen aileler..
hep aileler..
hep birler..anne, baba ve fazla fast-foodtan serpilmiş çocukları..
hep tek çocuklu aileler..
ruhum yoruldukça haberlerden, gözümde dinlendirdiklerim..
havaya yapışmış buradanlık hissi herkeste..
....
ama şu boğazımı sıkan da ne böyle..
ateşe değmiş urgan gibi
bir anda yakan geçen..
"neredeyim ben"
"nerede olmalıyım" dedirten..
Nereye gitsem, kurtulamam ki senden..
"Yanıyor beynimin kanı,
Bilmem nerelere gitsem?
İçime sığmayan canı
Hangi rüzgara es etsem?
Akşam sular karardı mı?
Bir dağa versem ardımı,
İçimi yakan derdimi
Sağır göklere anlatsam
İçiliversem dem gibi,
Kırılıversem cam gibi,
Şamdanda yanan mum gibi,
Sabahı görmeden bitsem
Bir yüce ormana dalıp
Ya bir dağ başına gelip,
Beni yaradanı bulup
Malını başına atsam
Görünmez kollar boynumda.
Yarin hayali koynumda,
Sıcak bir kurşun beynimde,
Bir ağaç dibinde yatsam."..Sabahattin Ali..