Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '18

 
Kategori
Siyaset
 

CHP de Değişen Bir Şey Yok

24 Haziran seçimlerinin hemen ardından başlatılan tartışmalar, sosyal medya paylaşımları ve kamuoyu önünde yürütülen polemiklerden de anlaşılacağı üzere CHP de değişen bir şey yok.

Her seçim yenilgisinin ardından başlatılan “değişim” talepleri, bu seçimlerden sonra da başladı.

Değişim iyi de, nasıl bir değişim sorusu hep cevapsız kalıyor.

Herkes kendi penceresinden bakıyor ve kendisi, ekibi ya da desteklediği lider lehine değişim istiyor.

Oysa CHP nin önce kimlik sorununu çözmesi gerekiyor. Hangi kitleye, sınıfsal temele göre politika üretiyor, hangi katmanı temsil ediyor, kimler adına iktidar olmak istiyor? Bunu belirlemeden neyin değişimini bekliyorsunuz?

Partinin en tepesinde, biri genel başkan, diğeri Cumhurbaşkanı adayı, seçim sonuçlarına ilişkin farklı yorum yapıyorlarsa, bu halk CHP ye nasıl güvensin.

Bırakın merkezle taban arasında ortak söylem ve eylem birliğini, en tepedekiler bile önemli konularda diyalog zemini oluşturamıyor, ortak bir dil ve de tavır geliştiremiyorlarsa; sorunun kökleri daha derinde demektir.

Öte yandan yıllarca bu partinin tepesinde çöreklenen kocaman vekiller çıkıp da “ Bu millet müstehak, ne halleri varsa görsünler” deme ukalalığını gösterebiliyorsa, kuşkusuz bu partinin yeniden kendini sorgulaması gerekiyor.

Ama ne yazık ki bunu yaparken bile suçlama, kara çalma ve hakarete varan söylemlerle, demokrasi ve tahammül kültürünü yerle bir ediyorlar.

Bu kadar başarısız sonuçların ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendiliğinden çekilmesi kuşkusuz en akılcı çözümdür. Ama yeni bir yenilginin ardından yorgun, kırgın ve bir o denli üzgün bir insanın üzerine bu kadar gider, hak etmediği, hakarete varan suçlamalar yaparsanız, ondan sağlıklı bir karar almasını da bekleyemezsiniz.

Kaldı ki, tüm yanlışlarına, hatalarına ve hatta politik öngörüsüzlüklerine rağmen akçalı işlere bulaşmamış, küçük hesaplar yapmamış, gerektiğinde kendi rakibini Cumhurbaşkanı adayı yapma basiretini göstermiş birine biraz olsun vefayı çok görmemek gerekmez mi?

Öte yandan Muharrem İnce’nin kıvrak ve zeki polemiklerle sürdürdüğü seçim kampanyalarında gösterdiği yüksek performans onu partide hak ettiği yere zaten getirecektir. Ancak, hangi tür değişiklik ya da değişim olursa olsun; kırmadan dökmeden yapılamaz mı?

Bir tarafı yüceltmek için, bir tarafı mutlaka yermemiz, incitmemiz mi gerekiyor?

Konunun bir diğer ve önemli yanı; Kılıçdaroğlu’nun partinin başına nasıl geldiğini sorgulamadan, niye hemen gitmediğine yönelik eleştiriler, ne kadar doğru olabilir?

Seçimlerin sonuçlarına yönelik yapacağım genel değerlendirmeden bağımsız olarak, güncel olduğu için CHP deki bu telaş ve anlamsız polemikler üzerine görüşlerimi paylaşmak istedim.

Bana soracak olursanız, CHP de mutlak bir lider değişimine ihtiyaç vardır ve mevcut koşullarda bu göreve en uygun kişi de an itibariyle Muharrem İnce’dir.

CHP nin halkı küçümseyen, her başarısızlıkta suçlayan, sorumlu tutan üstenci tavrını değiştirmeden, vatandaşı yalnızca oy veren seçmen olarak düşünen zihniyetteki siyasi vesayetten kurtarmadan başarılı olması mümkün değildir.

Kaldı ki, son seçimlerde alınan sonucu da küçümsememek gerekir.

Olaya salt aritmetik verilerle bakarsak yanılırız.

Bir kere, Muharrem İnce, CHP seçmenine öz güven aşıladı. İnanır, çalışır, fedakarlık yapılırsa başarılabileceğine, iktidar da olunabileceğine seçmeni inandırdı.

Bu kez yetmeyebilir ama bu inanmışlık psikolojisi bile az bir başarı mıdır?

Öte yandan iktidar partisinin tek başına çoğunluğu sağlayamayacak bir sonuç alması da muhalefet açısından azımsanmayacak bir konumdur ama asıl olan bu verili durumu iyi yönetebilmektir.

Öte yandan ileriye dönük kalıcı bir ittifak zemininin oluşması, HDP seçmeniyle oluşturulan sempati köprüsü de başlı başına bir başarıdır.

Ama yarışta esas olan kazanmaktır. İyi oynayanı takdir ederler belki ama puan vermezler.

Diğer partilerin seçim sonuçlarıyla ilgili ayrı değerlendirmeler yapacağım ancak CHP de yaşanan sıcak gelişmeler bana öncelikle bu konudaki tespitlerimi paylaşma gereği doğurdu.

Türkiye de hayat devam ediyor.

Siyaset de gelişen ve değişen koşullara göre biçim alacaktır.

Ülkemizin biran önce normalleşmesi, yasaklardan kurtulması, huzur ve barış ortamının oluşmasında iktidar kadar muhalefetin de sorumluluğu vardır ve bu konuda en büyük görev de CHP yönetimine düşmektedir.

Kişisel hırs ve beklentileri bir yana bırakıp, önyargılardan arınıp, çözüm odaklı çabalarımızı birleştirmek zorundayız.

Yaklaşan yerel seçimlere ilişkin değerlendirmelerimi bir başka yazıda paylaşmak üzere

AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 27.06.2018/BODRUM

 

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..