Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '08

 
Kategori
Güncel
 

Çıkış yolu vardır

İnsanları diğer canlılardan ayıran özelliklerin başında aklını ve mantığını kullanabilmesi gelmektedir.Tarihsel süreçte bu aklı rayından çıkarmak, çarpıtmak ve işine geldiği gibi kullanmak isteyenler olmuştur. Bunlar zaman zaman dünyayı ve insanları açmaza sürüklemişlerdir.

Yeşil gezegende ulusal ve uluslar arası arenada var olan felaketlere baktığımızda söz konusu akıl dışılığın izlerini görmek zor değildir. Bunlar akılsız olduklarından değil tam tersine “akıllı” oldukları için kendi çıkarları bağlamında, insanlığı tehlikeye atmaktan çekinmemişler ve mazlum ve yoksul insanlar üzerinde tahakkümlerini kurmuşlardır.

Dünyanın çeşitli coğrafyalarında yaşam alanı bulan mazlum ve yoksul insanların çokuluslu güçlerin emperyalist amaçlarına karşı koymaları oldukça zordur.Bu uluslar arası güçler uyguladıkları politikalar ile insanlığı zora sokmakta yoksulluğun daha da artmasına neden olmaktadırlar.

Tarihsel sürece bakıldığında insanı insana karşı getiren hep bu güçler olmuştur.

İnsanın özünde var olan sevgiyi amaçları uğruna kullanmakta ve yerel boyutta devam eden savaşları, küresel boyuta çekerek amaçlarına ulaşmaya çalışmaktadırlar.Yerel savaşlarda akan kan yeterli görülmediği için uluslar arası savaş denemeleri yapmaya çabalamaktadırlar.

Bugünkü küresel bazda var olan ekonomik krizin nedenleri araştırıldığında altında bu güçlerin çıkması karşısında kimse şaşırmamalıdır.

Geçmişten günümüze var olan savaşların kökeni araştırıldığında ilk sebep olarak ekonomik nedenler gelecektir.Haçlı savaşlarının nedenleri irdelendiğinde sebeplerden en önemlisinin Avrupalılarca, zengin olduğu düşünülen doğu ülkelerinin ele geçirilmesinin yattığı görülecektir.

Bağnaz düşünce ile insani düşünceden uzaklaşıldığında insanın insana karşı mücadelesi başlamış ve bugüne gelinmiştir.

IMF ve Dünya bankasının uluslar arası arenada gelişmekte olan ülkelere dayattığı yanlış ve ülkelerin gerçekleri ile bağdaşmayan ekonomik politikalar ve tarımsal faaliyetler ne yazık ki Türkiye dahil bir çok ülke ekonomisini ve tarımını zora sokmuştur.Masa başında bürokratların verdiği kararları uygulayan ülkeler bugün o kararların olumsuz etkisi ile boğuşmaktadır.

Gazete haberlerini okumaya radyo haberlerini dinlemeye başladığım gençlik yıllarımdan bu yana Türkiye gündeminde uzak durmayan halkımızın ve siyasilerimizin öteden beri sık sık telaffuz ettikleri iki isim hafızalarımızda yer etti.Bunlardan biri IMF diğeri ise Dünya Bankası’dır.Bu iki kuruluşa olan borçlarımız nedeni ile ülkemize dayattığı politikaları vatandaşlarımız yakından bilmektedir.

Sosyal Güvenlik Kanununun kimi maddelerinin değiştirilmesini ve insanlarımızın emeklilikle ilgili kazanımlarının zorlaştırılmasını isteyen, yetişmekte olan genç nüfuzumuza yeterli istihdam olanağı açılmayacağı için işe başlama yaşının yada işsizliğin daha da artacağı sorununu getiren yine bu ve benzeri kuruluşların dayatmalarıdır.Daha dün öğretmen maaşlarının fazlalığından bahsedenlerin ülkemin ekonomisinden, tarımından ellerini çekmeleri ülkemin insanlarını zora sokmayacak aksine rahatlatacaktır.

Türkiye’de bugüne kadar tarımda ve sanayide yaşanmayan çeşitli sorunlar artarak devam etmektedir.

Türkiye ekonomisindeki gelişmelerin, gecikmişte olsa Salı günkü grup toplantısında hem Baykal ve hem de Bahçeli’nin başlıca konuşma konusu olması durumun gidişatının iç açıcı olmadığını gösteriyor.

Ne ki artan işsizlik, kapanan işyerleri, kapısına kilit vuran mağazalar, değiştirilen etiketler ve kuyruklarda yüzleri pek de gülmeyen vatandaş görüntüleri televizyon ve gazete sütunlarında yerini almaya başladı.Gıda maddelerine üst üste gelen zamlar vatandaşın zaten zor olan yaşamını daha da zora sokmaya devam ediyor.

Aylardan beri kriz doludizgin geliyorum diye koşturuyor.2007’de başlayan sarsılma kendini iyice hissettirmeye başladı.Medyada kıyıda köşede ufak çaplı haberlerle geçiştirilen ekonomik durumun vahameti, medyaya rağmen sekiz sütuna manşet konumuna geldi.

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün “yaşanan bu enflasyon, yoksulluk ve kitlesel protestolar IMF ve Dünya Bankası tarafından yürütülen ekonomik politikaların iflas ettiğinin yeni bir göstergesidir “ dedi.IMF ve Dünya Bankası politikalarının uygulanmasında gelinen noktada tarım ve ekonomisi zora sokulan bir Türkiye yaratılmıştır.

Dünya genelinde gıda fiyatları hızla artıyor.Milyonlarca insan açlık tehdidi altında.Bu bağlamda açlık ve yoksulluk protestoları yükseliyor.

Türkiye’de ise ücretli kesimin alım gücü gittikçe zayıflarken çiftçi ve esnafın durumununda pek parlak olduğu söylenemez.Emeklinin ise esamisi bile okunmuyor.

Pirinç’te ki spekülatif artışlar diğer temel gıda maddelerine de yayılma eğiliminde.İstanbul’da aldığım bir habere göre vatandaşa dağıtılan gazete ile bir süre pirinç alınmaması istenmekte, sıkıntının olmadığı vurgulanmakta, sıkıntıya stokçuların ve limanlara yanaşmayan pirinç yüklü gemilerin neden olduğu vurgusu yapılmaktadır.Dileğimiz o ki bu açıklamalar ve alınan önlemler yerini bulsun.

Yine de hükümet gerekli önlemleri almalı, dünyanın dört bir yanında yükselen yoksul ve aç insanların seslerine kulak verilmelidir.IMF ve Dünya bankasının ekonomik politikalarından vaz geçilmeli, bünyemize uygun politikalar üretilip uygulanmalıdır.Genetiği değiştirilmiş Organizmalar(GDO) içeren tohumlarla resmi olarak doğrulanmamasına rağmen yıllardan beri üretim yapıldığı tahmin edilmektedir.Eğer yapılmakta ise, GDO’lu üretimden ve yanlış gübre kullanımından vazgeçilmeli, topraklar kendi elimizle çöle çevrilmemelidir.

Çıkış yolu vardır.Önemli olan o çıkış yolunu bulmak ve uygulamaktır

 
Toplam blog
: 210
: 910
Kayıt tarihi
: 04.05.08
 
 

Eğitimciyim. Bir insanın çağdaş bir gelecek için, aydınlanma için çok okuması gerektiğine inanıyo..