Çılgın projeler ve İzmir

Ve bir çılgın proje heyecanı da İzmir'i sardı bugün. 

"İstanbul'daki kanal projesinin ardından bir çılgın projenin de Ulaştırma Eski Bakanı ve AKP İzmir milletvekili adayı Binali Yıldırım tarafından 2 Mayıs'ta ya da başbakan Tayyip Erdoğan tarafından 4 Haziran'da açıklanması bekleniyor. " 

İzmir basınında bu proje için 5 alternatif dillendiriliyor:

1. Körfezde, Bostanlı - Üçkuyular arasını bağlayacak alt ya da üst geçit.
2. Güzelbahçe - Seferihisar arası kanal projesi
3. Roman vatandaşların yoğunlukta yaşadığı Kahramanlar, Ege Mahallesi, Tepecik bölgesini kapsayacak ve Melez Çayını kullanan kanal projesi (Venedikvari bir yapılanma)
4. İzmir Çeşme Yarımadasının imara açılması
5. İzmir Körfezinin dibinden çıkarılacak çamurlarla körfezin tam ortasına yapay bir ada yerleştirilmesi

Çılgın proje kavramına eleştiriler var ancak ben yöneticilerin hayallerini ne kadar geniş tutarsa o kadar başarılı olabileceklerine inanırım. Bu vizyon meselesidir. İzmir için "Çılgın projeler" başlığı altında dile getirilen yukarıdaki projelerin çoğu aşırı uçuk projeler değil, gerçekleştirilemese bile tartışılması yeni düşüncelerin doğmasına ve vizyonun gelişmesine katkıda bulunur. 

Gelelim yukarıda listelediğimiz alternatifler hakkındaki görüşlerimize. Şahsen 4 ve 5 numaralı alternatifleri desteklemiyorum, yapay adaların İzmir'in ve Ege'nin doğasına hiçbir katkısı olmayacaktır, Dubai'deki yapay yapılanmanın aslında geçici bir cazibesinin olduğu çok kısa sürede ortaya çıkmadı mı? 

Çeşme yarımadasının imara açılması düşüncesi ise elbette ki istihdamın artması, potansiyelin genişlemesi açısından önemlidir ama hepimiz biliyoruz ki İzmir yeşil fakiri bir kent. Yazın 40 derecesinde o eksikliğimizi İzmir'in her metrekaresinde hissediyoruz. Çeşme yarımadası da yeşil bakımından çok yetenekli bir yarımada olarak nitelendirilmez belki ama imara açılmasından çok daha önemli olan yeşile, maviye ve doğaya yapılması gereken yatırımdır. 

Bostanlı ile Üçkuyular'ı birleştirme projesi yıllardır herkesin dilinde. O konuda da İzmir, ikiye bölünmüş durumda. Güzelbahçe - Seferihisar kanal projesi üzerinde düşünülmesi gereken bir proje, detaylarını görmemiz gerekir. 

3 numaralı maddede belirtilen alternatif ise çok faydalı olur. Özellikle İzmir merkezinin en büyük handikapı yabancı turistleri çekecek bir cazibesinin olmaması. Gönül ister ki yok edilmiş Levanten tarihi yeniden canlandırılsın ama o vizyon henüz hiçbir İzmirli siyasetçide yok. Roman vatandaşlarımızın yaşadığı bölgelerde altyapı sorunları var ve hem o vatandaşlarımızın rahatı hem de İzmir'e estetiksel güzellikler katabilmek açısından Melez Çayına kimliğinin verilmesi yerinde olacaktır. 

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Posuk Çayını nasıl şaha kaldırdıysa da Melez de aynı anlayıştan nasibini alabilir. Şahsen beni en çok heyecanlandıran proje budur.

Son olarak "çılgın" sözcüğüne takılanlara sözüm. Bunların halkın ve gelecekteki yerel & ulusal yöneticilerin ufkunun açılması açısından dillendirilmesi bile güzeldir. Bu ufuk olmasaydı ne Tac Mahaller, Çin seddi, Topkapılar, Ayasofyalar olurdu; ne Mimar Sinan'lara şans verilirdi. Burada dikkate alınması gereken husus, hayallere sınırlama getirilmemesi, öte yandan toplumun sadece belirli kesimlerini değil tüm kesimlerini heyecanlandıracak projelerin tercih edilmesi olmalıdır. 

Ne demiş bir böyüğümüz: "İnsan bu alemde hayal ettiği müddetçe yaşar" :=) Güzel, ama yetmez. O hayallere başkalarını da dahil edebiliyorsanız, işte o zaman ne mutlu size... Kendi hayalinizin başkasına kabus olmamasını sağlamak da sizin sorumluluğunuzdur.