Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '21

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

CİNSİYET AYRIMCILIĞI

Geçenlerde tanık olduğum bir olay sadece kadınların dedikodu yaptığı klişesini yalanlar nitelikteydi.

Belirli bir yaşın üzerindeki erkeklerin oluşturduğu sohbet ortamında bir hanım hakkında konuşulanları işitince utanmayla karışık bir tiksinti duydum.

Eğitimli, kendi yağıyla kavrulabilen bekâr bir kadının özel hayatı ile alakalı konuşma magma tabakası seviyesindeydi.

‘’Falanca hanım için münasip bir koca çevrenizde var mı? Hayrına evlendirelim şunu.’’ gibi cümlelerin geçtiği muhabbet izdivaç programlarını aratmıyordu. Bulunmaktan rahatsızlık duyduğum duyarsız ortamdan ürettiğim mazeretin marifetiyle ayrılmak zorunda kaldım.

İşi gücü bırakıp insanların özel hayatını didikleyen yaşını başını almış adamların düzeysiz muhabbeti toplumsal aksaklıklarımızı da gözler önüne sermekteydi.

Mahremiyeti hiçe sayarak başkasının hayatı adına yorum yapma hadsizliğinin yaygın olduğu cemiyetimizde sıkça görülen bir hastalık da cinsiyet ayrımcılığı.

Eğitimli, kültürlü ve mevki sahibi evlenmemiş bir erkeğin ‘gözde bekâr’ olarak tanımlandığı ülkemizde aynı durumdaki bir kadına ‘evde kalmış‘ yaftası yapıştırılıyor.

Sevgilisi olan oğlunu öven, erkek arkadaşı olan kızını başka türlü değerlendiren ne tuttuğu belirsiz tutucu aile tutumuyla benzeşen söz konusu davranış, cinsiyet ayrımcılığının şekil değiştirmiş hâli olarak karşımıza çıkıyor.

‘’Erkek adamın erkek evladı olur’’, ‘’Kadın başına’’, ‘’Erkek sözü’’, tarzında cinsiyetçi söylemlerin rahatça dillendirildiği coğrafyamızda söz konusu ayrımcılığı engellemek için yaşamsal önem arz ediyor.

Cinsiyetçi söylemleri hayatımızdan çıkarmakla birlikte duyarsızlığımızın durağanlaştırdığı kadın cinayetlerini önleme yolunda önemli bir adım atılabileceği kanısındayım.

Cinsiyet ayrımını ironik bir dille konu edinen Tersine Dünya romanını okununca malum söylemlerin insan ruhunda oluşturduğu etki etkin bir biçimde fark ediliyor.

Orhan Kemal, empati kurarak kaleme aldığı eserde olaya başka bir açıdan bakarak güncelliğini koruyan sosyolojik saptamalar yapmıştır.

1968’de mizah dergisi Pardon’da tefrika edilen, efsanevi yazarın ölümümden sonra kitap haline getirilen 1993 yılında sinemaya, 1994,2015 ve 2016 yıllarında tiyatroya uyarlanan başyapıtın mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 93
: 87
Kayıt tarihi
: 25.02.19
 
 

     TCDD'de makine mühendisiyim. Sanatın iyileştirici gücüne inanan bir insanım.    ..