Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '11

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Çocuğuma istediğim gibi bakamamaktan korkuyorum

Çocuğuma istediğim gibi bakamamaktan korkuyorum
 

Çocuğumu istediğim gibi yetiştirebilecek miyim....


Biriniz bu yazdıklarımı, benim yerime bizim aile büyüklerine söyleyebilir mi lütfen?

Kimseyle paylaşılamıyor bazı şeyler. Geçen gün bir dostumla sohbet ederken hasbelkader tanıştığım onun psikolog arkadaşı, bu “paylaşılamayanların” daha sonra bana doğum sonrası depresyon olarak geri döneceğini söyledi. Dolayısıyla işte burada, klavye başındayım. Bunları paylaşıp içimden çıkarmak için. En azından sizlerle...

 Türk milleti olarak büyüklerimize saygıda kusur etmemeye çalışırız.

Onların istekleri bizim için emirdir. Sevmediğimiz bir şey bile olsa yapar, sesimizi çıkartmayız. Onlar büyüktür, sözleri dinlenmelidir.

Hatırları her şeyden önemlidir. 

Ama şöyle de bir durum var: Tüm bu saydıklarıma riayet etmeye çalışırken onların düşünceleriyle çelişen, oysa bizim için son derece önemli hususlarda yapmak istediklerimiz ne olacak? Onların yüzlerine söylemeye çekindiklerimiz?

Malum duymayan kalmadı; hamileyim ve etrafımdaki aile büyüklerinin bazı yaklaşımları beni ziyadesiyle endişelendirmeye başladı. Şöyle ki:

Biz eşimle birlikte bebek bekleyenlere tavsiye edilen kitaplardan birkaçını okumaya başladık. Üzerimizdeki şu hiçbir şeyden anlamayan acemi anne-baba yaftasını biraz olsun silkeleyebilmek için. Ama nerdeee! Neyi nasıl yaptığın değil, nasıl algılandığın önemli sonuçta.

Çevremizdeki aile büyüklerimizle yaptığımız konuşmalardan anladığım kadarıyla biz daha epey uzuuuun bir süre beceriksiz, hiçbir şeyden anlamayan anne-baba olarak kalmaya çoktan mahkumuz. Çünkü “ne yazık ki” bahsettiğim  aile büyüklerinin hepsi bizden önce çoluk çocuk sahibi olmuş ve dolayısıyla her şeyi bizden daha iyi biliyorlar.(!)

Zira hepsinin bize bıyık altından güldüğü durum, “çocuk bakımının kitaplardan öğrenilenlerle yapılamayacağı”... Teori, pratiğe uymazmış çünkü. Mesela çocuğu ağladığı zaman kucağa almak benim okuduğum kitapta 6.basamak. Yani onu yapana kadar beş ayrı şey denemiş olman gerekiyor ki, çocuk ağlamaya devam ederse onu kucağa da alıştırmadan susturabilesin. Ama gel gör ki büyüklerimiz bizim bu söylediklerimize popolarıyla güldülerr. Neymiş efendim “Hele bir doğsunlarmış da, görürmüşüz biz.” “Kazın ayağı öyle değilmiş.” “Onlar kaç çocuk büyütmüş şimdiye kadar. Görecekmişiz dünyanın kaç bucak olduğunu.”

Bu yaklaşımları görünce, yarın öbür gün -doğumdan sonra- bazı konularda haliyle ters düşeceğimizi anlamamak için aptal olmak lazım. Görünen köy kılavuz istemez ne de olsa. Ve o anlaşmazlık durumlarında da bizim dediklerimizin yapılmayacağı şimdiden belli. Zira eşimin, aile büyüklerimize yaptığı, okuduğumuz kitapları onların da okuması önerisi kahkahalar eşliğinde reddedildi. Neden? Çünkü onlar zaten biliyorlar her şeyi.

Biz de demiyoruz zaten elimize kitabı alıp çocukları tek tek orada yazan  maddelere göre büyüteceğiz diye. İlk birkaç hafta zorlu geçecektir tabii ama, kendileri vakt-i zamanında nasıl öğrendilerse, biz de öğreneceğiz çocuklarımıza nasıl bakmamız gerektiğini evelallah. Onlar da çocuk doğurmuş anneler olarak doğmadılar ya analarının karnından.

Bir de bu aile büyüklerine söyler misiniz lütfen... Çocuklarımı, onlar için doğurmadığımı bilsinler. Söyleyemediklerimden, içimde kalanlardan biri de bu. Yani onlar kendilerini oyalasınlar, çocuklarımla benden çok onlar ilgilensinler diye yapmıyorum bu doğumu ben. Tabii çok sevsinler, tabii sık sık ziyarete gelsinler ama, kendilerini onların bakımından sorumlu hissetmesinler. Ben çocuklarımla kendim ilgileneceğim. Onlar, boğulduğum zamanlarda bir oh diyebilmem, nefes alabilmem için bana yardımcı olacaklar. Yaniiii... Öyle olmasını umuyorum. Olacak değil mi? Yoksa olmayacak mı? Ben, tüm gün anneliği öğrenmeye, bana muhtaç çocuklarımla hakettikleri gibi ilgilenmeye çabalarken, bir yandan da sürekli “o öyle olmaz, böyle yap” larla mı uğraşacağım yoksa? Hem de her Allah’ın günü.

Zira bu aile büyüklerimizden biri, bebişlerimle ilgilenebilmek için 2012 yazında, yazlığa gitmeyeceğini açıkladı bile. Daha 2011’i bitirmedik; önümüzdeki yaz ayları için kararlar alınmış bile. Ne diyebilirim ki şimdi?

Yandım ki ne yandım...

Eyvah ki ne eyvah... Ölmüşüm de ağlayanım yok benim.

http://umutsuziskadini.com/

 

 
Toplam blog
: 83
: 1446
Kayıt tarihi
: 03.10.11
 
 

Uzun yıllar plazalarda dirsek çürütmüş, son yıllarda refahı evden çalışmakta bulmuş ikiz kız anne..