Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Yeşim Varol İlişki ve Evlilik Danışmanı

http://blog.milliyet.com.tr/duruyasam

20 Haziran '09

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Çocuk gelişiminde babanın önemi

Yeni çıkan kitabım "Uzmanlar Teoride; Anneler Pratikte"den bir bölümü paylaşmak istiyorum babalar günü münasebetiyle.... Bizim toplumumuzda baba olmak anne olmak kadar önem verilen bir kavram değildir. Bazı babalar da zaten yüz göz olmak, şımartmak gibi kaygılarla genelde annenin bir adım arkasında durmayı tercih ederler çocuklarına karşı. Babalar çocuklarıyla ilişkilerinde daha çok bir otorite sembolü olmaya çalışırlar. Anneler de yaramazlık yapan çocuklarını babaya şikayet etmekle tehdit ederek, babanın konumunu pekiştirirler. Sırlar genelde anne ile paylaşılır, talepler önce anneye iletilir, anne gerekirse taşır konuyu babaya. Hatta annenin baba ve çocuk arasında köprü görevi gördüğü, arabuluculuk yaptığı da olur. Oysa her çocuğun baba sevgisini de anne sevgisi kadar hissetmesi gerekir ve baba sevgisinin çocuk gelişiminde önemli bir yeri vardır.

Baba çocuk ilişkisinin de temelleri sağlam ve güvene dayalı bir ilişki olması gerekir ve babalar bu temelleri bebeğin doğumundan itibaren inşa etmelidirler. Bebekliğinde ilgilenmediğiniz, temas kurmadığınız bir çocuğun, ileriki yaşlarda sizinle sağlıklı bir ilişki kurmasını bekleyemezsiniz. Annelerin bebekleri ile zaten çocuğunu 9 ay karnında taşımış, bebeğini emzirmiş olmasından kaynaklanan doğal bir bağı vardır. Babaların bu denli kuvvetli bir bağı bebekleriyle oluşturmaları için daha fazla çabalaması ve enerji harcamaları gerekiyor. Bu doğal yakınlığı kurmak için babaların da annelerin yaptığı bazı şeyleri yapması örneğin bebeğin altını değiştirmesi, kucağında taşıması faydalı olacaktır. Zaten annesini tanıyarak doğan bebeğin babasına yönelen “kim bu annemin yanındaki adam” bakışları bir dönem sonra “ o benim babam” bakışlarına dönecektir.

Annelerin de bu dönemde babalara destek olması çok önemli. Babanın çocuğa bakamayacağı, mamasını veremeyeceği gibi olumsuz duyguları eşlerine yansıtmalarındansa, destek olmaları ve eşlerinin öğrenmesine yardımcı olmaları gerekir. Çocuğun bütün yükünün üstlerinde olduğundan, eşlerinin çocukla ilgilenmediğinden şikayet eden annelere bakın , genelde çocuklarını eşlerine emanet etmekten çekinen, eşinin yapmasına müsaade etmeyen annelerdir. Bu davranışlarıyla baba ve çocuk arasında duvar ördüklerinin ve onların arasındaki iletişimi engellediklerinin farkında bile değillerdir.

Bebeklikten çocukluk dönemine geçildikten sonra babanın yeri çocuk için daha da önem kazanır. Baba imajı kız çocuk için de erkek çocuk için de ileride kendisinin kuracağı aile için örnek bir modeldir. Büyüme döneminde çocuğunuza olan sevgi dolu, gerektiğinde koruyucu yaklaşımlarınız size sağlıklı bir birey yetiştirmenin gururu ile geri dönecektir. Çevremde, eşim gibi çocuğu ile ilgilenen, çocuk bakımının yükünü anne ile paylaşan ve çocuğuyla keyifli vakit geçiren babaları görünce çok mutlu oluyorum. Bu babaların çocuklarını gözlemlerseniz özgüvenleri daha yüksek, daha mutlu çocuklar olduklarını, babalarına duydukları saygının korkudan değil de sevgiden kaynaklandığını anlayabilirsiniz.

Bizim çocukluğumuzda bu denli ilgili babalar parmakla sayılacak kadar azdı. Belki bizler de daha çok ilgi ve sevgi ile büyüseydik ruhen çok daha sağlıklı bireyler olabilirdik. Etrafımda küçükken babası ile hiçbir şey paylaşmadığı veya babasını evde hep otorite sembolü görerek, babadan korkarak büyüdüğü için babası ile hala iyi ilişkileri olmayan, böyle bir çocukluğun doğal sonucu olarak da kendi karakterinde arazlar olan çok arkadaşım var. Maalesef bu arkadaşlarımın kendi kurdukları aile yapıları da, çocukları ile ilişkileri de çok sağlıklı değil. Çünkü insanlar her ne kadar kendi ebeveynlerinden daha iyisini yapmaya çalışsalar da, onların hatalarını tekrarlamamaya gayret etseler de bilinç altları farklı yönlendiriyor.

Sevgisiz büyüyen bir çocuğun kendi çocuğu ile ilişkisi de ya sevgisiz oluyor ya da şımartmaya varan aşırı bir ilgiye dönüyor. Sizinle toplumumuzun içinde bulunduğu durumu ve babanın çocuk üzerindeki etkisinin önemini ortaya koyan bir anekdot paylaşmak istiyorum. Bir yakınımın aktardığı olayda kız çocukları olan bir aile var. Babanın çok yoğun çalıştığı, annenin kıyasla kızıyla daha fazla vakit geçirebildiği bir aile. Kızları ise 11-12 yaşlarında ve vaktinin çoğunu okulda geçiriyor. Kızlarında bazı davranış değişiklikleri olduğunu fark eden anne ve baba öncelikle bu değişiklikleri erken ergenliğe bağlıyorlar. Kızlarının giysilerine , saçlarına aşırı derecede takıntılı hale gelmiş olmasının, büyüme hevesinden, genç kızlığa geçiş dönemi yaşamasından kaynaklandığını düşünüyorlar. Fakat kızlarının özellikle mini eteklere, yaşına uygun olmayan dekolte kıyafetlere yönelmesi onları tedirgin etmeye başlıyor. Önceleri desteklememekle birlikte engellemiyorlar da. Fakat daha sonraki dönemde kızları görünüşünden başka hiçbir şeye önem vermez duruma geliyor ve çevresindeki insanlara kıyafetlerinin ya da makyajının seksi olup olmadığını, kendisini çekici bulup bulmadıklarını sormaya başlıyor. Anne ve baba artık duruma el koymak gerektiğinin farkında ve şüphesiz en doğrusu kararla bir uzmana başvuruyorlar. Uzmanın görüşü, çocuğun baba ilgisine muhtaç olduğu yolunda. Baba ile yeterince vakit geçiremediği için bu ihtiyacını dışarıya yöneltmiş fakat dışarıdaki erkekleri “baba” olarak modelleyemediği için de kavram karmaşası yaşamaya başlamış. Bilinç altı çocuğu farklı yönlendirmiş ve bu şekilde ilgi çekmek üzerine kurulu davranış bozuklukları oluşmuş.

Eminim bu öyküyü okuduğunuzda kendi çocukluğunuzu düşündünüz. Evet her baba çocuğu ile aynı derecede ilgilenmiyor, hele bizim çocukluğumuzda bizim babalarımız bizimle çok daha az vakit geçiriyordu. Fakat bu ilgisizlik kız çocuklarında seksi görünmek kaygıları yaratmıyordu belki. Ama bizim çocukluğumuzda televizyon, internet bu denli hayatımızda değildi. Televizyon henüz siyah-beyaz yayın yapardı ve henüz yeni yeni kanallar kurulmaya başlamıştı. Cinsel içerikli yayın hiç yoktu. Oysa şimdi reklamların çoğu cinsel içerikli. Bırakın TV yayınlarını, caddede yürüdüğünüzde etrafınızdaki reklam panoları, mağaza vitrinlerinin dekorasyonları ve hatta size doğru yürüyen insanlar bile cinselliği çağrıştıran tarzda. Çocuklarımızın akıllarını, kavramlarını karıştıracak çok fazla şey var. Bizler çocuklarımızla ilgilenmeyip onları dış dünyaya yöneltirsek eğer, bizim ilgimizin yerine koymak için seçecekleri şeyler pek masum değil maalesef.

 
Toplam blog
: 171
: 2282
Kayıt tarihi
: 13.05.09
 
 

Davranış Bilimleri Uzmanı, İlişki ve Evlilik Danışmanı, Kurumsal Eğitmen ve Danışman Kitapları; U..