Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '12

 
Kategori
Eğitim
 

Çocuk olmak istiyor muyum ?

Çocuk olmak istiyor muyum ?
 

Çocuk olsam yeniden

Bir tek düştüğüm için acısa içim,

Ve kalbim; çok koştuğum zaman çarpsa sadece…

Cemal Süreyya

Bir zamanlar böyleydi çocukluk. Ne güzelmiş!

 Bu sabah, Facebook’da bir arkadaşın notlarında bu cümleleri  görünce içime sordum; “çocuk olmak istiyor muyum?”.  Her günümü, gözlerinin içine bakarak yaşadığım, ellerini sımsıkı tuttuğum, seslerinden nefeslerinden, hayatı her gün yeniden öğrendiğim bu çocuklardan biri olmak istiyor muyum?

Çok üzgünüm ama cevabım; “HAYIR”!

Çünkü, biz artık çocuk olmayanlar,  topraktan ürünü, denizden balığı, havadan oksijeni, dünyadan barışı soğurup yok ederken,  çocuklarımızı da böylesi bir çocukluktan mahrum bıraktık.

Bir öğrencim aradı geçenlerde, “Emine Abla, dut ağacından düştüm yaralandım” dedi,  “ne güzel” diyivermişim. Şimdi tam da bu satırları okuduğumda anladım o an neden sevindiğimi.  Bir çocuğun sadece ağaçtan düştüğü için ağlaması, gövdesine tutunmaya çalışırken,  daha tedbirli, daha dikkatli olmayı bir ağaçtan öğrenmesi ne güzel!

Küçük cüssleriyle, en üst katını göremedikleri içleri lüks mü lüks evlere yerleştirdik onları; kendilerini daha da küçük hissettiler, ergenliğe geçiş süreleri uzadıkça uzadı.

Şehirlere taşıdık, kalabalığın, kaosun, sesin, isin, pisin ortasında değişen, gelişen hayatı kaçırmasınlar diye; dikkatleri dağıldı, duyduklarını gördüklerini zor seçer oldular.

Güvenlikli, depreme dayanıklı sitelere yerleştirdik, korumak kollamak için;  korkulacak çok şey olduğunu düşünüp, güvensizleşti, elimizi bırakmaz oldular.

Alışveriş merkezlerine taşıdık hafta sonları, başkasında olandan mahrum hissetmesin kendini diye; emeksiz sahip olmayı bilir, vermeyi bilmez, yeniyi hemen tüketip başka bir  yeniye koşar oldular.

Sokaklarını, sokak oyunlarını alıp ellerinden, tatil köyleri, havuz başları verdik;  oyunu ellerindeki PCP ve IPAD deki tuşlara hızla basmak sandılar.

Okuyamadığımız okullarda okusunlar, bilmediğimiz dilleri konuşsunlar diye dershanelere, özel derslere sürdük atlarımızı; mutluluğu  sadece o sınavları üstün başarıyla geçmek sandılar.

Sonra dönüp baktık onlara ve beğenmedik.

İşte onların acıları, kalp çarpıntıları bu çelişkiden doğuyor artık ve eski çocuklar değil onlar.  Hayat diye sezdikleri şey ile dayattığımız arasında bir çelişkinin ortasında bize başkaldırıyorlar. Daha az ders çalışmak, daha az konuşmak, daha çok tüketmek, daha dağınık odalara kapanmak  istiyorlar.

Gelişen dünyaya, değişen değerlere umarsız kalalım, olduğumuz yerde sayalım demiyorum. Sizleri, şu yaşattığımız hayatları sorgulayamaya, çocukluk yıllarımızı unutmayıp, çocuklarımıza daha yakın durmaya, hayatlarımıza daha başka renkler katmanın yollarını aramaya davet ediyorum.

 Sizi bilmem ama ben çocukların tam ortasında, çocuk cıvıltısına muhtacım.

 Çocuk olsam yeniden, diyene kadar yanınızdayım çocuklar!

Bu hafta sizi çocuklarınızla birlikte bir sergiye davet ediyorum:  The Great Masters Sergisi-Tophane-i Amire

İyi seyirler…

 

 
Toplam blog
: 17
: 272
Kayıt tarihi
: 04.07.12
 
 

İstanbul Kız Lisesi - İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi - Edim Dershanesi Kurucu ..