Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '15

 
Kategori
Yoga / Meditasyon
 

Çok geç olmadan...

Çok geç olmadan...
 

Çoğu zaman hayatımızdakilerin değerini bilmeyiz. Hayatımızdaki şeyler hep bizimle olacak zannederiz. Hepimiz bu yanılgıya düşeriz. Hayatımızdakilerin değerini ve önemini ancak onları kaybettiğimizde fark ederiz. En basit şeyden en değerli şeye kadar…

Bir buçuk aydır özel öğrencim tatildeydi. Onunla derslerimizin benim için ne kadar değerli olduğunu ancak öğrencim tatile gittiğinde fark ettim. Karşılıklı alışverişti bizimkisi… Kimi zaman ben öğretmen oluyordum, kimi zaman ise öğrenci… Roller devamlı değişiyordu. Haftanın iki günü ders yapıyorduk. Çok önemli bir işimiz çıkmadıkça dersleri iptal etmiyorduk. Yoga derslerimizi bir düzene oturtmuştuk. Hayatımızın ve günlük yaşamımızın bir parçası olmuştu yoga dersleri… Hem öğrenci için hem benim için… Etkileşim de cabasıydı. Özel öğrencim bana ilham veriyordu. Çoğu zaman bir davranışı ya da bir sözü yazılarımın da konusunu oluşturuyordu. Yani yokluğu sırasında onun hayatımdaki değerini ve önemini daha iyi kavradım.

Uzun tatilden sonra ilk dersimiz için buluştuğumuzda kaldığımız yerden devam edemedik. Aslında amacım her zamanki gibi bir zirve duruşuna odaklanmak ve ona uygun bir akış yapmaktı. Ancak bir buçuk ay içinde öğrencinin bedeninin ne kadar gerildiğini ve katılaştığını fark ettim. Öncelikle onun bedenini esnetmek ve zihni hazırlamak gerekiyordu. Ondan sonra zirve duruşlu akış derslerine başlayabilirdik. Her ne kadar yaz tatili de olsa, her ne kadar deniz-kum-güneş üçlemesiyle beden gevşese de, yoganın beden-zihin-ruh üzerinde yarattığı aynı ettiği yakalayamıyorduk. Nefeslerle birlikte gözleri kapatarak ve hissederek asanalar arasında aktığımızda geliyordu bedensel, zihinsel ve ruhsal rahatlama…

O yüzden tatil sonrasındaki ilk dersimizi bedeni esnetmeye ayırdık. Başın tepesinden ayak parmak uçlarına kadar tüm bedeni esnetmeye… “Utthita balasana” (uzanmış çocuk) ile omurgayı esnetip uzatarak derse başladık. Her nefes alışta kollardan bedenin öne doğru iyice uzadığını her nefes verişte de kalçanın topuklara biraz daha yaklaştığını hissetmeye çalıştık. Omurganın uzamasına ve esnemesine izin verirken kalçaların ve kasıkların da rahatlamasını istiyorduk. Bu asanada nefesi ve zihni de sakinleştirdikten sonra dört ayak üzerine geldik. Sağ kolu öne doğru uzatırken sol bacağı geriye doğru açıp bedeni iki taraflı esnetmeye başlamıştık. Daha sonra sol ayağı yanlamasına yere koyup sağ kolu tavana doğru kaldırıp bedenin yanını esnettik. Nefes alırken elleri yerden ayırıp sol dizin üzerinde yükselip nefes verirken sol kolla sağa doğru esnedik. Aynı seriyi öbür tarafta tamamladıktan sonra omurgayı “marjaryasana-bitilasana” (kedi-inek esnetmesi) ile hareketlendirdik. Omurgayı “uttana shishosana” (uzanmış köpek yavrusu) ile geriye eğdikten sonra masada burgu yaparak omurgayı rahatlattık. “Adho mukha svanasana” (aşağı bakan köpek) ile ayağa kalkıp bir “vinyasa” sonrasında “tadasana”da (dağ duruşu) dinlendik.

“Tadasana”da omurgayı sağa ve sola esnettikten sonra “surya namaskara” (güneşe selam) serileri ile bedeni ısıttık. Artık ayaktaki asanalar ile bacakların önündeki, arkasındaki, içindeki ve dışındaki kasları esnetecektik. “Ashwa sanchalanasana” (yüksek hamle), “anjaneyasana” (alçak hamle), “prasarita padottanasana” (bacaklar ayrık öne eğilme), “uttanasana” (ayakta öne eğilme), “padangusthasana” (el parmaklarıyla ayak başparmağını tuttuğumuz öne eğilme), “pada hastasana” (elleri ayakların altına yerleştirdiğimiz öne eğilme) ve “parsvottanasana” (bacaklar ayrı baş dize duruşu) ile tüm bacak kaslarını esnettik. “Prasarita padottonasana”da sağ dizi büküp sol bacak içini esnettikten sonra sol dizi büküp sağ bacak içini de rahatlattık.

“Malasana” (dua tespihi/çelenk duruşu) ile bacak içlerini biraz daha esnettikten sonra yere oturduk. “Dandasana” (asa duruşu) ile omurgayı dik tuttuktan sonra “janu sirsasana” (baş dize duruşu) ile bacak arkasındaki kasları rahatlattık. “Janu sirsasana”da uzun olan bacağı biraz yana açarak bacakların arasına eğilerek iç bacak ve kasık kaslarını esnettik. Yine aynı duruşta uzun olan bacağın içine aynı tarafın kolunu yerleştirip diğer kolu yukarı doğru açarak bedeni burguya soktuk (parivrrtta janu sirsasana). Aynı seriyi öteki tarafta da yaptıktan sonra “paschimottanasana” (yerde öne eğilme) ile bacak arkasındaki hamstring kaslarını biraz daha esnettik. Kalçanın dışındaki kasları esnetmek için sağ bacağı matın kısa tarafına paralel hale getirdikten sonra sol bacağı dizden büküp geriye doğru “kurbağa” bacağı gibi açtık. Nefes verirken öndeki bacağa doğru bedeni eğdik ve kalçanın dışındaki kasları esnettik. Beş nefes bekledikten sonra nefes alırken omurgayı yukarı doğru uzatıp nefes verirken arkadaki bacağa doğru dönüp omurgayı tekrar burguya soktuk. Aynı seriyi sol tarafta da yaptıktan sonra sırt üstü yatıp göğüs kafesini “setu bandhasana” (yarım köprü) ile esnettik. Dizleri göğse çekip rahatlattıktan sonra (apanasana), kolları omuz hizasında yanlara açıp bacakları önce sağa sonra sola düşürdük. Her bir taraftaki burguda on nefes bekledik. Gözler kapalı… Nefes sakin ve huzurlu… Bedeni ve zihni derin gevşeme ve dinlenmeye hazırlayarak…

Uzun bir “savaşana”dan (derin gevşeme ve dinlenme pozisyonu) sonrasında dersin sonu da gelmişti. O gün neler hissetmiştik? Öğrencinin o gün yaşadığı neydi? “Bedenim ne kadar katı. Ne kadar da gerginleşmiş. Bir buçuk ay kadar kısa bir süre içinde tamamen esnekliğimi kaybetmişim. Bu kadar basit mi yani? Bu kadar ay yoga yap, bedenini esnet… Bir ay yapma ve bedenin katılaşsın… Meğer yoga hayatımda ne kadar çok yer tutuyormuş. Meğer yoga hayatımda çok önemli bir yere sahipmiş. Hayatımda yoga olmazsa neler olabileceğini gördüm şu bir buçuk ayda… İyi ki yoga hayatımın bir parçası…” Peki ben ne hissetmiştim? “Hayatımızdaki şeylerin önemini ve değerini ancak onlar hayatımızdan çıktığında ya da onları tamamen kaybettiğimizde hissederiz. Belki de çok basit bir olay bu ama yoganın hayatınızdan bir aylık bir süreliğine çıkması, yoganın sizin için ne kadar değerli ve önemli olduğunu size hissettirdi. İnsanoğlu böyle değil mi? Hayatındayken hiçbir şeyin kıymetini ve önemini bilmiyor. Gerekli değeri vermiyor. Ancak kaybettiğimizde anlıyoruz hayatımızdakilerin değerini ve önemini… O halde bundan sonra biraz daha farkında olalım hayatımızdaki şeylerin… Önemini fark edelim ve o şeylerin kıymetini bilelim… Kaybetmeden ve çok geç olmadan…

 
Toplam blog
: 201
: 432
Kayıt tarihi
: 08.05.13
 
 

Uluslararası Yoga Alliance onaylı hatha, vinyasa, yin ve prenatal yoga eğitmeni... Hayata bambaşk..