Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mayıs '13

 
Kategori
Öykü
 

Çöküş... Bölüm 1

Çöküş... Bölüm 1
 

Hayatta hala aşamadığınız yollar varsa, aslında şimdiye kadar yeterince yürüyememişsiniz demektir... E.T.


John -Neyin var Brian? diye söze girdi.
Brian ise- Bilmiyorum, ama hiç iyi bir şey olmadığı kesin!
Brian o sabaha gözlerini açtığında büyük bir hiçlik içerisinde buldu kendini. Sanki aldığı nefes bile gerçek olmaktan çıkmış başka  bir boyuta ulaşmıştı. Brian çok iyi bir yazar olmuştu artık,etrafında görmüş olduğu tüm o sahte suratlardan kaçmak için ise uzun zamandır arayıp sormadığı arkadaşının bu terkedilmiş sahil kasabasındaki küçük şirin evine sığınmıştı...

1 gün önce...

Elim ayağım durmadan titriyor ve ben kafamı hiç bir şekilde toparlayamıyordum. Yazdığım son kitabımın çok satanlar listesinde dünyada beşinci sırada yer almış olması beni ben olmaktan çıkartıyordu adeta. Telefonuma ve maillerime baktığımda hiç alakam olmayan bir takım çıkarcı zengin sınıfı insanların adeta kuşatması altında hissediyordum ruhumu. Bilmediğim tanımadığım insanların kutlamalarında partilerinde gözde çağırılan yazar olmak sıfatı gururumu kanatıyordu adeta. Oysaki ben o kitabı koca bir yalnızlığımda yazmıştım,koca bir hiçliğimde, üstelik o zamanlar tek bir kimse bile yoktu hayatımda, tek bir kimse bile inanmamıştı bana. Çoğu entellektüel geçinen zavallı dostlarımın o günlerde çocukca alaylarına da maruz kalmışlığım sıkça olmuştu. Ruhumu parçalayabilecek her türlü darbeden ise nasibimi almıştım. Şimdi onlar beni kuşatmadan ben onlardan gitmeliydim,kısaca kaçmalıydım buralardan. Bir sabah uyandığımda hizmetkarımın bir kutu dolusu sayısız davet ve tanıtım gecelerinden teklif zarfları getirdiğini gördüm, yüzüme öyle bir  bakışı vardıki kadının, sanki bir elimin yağda bir elimin balda olmasından büyük rahatsızlık duyuyor gibiydi.Haklıydı da ben çalışan değil çalıştırandım. Ama onu elbetteki bu durumdan kurtabilirdim mesela şimdi ailesinin yanında olabilirdi her ay düzenli maaşı benim tarafımdan çıkarım olmaksızın yatırılabilirdi. Bir anda bayan Matilda dedim' ve o herzaman ki sakin haliyle karşımda öylece dikiliverdi! Henüz yatağımdan bile kalkmamıştım, arkamda belirdiğini biliyordum, yüzümü ona dönmedim ve ona bir teklifim olduğunu söyledim. Buyrun bay Brian dedi. Evinize gidin dedim, anlamadım dedi, evinize gidin, yuvanıza, size ait olan dünyaya,kısaca özgür yaşamınıza! Yüzünü görmüyordum ama az çok surat ifadesini tahmin edebiliyordum. Eminim şaşkındı, söylediklerim ona aptalca gelmiştir belkide çünkü ben bu denli muhatap bile olmamıştım bunca zaman benim sadık olmasına rağmen hizmetkarımla. Ama bay brian diye söze girdi ses telleri titremişti adeta! Ama bay Brian bir yanlışımı görmüş olmalısınız dedi, beni kovmak isteme sebebiniz nedir dedi. Yüzümü ona döndüm ve ona seni kovduğumuda nereden çıkarttın dedim. Ama gitmemi istiyorsunuz diye karşılık verdi.Bir anda hırçınlaştığını farkedebiliyordum ses tonundan.Bayan Matilda kırk beş yaşlarında esmer irice bir bayandı,iki oğlu vardı on sene önce bu eve geldiğinde böyle söylemişti. Kocası sakattı, çiftçilik yaparken kollarını iş makinasına kaptırmış o günden beride haliyle çalışamıyormuş. Düşünüyordumda hiç bir zaman fakir hayatı yaşamamıştım,belkide hayatın zorluklarıyla tanışamamıştım ama onun acısını ruhumda bu denli yaşayarak ve kendimi adeta yıpratarakta yaşamam bu yüzdendir belkide kimbilir. Ailem ben yirmi yaşlarındayken yanan evimizde can vermişlerdi, bu hafızamdan hala silemediğim bir olaydır. Daha sonra bu eve halamdan kalan bu koca eve taşınmıştım. Onunla ise sadece bir sene yaşayabilmiştim! Nitekim oda beni terketmeye çoktan meyilliydi, kanserdi ve kısa sürede gözlerimin içine baka baka can verdi. Hiç kimsesi olmadığı için bu koca evde bir takım serveti de bana kalmıştı, üniversite hayatım çalkantılıydı. Birlikte olmaktan keyif aldığım kızlar yüzünden geleceğe dair umutsuz vede plansız yaşıyordum. Bu yüzdendir ki eğitimimi istediğim seviyede tamamlayamamıştım. Bir süre kadar nasıl olduysa içsel bir sıkıntı dönemine girdim izlediğim o en derin filmler beni adeta hayal dünyamın içine sürüklüyordu, okuduğum her kitap bana başka başka dünyalar sunuyordu .Bir süre kadar sessiz ve sakin yaşadım, hayatımda renge yer yoktu adeta, artık tamamiyle siyah beyazdı yaşamım, ama bilemezdim o siyah beyaz hayatın bana ödeteceği bedeli...

Hayatta hala aşamadığınız yollar varsa, aslında şimdiye kadar yeterince yürüyememişsiniz demektir...
                   E.T.

Bu yeni öyküme henüz başladım. Ve beğeninize sunmaktayım...

DEVAM EDECEK....


Yazan-Edibe Toğaç...

Bir bilseniz ah ne çok yoruluyor ruhum
Aynı kasvetli yolları arşınlamaktan
Dünyamda beni anlamayanlar üstelik bir o kadarda fazlalar
Bir bilseniz dostlar ne çok yoruluyor ruhum şimdi
Sığındımız limanlar bir bir kayboluyor sanki
Tututunduğumz dallar bile çürümüş kendiliğinden kopuyorlar gibi
Nefes almak yoruyor düşüncelerde kayboluyorum şimdi
Bir bilseniz dostlar ahh ne çok yorgunum şimdi
Sevmeye cesaret edemezken böylesine
Ne demeliyim aşkı tehlike olarak gören kalbime
Mutluluğu ya bulamazsam diye kaldığım tereddüdlerle
Bir bilseniz dostlar ne çok yoruluyorum şimdi

Şiir-Edibe Toğaç...

 

 
Toplam blog
: 153
: 534
Kayıt tarihi
: 14.02.12
 
 

28.05.1988 Adana doğumluyum ve Adana'da yaşamaktayım! Yazar&Şair '' Başka türlü seviyorum ben seni'..