Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '08

 
Kategori
Futbol
 

Cumadan cumartesine yol gider

Cumadan cumartesine yol gider
 

Cuma günlerini sevmişimdir oldum olası. Yoğun geçen bir haftanın finalini, tatili müjdeler. Bir mahkûmun beklentileri filizleniverir büyük bir sabırla. Yürek avuç içinde, gözler yolda, kulaklar gardiyanların iki dudak arasında çırpınan kelimelerinde olur.

Liglerin de perdeleri açılır peşi sıra. Bunlar bir solukta sayabildiğim işlevleridir Cuma’ların. Konuyu bir kaç adım gerimizde bıraktığımız Cuma’ya bir getirebilsem; okuyucudan bir “Aferin” alabilir miyim dersin, bana yeniden yazı yazdıran kanaryam.

Amaç; tabi ki seni yazmak yine. Tarihi galibiyetini anlatmak dilim döndüğünce. Ama bir solukluk izin ver, arifende ki Cuma’ya dem vurayım.

Bir futbol sever olarak, geçtiğimiz Cuma vizyondaki maçları serpiştirdim gözlerime. İçine bir devrelik Ankaragücü-Trabzon, bir avuç Zenit-Manchester United süper kupa finali, ve iki “K” dolusu Karlsruhe-Köln kattım. “Yeme de yanında yat” diyebileceğim futbol ziyafetim oldu bir anda.

Ziyafeti oluşturan bazı lokmaların boğaza kaçtığı söylenirdi de inanmazdım. Karlsruhe-Köln maçının dakikası 25 iken bir lokmam kaçıyor boğazıma. Sırtıma vurmalar nafile. Yaşlar süzülüyor yanaklardan aşağı. Büyük kaptan yere yığılır, dili boğazına gizlenir de, benim göz yaşlar rahat durur mu? Mondragon ve Daum’unkiler ile randevulaşmışlar kaptan için akmaya.

Bir el açar kaptanın hayat penceresini. Tutuklanır o el tarafından boğazı baştan çıkaran dil. Zamanında ve profesyonelce yapılan bu müdahale, kaptanı biz sevenlerine bağışlamıştır. Köln’lü oyuncular kazandıkları 2-0’lık maçı, ambalajlayıp götürürler hastane odasına.

Büyük kaptana tekrar geçmiş olsun deyip, geçelim kanaryamın tarihi zaferine. Rakip İstanbul Büyükşehir Belediyespor olunca, “Tarihi galibiyet” tanımım gocundurmasın kimseyi. 51’nci yaşına yeni basmış, saçları kırçıllı ligimizde ki ilk galibiyetimizi aldık Cuma’nın ertesi, Cumartesi gecesi.

Maç öncesi, gelenekselleştirdiğimiz Antu&Fenerlist taraftar ödülleri sahiplerini bulurda, çınlatılmaz mı kral Arthur’un yüreği? “I love you Zico” sesleriyle taranır mabedin saçları. O lacivert saçları Mihriban’ın sarı saçlarına bağlamakta bizim özelliğimiz olsun.

İki kırmızı karttan sonra atılan goller gıcık yapmasın boğazlarınıza. Son derece yerli yerinde kartlardı. Üstelik kartlar öncesi kısır futbolda sergilediğimiz söylenemez. Son vuruşlarda masumane bir telaş, sabırsızlık vardı. Tıpkı Partizan maçındaki gibi.

Ümit Özat kokulu pankartlar, Semih’in attığı ikinci golden sonra, asist sahibi Güiza’yı tribünlere takdim ederek; “Gol onun, onu alkışlayın” tarzındaki el, kol hareketleri gerçekten taktire şayan. Koynunda Şili güneşini saklayan Maldonado’ya da bir alkış attığı milimetrik paslarından dolayı. Geçen sene Robin Hood’luğun alası yapılmıştı bu rakibe tam 5 puan hibe edilerek. Alınan bu 3 puan küçümsenmesin.

Hafta arası kutsal Saracoğlu’nu ziyaret edenlere nacizane önerimizdir; Lütfen çimlere daha bir pür dikkatle bakın. Monte Carlo’ya Roberto tarafından bırakılan “Altın ayak” izlerinden binlercesi yatmakta bu kutsal çimlerde.

 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..