Cumhurbaşkanlığı seçiminde kimler istifa edecek? Başbakan veya bakanlar da istifa edecek mi?

Cumhurbaşkanlığı seçimi için Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı bu karar, birilerinin önünü açacağa benziyor.

Öyle ya, seçime katılan düzenleyeceği mitingler için alınabilecek en fazla bağış 9 bin lira. Bin iş adamından 9 ar bin lira alsanız 9 milyon yapar. Bu para ile kaç miting düzenleyip, kaç afiş bastırarak, reklam panolarında boy göstereceksiniz!..

Böyle bir girişi niçin yaptığımıza gelince:

Yüksek Seçim Kurulu cumhurbaşkanlığı seçimi için kriterleri açıkladı.

Bu kriterlere uyanların cumhurbaşkanı olması biraz zor görünüyor. Özellikle istifa konusu, işin tuzu biberi…

Yüksek Seçim Kurulu aday olması durumunda istifa etmesi gerekenleri tek tek sıraladı…

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bunlar arasında milletvekili, bakan ve başbakana yer vermedi…

Tarafsız olması gereken cumhurbaşkanının her hangi bir partiden olması önemli değil!

Partili Belediye Başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri istifa ederken, milletvekili, bakan ve başbakanın istifasına gerek duyulmaması ne kadar adil?

YSK'ya göre cumhurbaşkanlığı için istifa etmesi gerekenler şöyle;

-Hâkimler ve savcılar,
-Yüksek yargı organları mensupları,
-Yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları,
-Yükseköğretim Kurulu üyeleri,
-Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeleri,
-Memur statüsündeki görevliler ile "işçi" niteliği taşımayan kamu görevlileri,
-Belediye başkanları,
-Subaylar ile astsubaylar,
-Siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri!
-Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar.

Bu kişiler aday listesinin kesinleştiği 11 Temmuz 2014 Cuma günü itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılacak.

Adaylık için istifa edenler seçilememeleri halinde tekrar eski görevlerine dönebilecek.

Gördüğünüz gibi yüksek mahkemenin aldığı karar, hiç de adil değil. Özellikle siyasi parti genel başkanları aday olup, aynı zamanda parti başkanı olursa, partinin imkânlarını kendi çıkarı için kullanıp, yapılacak her türlü propaganda için partiyi kullanır. Düzenlenecek mitinglerde siyasi partinin il ve ilçe teşkilatlarını bola döke kullanıp, karşısındaki partisiz adaya karşı bir üstünlük sağlar.

Böylesi adaletsiz bir uygulamayı hayata geçiren bir kurumun güvenilirliğini tartışırken, uygulamanın “İleri demokrasi” olduğunu söylemek mümkün mü?