Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '17

 
Kategori
Siyaset
 

Cumhuriyet, nereden nereye...

GAZİ MUSTAFA KEMAL, Cumhuriyetin ilk yıllarında devralınan perişan hâldeki ülkenin ilk başbakanlığına İSMET İNÖNÜ’YÜ düşünürken, düşünce arka planında yatanları kendine tevdi edilen raporlardan ediniyordu...

“ //. . . Bize yazık ki geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz.

Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az. Kışın batağa döndüğü için geçilmesi çok zor. 4.000 km. kadar demiryolu var Anadolu’da. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz bir demiryolu ağı. Ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart.

Denizciliğimiz acınacak durumda.

Köylümüzü her halde topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız. Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyetle de insanlıkla da bağdaşmaz. Sen de ben de o cephede çalıştık. Durumu yakından gördük. Bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız.

Her yerde tefeciler halkı eziyor.

Çok az tarım mühendisimiz var. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışardan getirtiyoruz. Sığır vebası havyacılığımızı öldürüyor.

Şu andaki doktor sayımız 337, sağlık memuru sayısı 434. 150 kadar ilçede doktor yok. Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. Ebe sayısı çok az. Kırk küsur bin köye karşılık diplomalı ebe sayımız 136. Üç milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. Bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta denebilir. Bebek ölüm oranı %60’ı geçiyormuş.

Nüfusun %80’ı kırsal bölgede yaşıyor. Bunun oldukça önemlice bir bölümü yerleşik değil, göçebe.

Telefon, motor, makine yok denecek düzeyde. Teknolojiden yoksun bir ülkeyiz. Bütün sanayi ürünlerini dışardan alıyoruz. Kiremiti bile ithal etmekteyiz. Avrupa’nın her çeşit malı için açık Pazar halindeyiz. Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir’in bazı semtlerinde var.

Düşmanların tümüyle yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor. Yunanistan’dan gelen göçmen sayısı da 400.000’i geçecek. Göçmenlere ordunun yiyecek stoklarından yardım ediyoruz.

İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı bir halde. İktisatçımız da çok az. Çoğu bilip okuduğu kuramların dışına çıkamıyor. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. Halkın eğitimi ise hiç çözülmemiş bir sorun olarak duruyor. Oysa Cumhuriyeti yaşatmak için onun insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz. İki yıl önce Milli Eğitim Bakanlığında bir hars(kültür) şubesi kurmuştuk. Bu şube Anadolu kültürü ile ilgili eşyaları, belgeleri topluyordu. Ödeneği yükseltilemediği için bu hizmet gelişmedi. Birçok kültür eseri dışarı kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor.//. . .” 1

Nereden nereye...

Gerçekten de GAZİ Mustafa Kemal ATATÜRK’E çok şeyler borçluyuz. Bugün bizler, Cumhuriyetin kuruluş sürecine nazaran daha konforlu bir hayat tarzında yaşamımızı idame ettiriyorsak, hepsi de ülkenin vatanperverlerinin çektikleri çiledendir...

Bugün doktorlarımız da ebelerimiz de hemşirelerimiz de mühendisimiz de mimarımız da Cumhuriyet genç dönemine göre haydi haydi fazladır.

Otoyollarımızdan tutun da otobanlarımıza kadar medeni bir ülke olmanın altyapı yatırımlarına ve hizmetlerine de genç döneme göre daha fazla sahibiz.

Nitelik ve nicelik olarak, bugün ülkemiz, gerçekten de genç döneme göre çok büyük mesafe kaydetmiştir. Bölgemizdeki çoğu ülkelere göre daha fazla uygar dünyaya bağlıyız.

Bugün hayatımızda hissettiğimiz, sahip olduğumuz özel ve kamu zenginliklerimizin gerçekten de değerini çok iyi bilmeliyiz. Geçmişimizle hesaplaşmaktan vazgeçmeliyiz.

* * *

ATATÜRK’Ü hiç hakkımız olmayan bir biçimde ve üslûpla siyasi polemiklerin, kavgaların, ikbal hırslarının içine çekmemeliyiz. Atatürk’ü gereksiz yere, politik polemiklere malzeme yaparak, bizatihi biz kendimiz, manevi şahsiyetine saygısızlık etmekteyiz.

İçinde bulunduğumuz güzel ülkenin bizlere sunduğu olanaklara, fırsatlara, şanslara, zenginliklere şükrederek, tarihi mazimizi ve tarihi mazimizden hiçbir şekilde silinemeyecek eşsiz büyüklerimizi vakûr içinde; ama kibirlenmeden yâd etmeliyiz.

Yukarıda alıntıladığım paragraf, Sayın TURGUT ÖZAKMAN’IN CUMHURİYET kitabından...

Sayın Özakman, gençler için, tarihini, geçmişini tekrar sindirerek öğrenme, içselleştirme niyetindeki kişiler için, mükemmel diyebileceğim bir eser kaleme almış.

İsterim ki, vakti olabilecek herkesin bu kitabı, CUMHURİYET-TÜRK MUCİZESİ-İKİNCİ KİTAP’I okumasını...

* * *

Cumhuriyet Türkiyesi’nde yaşıyorsak, geçmişte çekilen sıkıntılara, güçlüklere, zulümlere dayanacak bir ecdada sahip olduğumuzdandır.

Ülkemizin değerini, etrafımızdaki Kurtlarla dans eden ülkelere baktığımızda daha iyi anlayabiliyoruz.

İçinde bulunduğumuz ORTADOĞU coğrafyası, aç Kurtlarla sarılı durumda... Ve, hiç doymaksızın beslenmek istiyorlar...

Saygılarımla,

----------------

(1), Turgut Özakman, Cumhuriyet(İkinci kitap), sf-12/13, Ekim 2010 

 
Toplam blog
: 706
: 83
Kayıt tarihi
: 18.05.16
 
 

Ben, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunuyum. Şuan için öze..