Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '08

 
Kategori
Felsefe
 

Cumhuriyet ve demokrasi - 8. Bölüm

Cumhuriyet ve demokrasi - 8. Bölüm
 

Benim cumhuriyet ve demokrasi anlayışım içerisinde böyle bir sistem yok. Böyle bir sistem ancak ben yaptım oldu. Mantığıyla hareket edip oluşturulan sistemlerde olur. Demokrasiyle yönetilen ve demokrat insanların çok olduğu ülkelerde böyle şeyler olmaz. Olmamalı da.

Çünkü gerçek demokrasinin uygulandığı demokratik ülkelerde seçilen yöneticiler kendilerini seçen vatandaşlarına karşı son derece saygılıdırlar. Sistem içinde oluşan saygınlık saygıyı, saygı da sevgiyi oluşturur. Toplumda oluşan saygı ve sevgi sistemin temelde güvenini oluşturur. Oluşan güven duygusu vatandaşın şevkini artırır. Bu şevk ve düzen içinde vatandaş daha çok çalışıp kazanmaya başlar. Vatandaşın çalışıp kalkınması her geçen gün devletin güçlenmesini sağlar. Güçlenen devlet sürekli halkına yönelik işler yapar. Halkın kalkınıp zenginleşmesini sağlar.

Bizdeki sistemde de bunun tam tersi bir uygulama var. Onun için bizim kurumlar arasında onlardaki gibi bir iletişim yok. Uzlaşı yok. İstişare yok. Birlik, beraberlik yok. Güç birliği yok. Ahenk yok. Uyum yok. Düzen yok. Zenginlik yok. Refah yok.

Ama her şeyin mazeretine gelince siyasetçilerimizde laf çok. Çünkü kendi ailesini yönetip üç kuruşuna yön veremeyen herkes devlet yönetimine talip oluyor. Onun içinde onlar konuştukça her geçen gün sorunlarımız kat be kat artıp çoğalıyor. Bu bağlamda işi bilen de bilmeyende her şeyde olduğu gibi öne atılıp ülke yönetimine talip oluyor.

Nasıl olsa halk cahil. Kandırılacak çok insan var. Ben de bu işi yaparım diyen her cahil cesur insan seçim zamanı hak ortada. Şayet kazanırsan o zamanda anlayıp kavramadığın sorunlara çözüm arar gibi yap. Laf ebeliğiyle halkın arasında geçin gitsin. Bu şekilde kendin yaşa, başkalarına hayatı zehir et. Sonra da kendi kendine şikayet et. Yapamadıklarınla öğün. Göreve bir daha talip ol. Gel git zaman kaybet. Ülke kötü. Vatandaş kötü. Bir tek sen iyisin. Senden iyisi yok.

Demokrasi budur diye, gelip gelip gidenler, bu güne kadar bir oy uğruna ülkenin her şeyini satıp savıp israf edip bitirdiler. Sonra da içini boşalttıkları rejimin adına demokrasi dediler. Her seferinde kesintiye uğrattılar. Halbuki, ben bu işi beceremedim. Demokrasi denilen demokratik sistemi anlamadım. Onun içinde ben bu işi yapamadım. Hakkınızı helal edin. Deyip şimdiye kadar ölmeden gidenini de hiç görmedik. Bu gidişle de biz kendimizden ve çocuklarımızdan vazgeçtik. Korkumuz ve telaşımız, özlem duyduğumuz demokrasiyi torunlarımızın bile görüp yaşamayacak olmalarıdır.

Onun için bu kısır çekişme içindeki döngüyle sorunlara yeterli çözümü bulamayan siyasetçiler de sürekli sıkışan düdüklü tencerenin havasının alınması misali. Sık sık ülkedeki çözümsüzlükten dolayı oluşan sıkıntıyı ve baskıyı gidermek için her dört – beş yılda bir sorunlardan bunalan halkın gazının alınıp, sorunlarının umutla biraz daha ötelenip ertelenmesini sağlayan. Bunu sağlarken bile ertelenen sorunların çokluğuna aldırış etmeyip her seferinde katlanıp çoğalmasına göz yuman. Tüm bunları yok sayıp göz ardı ederek hatta sorunların üstesinden gelemeyeceğini bilerek birazda ben nemalanım.

Bu saltanatı sürdürüp birazda ben hava atıp sefa süreyim düşüncesiyle seçime katılanların demokrasi dışı oluşturdukları bu yanlış yapılanmaya, bu yanlış yapılanmanın her türlü menfaate yönelik oluşturduğu uygulamaya gerçek anlamda demokratik olarak oluşturulmuş ideal bir demokrasi şekli denilebilir mi?

Ben kendi açımdan diyemem. Çünkü yukarda yaptığım açıklamaların hiç birisine uymaz.

Sevgi ve saygılarımla. ./...

Cahit KARAÇ

 
Toplam blog
: 322
: 1004
Kayıt tarihi
: 08.03.08
 
 

1953 Elbistan doğumluyum. Lise mezunuyum. Kamuda çalışıyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Ken..