Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

18 Ekim '08

 
Kategori
Güncel
 

Cumhuriyete giden yol

Cumhuriyete giden yol
 

CUMHURİYETEGİDEN YOL

Mustafa Kemal'in gençlik yılları. Fransız devrimi sonrası oluşan özgürlük ve demokrasimücadelesinin temelini halkın inanmışlığı ve halkın gücü ortaya koymaktadır.

Mustafa Kemal’de o yıllarda halkın, yani milletin egemenliğine inanmış, halka rağmenyapılacak her türlü mücadelenin başarılı olamayacağını görerek çalışmalarını bualanda yoğunlaştırmıştır.

Cumhuriyet Arapçada “cumhur” kelimesinden gelen halk, ahali anlamına gelmektedir. Cumhuriyet milletin egemenliğini kendi elinde tutması ve yönetmesi demektir.

Mustafa Kemal cumhuriyet düşüncesine her zaman ilgi ve yakınlık duymuş, özellikle de Fransız ihtilal ile ilgili bilgi ve eserler O’nu derinden etkilemiştir.

Mustafa Kemal kurtuluş mücadelesini başlatmak için Samsun’a ayak bastığı daha o ilk günlerde Türk milletine olan o güvenini “Millet tek vücut olup egemenlik esasını ve Türklük duygusunu hedef tutmuştur” diyerek açıkça ortaya koymuştur.

Amasya Genelgesinde “Milleti yine milletin azim ve kararı kurtaracak” ifadeleriyle kurtuluş mücadelesinin başladığı daha o ilk yıllarda cumhura ve cumhuriyete olan bütün inancını ortaya koymaya başlamıştır.

Yine Erzurum Kongresi ile ilgili hazırlık çalışmalarının yapıldığı günlerde Mutafa Kemal’in yaveri Mazhar Müfit Kansu Atatürk’e “Kurtuluş mücadelesi sonrası başarı sağlandığında hükümet şekli ne olacak”? diye sorar.

Bu soruya ise Mustafa Kemal’in cevabı gayet açık ve nettir:

“Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacaktır” diyerek kurtuluş mücadelesi ile birlikte kurulacak devletin yönetim biçiminin cumhuriyet olacağı düşüncesinin kafasında yer aldığı görülmektedir.

Mustafa Kemal Ankara’ya geldikten sonra 23. Nisan 1920. de Büyük Millet Meclisini toplayarak Cumhuriyete giden yoldaki ilk adımı atmış oldu.

20.Ocak. 1921. de Teşkilat-ı Esasiye (İlk Anayasa) kanunu mecliste kabul edilir.

Meclisimiz tarafından kabul edilen bu ilk anayasada “Egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğu”, bu egemenliğinde kullanma ve yürütme yetkisinin mecliste olduğukabul edilerek yine cumhuriyete giden yolda ikinci adımda atılır.

20.Ocak.1921.de kabul edilen ve ilk anayasa olma özelliğini taşıyan Teşkilat-ı Esasiye kanunun:

1.Maddesi; Hâkimiyet milletindir.

2.Maddesi; İcra kudreti ve sevki milletin yegâne hakiki mümessili olan TBMM’ dır.

3.Maddesi; Türkiye TBMM: tarafından idare olunur, hükümeti de “TBMM: Hükümeti” unvanınıtaşır.

Cumhuriyete giden yolda öncelikle 23. Nisan 1920.de meclis açılır, 20. Ocak.1921. de iseTeşkilat-ı Esasiye Kanunu çıkarılarak devletin yasama ve yürütme ile ilgili tümyetkileri TBMM tarafından yürütülür.

Bu tarihten, cumhuriyetin ilanı olan 29. Ekim. 1923 tarihine kadar geçen sürede TBMM ve bu meçlisin başkanı (Mustafa Kemal) bir taraftan Mısak-ı Milli sınırlarının oluşması için işgal güçleriyle mücadeleye girer; diğer yandan da cumhuriyetin önündeki engelleri kaldırarak ve cumhuriyete giden yoldaki “ayrık otlarını” temizlemekle uğraşır.

TBMM öncelikle hilafeti ve saltanatı çıkarılan yasalarla ortadan kaldırır.

Artık cumhuriyet yolunun üzerindeki en önemli ayrık otları temizlenmiş, bu yol aydınlığa ve cumhuriyete ulaşacak hale getirilmiştir.

Atatürk artık sıranın “Cumhuriyetin ilanına” geldiğine karar verir ve bu kararını da28. Ekim 1923 akşamı düzenlenen yemekte:

-“Yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz”, diyerek bu tarihi kararını açıklar.

Cumhuriyetin ilanının kabul edilmesi içn ilk anayasamız olan Teşkilat-ı Esasiye kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapılması gerekmektedir.

O gece hemen bir kanun tasarısı hazırlanır. Yasada yapılacak değişiklikler ortaya konur.

Anayasa’nın 1. Maddesine: “Türkiye devletinin şekl-i hükümeti cumhuriyettir” cümlesi eklenir.

Anayasanın yine bazı maddeleri değiştirilerek “Cumhurbaşkanını meçlisin seçeceği, başbakanı ise cumhurbaşkanının atayacağı” hükmü konulur.

Ertesi gün toplanan TBMM büyük bir coşkuyla 29. Ekim 1923.de cumhuriyeti kabul eder ve tüm dünyaya ilan eder.

Böylece cumhuriyete giden yolda “son kutlu adımda” atılmış olur.

Artık Osmanlının küllerinden yeniden bağımsız bir devlet doğmasına neden olan ve daha o ilk mücadele yıllarında Ulu Önder Mustafa Kemal’in düşüncelerinde yer alan Cumhuriyet ilan edilerek belirlenen hedeflere ulaşılmıştır.

Kurtuluş mücadelesinin kahramanı, modern Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü cumhuriyete yönelten sebepler nelerdi.

Konuya birde bu çerçeveden baktığımız zaman:

*Atatürk gençlik yıllarından itibaren cumhuriyeti benimsemiş, içine sindirmiş, hayatı boyunca hep bu özlemle yaşamıştır.

*Cumhuriyet biçimi Atatürk’e göre “Türk ulusunun tabiat ve adetlerine en uygun idare şeklidir”.

*Atatürk’ün Cumhuriyete uygun düşüncelerinin başında; “Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın bu kıymetli mirasından olan istiklal ile yaratılmış bir insanım” diyerek istiklale olan düşkünlüğünü açıkça dile getirmiştir.

*Atatürk’ün; “Cumhuriyet rejimi demek demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir” sözleri ile de cumhuriyetin en önemli özelliğinin, milletin egemenliğine dayanması ve demokrasiyi savunması olduğunu görerek cumhuriyeti benimsemesine neden olmuştur.

Ulu önder Atatürk yine cumhuriyete olan inancı ve güvenini; “Cumhuriyet milletin yüksek seviyesi ve iktisadi müessesesi olacağını, toplumun insanca yaşaması gerektiğini, insanca yaşama idealinin ise ancak cumhuriyetle olacağı” sözleriyle dile getirmiştir.

Yukarda ifade etmeye çalıştığımız ifadeler, Atatürk’ü cumhuriyete götüren ve cumhuriyet fikrine yönelten sebepler arasında gösterilebilir.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hepimizin bildiğine inandığım Onuncu yıl nutkunda:

“Az zamanda çok büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir” sözleri ile cumhuriyetin fazilet olduğunu, cumhuriyet idaresinin faziletli ve namuslu insanlar yetiştireceğini dile getirmiştir.

Atatürk çok zor şartlar altında, bin bir güçlükle kurulan cumhuriyete sahip çıkılması gerektiğini savunmuş ve her zaman cumhuriyetimizle övünmüştür.

Cumhuriyetin kolay kazanılmadığını ise şu sözleriyle de açıkça ortaya koymuştur:

“Cumhuriyetimiz bedava kazanılmış değildir, bunu elde etmek için çok kan döktük, her tarafa kırmızı kanımızı akıttık”.

Buyıl 85. yılını kutladığımız cumhuriyetimizin öyle çokta kolay kurulmadığı, cumhuriyete giden yolda Mustafa Kemal ve arkadaşlarının akıl almaz mücadeleler vererek bu yoldaki engelleri aşıp kutlu sonuca ulaştığı, bu sonuca ulaşırken de “çok kanlar döküldüğünü, her tarafta kırmızı kanlarımızı akıttığımızı” unutmamamız gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.

Atatürk’ün Türk milletine emanet ettiği cumhuriyeti şartlar ne olursa olsun sonuna kadar koruyup kollamamız dileklerimizle, daha nice 29. Ekimleri görmek ve kutlamak en büyük dileğimiz olsun.

Sonsuzluk Osman Özeker.

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..