Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '10

 
Kategori
Edebiyat
 

Cümleye ruh katan kavram: İrfan

Hayatımızın gidişatının etkiyen bazı olaylar hepimizin olmuştur. Bazen de duyduğunuz ya da okuduğunuz bir cümle zihin dünyanızda büyük değişikliklere yol açabilir. Bu sözlerin anlamları üzerinde düşündüğünüzde o sözlerin öyle bir anda söylenmediğini bir irfan gerektirdiğini anlarsınız. Cemil Meriç kendini tanımanın irfanın ilk merhalesi olduğunu söyler. O zaman söz, ilmi aşan bir sezginin yani irfanın ürünü olur. İrfana sahibi olmak, ruhî kavrayışın üst düzeyde olduğunun ifadesidir.

Ne yazacağımı düşünürken notlarım arasında okuduğum kitaplardan aldığım bazı cümleleri buldum. Onları okurken o cümleleri söyleyebilmek için bilgiyi aşan bir duygu yoğunluğunun olması gerektiğini düşündüm. Hani ressamın meşhur bir hikâyesi vardır ya. Bir adam ressama portresini çizmesini ister. Ressam işini bitirdikten sonra resmi uzatır ve ücretini söyler. Ücreti çok pahalı bulan adam “İki dakikada resim yaptın, benden dünyanın parasını istiyorsun.” deyince ressam : “ Hayır yanılıyorsunuz. Ben o resmi kırk yılda yaptım.” diye karşılık verir. Yılların düşünce birikimi olan bu sözlerden bazıları üzerinde düşünelim.

“Merhametle kurtuluşa eren ruh etrafında kurtaracak başka varlıklar arar.” diyor Nurettin Topçu. Merhamet, kinin baş düşmanı. Sefalet zincirini kırmanın en kuvvetli yolu. Merhametin olmadığı ruh ömrünün sonuna kadar aç gövdesini doyurmaya çalışıyor. O zaman da insanları ezmenin yollarını arıyor. Merhamet edilecek ile edilmeyecek olanın ayırımını yapamıyor. Çünkü merhamet etmek bir mesuliyet yüklenmektir. Karşı tarafın yapacağı davranışlara kefil olmaktır. Bunun için de zordur. İnsanın içine ‘Merhametten maraz doğar.’ duygusu bir yerleşti mi ruh sefaletinin en derin izleri ile örülmeye başlamıştır artık insan kalbi. Necip Fazıl’ın Reis Bey’i, idam ettirdiği mahkumun suçsuz olduğu ortaya çıktığında kendisi yargılanırken hayatı sorgular ve şöyle der: “Merhamet, Âlem bu temel üzerinde.. Eğer toprağa, tohuma hatta kire, lekeye merhamet olmasaydı su olur muydu? Rengi merhamet, sesi merhamet, Ne duruyorsunuz sökun sahte su borularını. Ev ev merhamet şebekesi kurun Tepelerinizdeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin. O zaman gereceksiniz ki, acı su borularından kendi kendine tatlı su akacak ve Başlar üstüne güneşe yol veren kubbeler yükselecek...”

Bir başka irfan dolu söz

“Aşkın sahibi mutlak hayânın da sahibidir.” Aşk, beraberinde iffeti de getirir. Çünkü iffetli olmayan bir aşk ilahi yaradılışa ters düşer. Fuzûli ‘Aşk imiş her ne var âlemde- İlim bir kıyl u kal (dedikodu) imiş ancak’ diyerek kainatın aşk üzere olduğunu söyler. Eskiden medreselerin giriş kısımlarına yazılan “Edep Yâ Hû” sözü öğrencilerin anlamını ilk öğrenmesi gereken sözlerin başında geliyordu. Çünkü aşkın sahibi olmanın yolu edepli olmaktan geçiyordu. Aşk bir zarafet işidir ve aşkın mihenk noktası hayadır. ‘ Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” sözünü söyleyen Allah’ın elçisi en büyük aşkın sahibi olarak vazifesini bu cümleyle özetliyorsa üzerinde çokça düşünmek gerekiyor. Toplumun bozulmasının en önemli sebeplerinden biri de bu duyguları kaybetmemiz değil mi zaten. Ne diyor Yunus Emre: “Ehli diller arasında aradım kıldım talep/ Her hüner makbul imiş illa edep, illa edep”


Nurettin Topçu’nun en çok beğendiğim sözlerinden biri de:

“En ağır başlı varlıklar mezar taşlarıdır.” sözü. İlk insandan bu tarafa ihtiraslarına yenilmiş olan insandan geriye kalan tek şeydir mezar taşları. Ve her birisi bir hikâyenin sahibi. Bu dağların kabul etmediği emaneti yüklenen insanın ağırlığı vardır üzerlerinde. Ama bunu yaşarken anlayamayan insanın başucunda vakur bir şekilde dururlar. Çünkü onun başucuna gittiğinizde nefes alırken, nefesinizin sayısının azaldığını hissedersiniz. Bu durum sizi insanın içinde bulunduğu sefaletten uzaklaştırır ve daha vakur bir hal almanızı sağlar. Çünkü hüküm gereği “ O’ndan geldik, O’na gideceğiz.” Ve mezar taşları belki de insanlığı kurtarmanın bir sembolü olacak.

 
Toplam blog
: 26
: 1002
Kayıt tarihi
: 01.04.10
 
 

Tokat Erbaa doğumluyum. Okumayı seviyorum. Siyaset, tarih ve edebiyat ilgi alanlarım. Hayatı anla..