Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

David Beckham'in yârine benzeyen...

David Beckham'in yârine benzeyen...
 

Daniela Baumann/ http://www.20.min.ch/images/content/...


İsviçreli Daniela: Biraz daha etine dolgun, asimetrik model kısa kesilmiş, iki renk çizgili saçları; donuk hesaplı kitaplı bakışlarıyla meşhur reklâmcı futbolcu Beckhem’in karısı Victoria’yı anımsatıyor.

Zürich gölüne nazır güzel bir villası var. Oldukça inançlı, incilini elinden düşürmüyor. Her iş kadını gibi işini büyütmek için elinden geleni yapıyor.

Daniela’nın işi, iş yeri bana göre hayli ilginç.

Çok yakında ülkemizde de bu tip iş yerlerinin çoğalacağını sanıyorum, yeniliklere açığız ve açız; kolayca kucak açar, hemencecik bağrımıza basarız.

Birçok İsviçreli hemcinsim Daniela’nın iş yerine abone olmalarına rağmen; yakınlarından bunu gizliyorlar!

Avrupalı kadın da sanıldığı gibi göklerdeki kuşlar kadar özgür olamıyor “konu komşu, bacı kardeş, eş dost, nasıl karşılar ” bariyerine takılabiliyor.

Eh normaldir; İsviçreli kadınların: Türk kadınlarından sonra seçimlerde oy kullanma hakkını elde ettiklerini düşünürsek…

(İsviçre 16 Mart 1971 – Türkiye 1934)

Sizlere haber vereyim dedim, şimdiden düşüne koyun. Karar verin.

Kılıfınıza uyar mı uymaz mı yoklayıverin.

Hani bu tip spor merkezleri ülkemize geldiğinde, sizin de canınız çektiğinde, üye olduğunuzda; eş dost ve evdekiler bilsinler mi bilmesinler mi?

Hanımlar!

Sizlere gün doğdu; yeni sistemle yolunuz açık lambanız hep yeşil yanacak, sarı kırmızı ışıklar avuçlarını yalayacaklar. Cazibenize cananınız dayanamayacak; denemeli görmeli. Yağlar kar gibi erir mi erimez mi?

Küllerinizden yeniden bir Venüs doğacak; yeter ki “Pole fitness” ile tanışın, kaynaşın.

*Acaba bu reklâm sloganını pazarlasam mı*?

Beyler!

Bu fitness size göre değil.

Her ne kadar erkekçe bir adı olsa da…Fazlaca zarif ve kıvrak…

Çünkü egzersizlerin tamamı yumuşacık, akıcı oldukça seksi ve kadınsı…

POLE FİTNESS!

Erotik striptiz barları; onun anavatanı.

Dünya telaşı yüzünden; bu tür mekânlara vakit bulup gidemeyenler için kısaca Pol’ü tanıtalım.

Tanımış ama zamanla unutmuş olanlara da hatırlatalım “Pole Fitness” Yurdumuza ulaştığında yabancılık çekilmesin.

Maksat okurun merakını gidermek, merak etmeyenleri sadece bilgilendirmek; “sakla samanı gelir zamanı” olmadı galiba; “Fazla mal göz çıkarmaz” kel alâka!

Ben kendi repertuarımdan bir alıntı yapsam daha iyi olacak sanırım.

“ Bilgi: ne dişidir ne de erkek ama biraz kavun biraz karpuz gibidir; bazen kelek çıkabilir”(Tescilli 11.Eylül 2009 tarihinden itibaren)

Şaka bir yana; hadi fantezi butonuna basalım; birlikte striptiz bara gidelim Pole direğini ziyaret edelim.

Loş olur o barlar, ziyaretçilerinin çoğu pantolonludur; görevli kadınlar önce format icabı giyiniktir sonra başlarlar soğan gibi soyulmaya soyunmaya; olağanüstü sipsivri topuklar üstünde ayakta kalabilmek; dans edebilmek için işte o direkten yardım alırlar.

Daha doğrusu o direkle müzik eşliğinde adeta sevişirler.

Pantolonlu, baygın bakışlı, elleri kadehli seyirciler yüksekçe bir podyuma monte edilmiş bu direklerle haşır neşir olan güzellikleri seyre dalıp; günün yorgunluğunu üstlerinden atarlar.

Evdeki dır dır vır vır eden eşlerini de kafalarından...

Ham bedeni yumuşatmak; fazla yağları direklere tırmana tırmana, sürtüne sürtüne eritmek fikri; ilk kez Daniela’nın aklına gelivermiş; kolları sıvamış işe koyulmuş. İsviçrelinin başlattığı; şimdi hızla yayılıyormuş.

Pole Fitness: Epidemi hatta pandemi şeklinde ülkemizi esir alabilir.

Kim bilir; aşısı, panzehiri de yoktur bu meretin.

Meraklılarına duyurulur.

Ne yalan söyleyeyim, ben de biraz merak ediyorum da bizim kuçu kuçu kızlarla günde üç saat yürüdükten sonra; dizleri derman terk ediyor.

Direklere tırmanacak takat kalmıyor, senede üç yüz altmış beş gün izinli olan yardımcımın varlığını hayal etmekle işler yürümüyor.

Vakit ve nakit!

Gözünü sevdiğim kelimeler bana da uğrayın; bayramdan bayrama olsa da razıyım.

Alev Meisel 11.Eylül 2009 İnternetsiz Köy/Kuşadası

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..