Dayı

Otobüs durağında beklerken gördüğüm;

- araba ağzına kadar, tıka basa, balık istifi, hınca hınç, kimin eli kimin neresinde, forda fort dolu olduğu için durup bizi alamayan otobüs şoförüne ‘şe....iz’ diye bağıran, (-ki eminim içeridekilerden biri o olsaydı ve araba durup birilerini alsaydı bu sefer de niye halâ adam alıyosun diye şe.....iz derdi. )

- beklediğimiz 5 dakika içerisinde neredeyse 10 dal sigarayı tüttüre tüttüre içip bizi açık alanda sigara dumanına boğmayı başaran,

- can sıkıntısıyla nasıl başa çıkacağını bilemediğinden mütevellit durağın önünde bir oraya bir buraya yürüyen,

- kulaklığından upo* sesleri yayan,

- içtikten sonra içeride balgama dönüştürdüğü dumanları ayaklarımızın dibine tüküren,

- gözümüze gözümüze tombala çeken, 

- sarı dişli,

- çirkin bıyıklı,

- pejmürde ve sakil görünen kösele ayakkabılı, 

- ama herşeye rağmen bakışlarından; 

pişkinlik, öz güven, kendini beğenmişlik, her şeyi en iyi ben bilirimcilik, rahatlık ve küstahlık akan dayı, günlüün var mı günlüüün***? Gerçekten çok merak ediyorum bakış açını, dünyayı algılayış biçimini, hayattaki duruşunu. Ama Allah aşkına yüz yüze gelmeyelim. Canlı kanlı karşımda durma. Bak Allah’ın adını verdim, git.  




* upo: Unidentified playing objects 

*** günlüüü günlüüü ; bkz. http://www.youtube.com/watch?v=IwwaxfnwmMI