Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '09

 
Kategori
Basketbol
 

DEĞİŞMEYECEK SAVUNMA ANLAYIŞI

DEĞİŞMEYECEK SAVUNMA ANLAYIŞI
 

Sayın okurlar bunca olay varken bu mu yazılır demeyin. Evet yazılır, çünkü bir toplumun en önemsiz gibi gözüken konudaki mantığı her ne ise önemlideki de odur. Bu nedenle yazılır. Ayrıca dünkü uçak kazası ile ilgili görüşlerimi kara kutu açıklansın yazacağım.

Sayın okurlar dün Fenerbahçe Ülker - Cibona Zagreb ile oynadı. Takımımız için kesin olarak kazanılması gerekli bir maç. Yorumcu Sn. Çetin Yılmaz. İlk çeyrek sonucu Fenerbahçe Ülker 14 sayı atmış, 28 sayı yemiş. Sn. Çetin Yılmaz' ın yorumu ".... kötü bir savunma periyodu geçirildi. " Dikkat edin yenene bakıyor atılana değil. Atılan 14. Yazıyla ONDÖRT. İnsaf edin bu takım 13 sayı yiyecek kadar mı iyi savunma yapacaktı. İlk yarı sonucu Fenerbahçe Ülker 27- Cibona Zagreb 49 . Fark 22. Bu kesin mi ? Evet. Sn. Çetin Yılmaz' ın yorumu" 2. devrede iyi bir savunma ile coşarak Fenerbahçe Ülker bu farkı kapatabilir". Şimdi sayın okurlar bu anda çıldırdım, delirdim. Ama büyük kızımda basketbolkolik ve seyredeceğiz dedi, seyrettik/dinledik bu işkenceyi.

Şimdi her şeyi unutalım ve kesin olarak hiç bir konuda hiç bir zaman yapamayacağımız matematik analizlere başlayalım. Avrupa' da ve tabi ki bizde basketbol da bir devre 10 dakikalık 2 çeyrekten oluşuyor. (Bu önemli, bir tek 20 dakikadan farklı bir kavramdır 2 x 10 dk.) Her takımın hücumu 24 saniyede sonuçlandırma zorunluluğu vardır. Futbol gibi canınız istediği kadar sahada topu -tabi ki becerebiliyorsanız- ayağınızda tutamazsınız. Yani 24 saniyede topu çembere değdirdiniz değdirdiniz. Değdiremedinizse topu rakip takıma vereceksiniz. Bu durumda 10 dakikayı 24 saniyeye bölerseniz ne çıkar ? 25 adet 24 saniyelik dilim. Bu ne demek peki ? En az 12 kez topu eliniz ile rakip takıma vereceksiniz. Her hücumunuz sayıda olsa vereceksiniz, olmasada vereceksiniz. Doğru mu yazdığım ? Eğer doğru ise ve eğer takım ilk yarı 22 sayı geride kalmış ise ve geride kalırken atabildiği sayı topu topu 27 ise elinizi vicdanınıza koyun, bu takım nasıl bir savunma yapmalı ki 49 sayıyı geçmesi garanti olsun. Haydi düşünün, ya gerçekten lütfen rica ediyorum düşünün. Nasıl savunma ile bu maç kazanılır? 2 x 10 dakikada bu takım ancak 5 sayı yer ise 54 eder ve Fenerbahçe 28 sayı atarsa maçı kazanır. Ya lütfen tekrar rica ediyorum düşünün. Bir devrede 27 sayı atmayı becerebilen takım maçı kazanabilmek için ne kadar sert, iyi ama faulsüz savunma (faülsüz olmalı çünkü bu sefer serbest atıştan 5 sayıyı yer zaten) yapmalı ve karşısındaki de amatör küme takımı değil ise. Ve sayın okurlar Fenerbaçe Ülker 2. devre toplamda 64' e çıkabildi. Yani 64-49= 15 sayı fark var ilk yarı ile arada. Evet sayın okurlar Sn. Bogdan Tanjevic' e göre, Sn. Çetin Yılmaz' a göre ve inanın benden başka herkese göre Fenerbahçe Ülker bir devrede (2 x 10 dakikada) ancak 13 sayı yemeliydi ki bu maçı kazansın. Peki bu bir istisna mı ? Hayır daha bir hafta önce Fenerbahçe Ülker Efes Pilsen' e -Euroligden elenmiş Efes pilsen' e- kaç kaç yenildi anımsayın. 68-60 Yani Fenerbahçe Ülker işte bu. Çünkü anlayış bu. Yorumcusuna kadar anlayış bu. Denmiyor ki bu takım örneğin tempoyu hızlandırmalı, sabit olan süreyi değiştiremeyeceğine göre daha fazla, daha doğru top kullanmanın -yapılabilir- yöntemlerini ve olası ölçüde faul-basket ile sonuçlanabilecek hücumları x y z setleri ve ab c oyuncusu ile denemeli, tabi bu arada yiyebileceği en az sayıyı da yemeye çalışmalı ama bunu yaparkende skor gücü yüksek elemanlarını şu anlayışla tehlikeye atmamalı. Bakın işte bu yorumdur, işte bu somut bir hedeftir, öneridir. Sonuç verir veya vermez bu başka bir konu. Ama unutmayın bu bir farklı somut ve gerçek bir öneridir.

İşte sayın okurlar Türkiye' nin sorunu da tam da bu. Her konuda analiz yapmama. Kolayı seçme. Zor ve uzun vadeli hedeflere yönelmeme. Yineliyorum bir defa uyutarak kazanma yerine -bu deyimde Hem Sn. Çetin Yılmaz' ın önceki Cibona maçındaki deyimi hemde, medyanın kullandığı deyimdir- atarak, canavar gibi doğruyu oynayarak kazanmaya yönelmeyecekmiyiz? Bir defa bunun için doğru kadroları teknik direktörden başlayarak oluşturmaya teşebbüs etmeyecekmiyiz ? Bir defa doğru bir kadronun doğru bir anlayış ile geleceğin Eurolig şampiyonunu çıkarması için sabretmeyecekmiyiz. HAYIR YAPMAYACAĞIZ. Çünkü o zor. Bu yorumu yaparak da, bu basketbolu oynayarak ve oynatarak da yaşayabiliyorsunuz oysa. O zaman zor için uğraşmaya, kısa vadeli beklentiler içindeki insanlarla muhatap olmaya değer mi? Zaten mevcut olanı yaparsınız, översiniz. Aranız koçla iyi olur, oyuncu ile iyi olur, yönetimle iyi olur, kanallarla iyi olur, herkesle iyi olur. Al gülüm ver gülüm yaşarsınız.

Ve sayın okurlar sadece bir basketbol maçı için bile 10 yıllardır farklı düşünemeyen, farklı hedefler koyup bu hedeflere yönelemeyen bir toplumun, Allahaşkına çevre, sağlık, eğitim, yargı, kentleşme vb çok önemli çok temel sorunlarda, yeni, farklı hangi görüşü üretebileceğini, en azından sadece dinlemeye tahammülü olabileceğini düşünüyorsunuz.


 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..