Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '12

 
Kategori
Deneme
 

Deli konuştu

Deli konuştu
 

"..........Gün güne, saat saate, hatta dakika dakikaya uymuyordu içimde... Öyle bir sarkaçın ucunda sallanıyordum ki, türüm insan olmasına rağmen, insanlara karşı ördüğüm duvarlar vardı nazikçe... Açık yürekli olmak ahh.. Ahh kalbimin ahşap kapısı, ağaç kokusunda, üzerinde yağmur ıslaklığı... İnsana değil de, tutup böceklere sarılışım var ya; duvarl...arımın yüzüne ince ince sürüyordu alçıyı... Ama badanasız, ama boyasız... Renkli bir renksizliğin içinde, ben habire salınırken sarkaçın en uç noktasında, hayaletlerle ahbaplığım koyu kahve tadında, köpük köpük taşıyordu...!

Bunca suret, bunca yüz göz, bunca ses arasında; bir hava boşluğunda çarpıştığım yürekler vardı sadece... Ruhlar vardı, bir zamanlar bir yerlerde mutlaka tanışmış olduğumu hissettiren, toplu görüntüsü altında dağınıklığı sessizce içine çeken, elini tuttuğumda aydaki kuma dokunduğumu hissettiğim ruhlar...! Ne göz rengi, ne saçının şekli, ne üzerlerindeki çul çaput, ne sesi, ne sözü... Başka birşeydi adı; ömrümce ad bulamayacağımı, sessiz bir mahcubiyetle kabullendiğim birşey...! Kalabalık alanların ürkütücü renginde, ya da sık ağaçlı bir ormanın en vahşi sesinde kayboluşlarımın ortasında, hiç umulmadık anlara şahit oluyordum; ışık hızında benliğimi tam hedefinden vuran, bir dalga sesindeki o ihtişam gibi içime saplanan oklar... Oku hissettiğim an, tamam diyordum, bu da onlardan, bu dünyada yaşayan ama dünyanın dışında duranlardan... Söze dökülmemiş bir randevudur bu...! Söze hiç dökülmez, hatta buluştuktan sonra bile sözler yoktur...! Kalabalık bir masada otururken, bir yandan şen şakrak sohbetlerin yolunu tutar, bir yandan onunla göz göze gelip, içinden konuşursun, karşılıklı süren bu konuşmanın dünyayla hiçbir ilgisi yoktur...!!

Hayat denen şey, yeryüzü kadar somut bir yerde yaşanıyor gibi gözükse de; ben bunun hiç yaşayamadığımdan olsa gerek, inanmadım da... Onca fotoğrafa rağmen, dünyanın yuvarlak bir yer olduğu fikri de hep güldürdü beni... Sindiremedim içime..! Bir sıkıntı doluşur bazen gözlerime, yırtıcı bir bakış oturur kirpiğimin ucuna... Kaçıp lavobaya saklanmıştım bir keresinde; pencere de bir örümceğin beni beklediğini gördüm... İlk kez olmuyordu, ilk değildi bu akıl almaz karşılaşmalar... Baktım örümceğe, ve dedim ki 'sen de mi kaçtın...?' Kaldırdı birden ön bacaklarını, birbirine sürttü, ve ağına yeni bir ip daha ekledi, gözlerimin önünde, göz göre göre...!! Ben bunları anlatamadığım için, o da ağının tam ortasında durup meydan okuduğu için... Biz, her an risk altındaydık aslında; her an bir süpürge, bir sineklik, hehangi birşey inebilirdi tepemize...!! Yalnızdık, ve hep bulurduk birbirimizi... O hayvan olduğu için pek göze batmazdı ama, ben ne yazık ki insan türüne vakıf olduğumdan, yüreğimin tam ortasına kırmızı bir mühür basılırdı... Kalın kırmızı bir mühür... 'KAÇIN, DELİ VAR...'................."

*

Deniz Çelimli

 

 
Toplam blog
: 42
: 320
Kayıt tarihi
: 04.09.08
 
 

Beni bir dağın başında kimsesiz bıraksalar, ben yine de yazardım sanırım. Doğduğumdan bu yana yaz..