Demokrasi, kirlilik, küçük hesaplar

Nedense hep siyasetin tepesindekiler eleştirilir.

Gemicikler, dokunulmazlık dosyaları, Deniz Feneri muamması masanın üstüne konur ve konuşulur ve tartışılır…

Tüm verimli nehirler siyasetin tepesinden akar, doğrudur.

Muhalefet ver yansın eder, halk tepkisini ortaya koyar; it ürür, ama kervan yürümesine devam eder.

Zenginin zenginliği züğürdün çenesini yalama yapar; bu da doğrudur. Ve böylece günler geçer, devran döner… Ve belki de kavga biter.

Ama hep… Her zaman siyasetin tepesi gündemdedir.

Gelin bir de küçük kentlerimizdeki küçük siyasetlere bir göz atalım.

Küçük çıkarların, çok küçük umutların ve olağanüstü küçük hesapların kol gezdiği kasabalarımıza çevirelim objektiflerimizi…

Belden aşağı vurmalar, siyasetin tepesindeki “tertip”lere özenen acemi ellerin yarattığı çirkinlikler ve bütün bunların sarmalında yitirilen insani değerlerin acıklı manzarasını izleyelim…

Peki, o küçük ve dar ortamlardaki bunca didişmenin nedeni nedir?.. Hiç düşündünüz mü?

İnsanın dünyası ne kadar küçükse, dünya görüşü de o kadar cücedir.

Tatmin olma araçları o kadar bodurdur.

Hırsı ne kadar büyük ve zapt edilmez ise, ruhu o kadar çürük ve kirlidir.

Böyle bir kişinin yapmayacağı şey yoktur. Başvurmayacağı illegal girişim, plan, kurgu ve tertip yoktur…

Dillerdeki süslü söylemler sadece birer vitrin aracıdır.

Varsa yoksa reklam, kabını ve kalıbını parlatma, öğünme, gerinme, böbürlenme ve talan…

Ve illaki talan!

Gerçek, bu kirletilmiş ortamın en büyük düşmanıdır.

Süslü söylemler, adam kayırma ve hizipçilik ise, bu ortamın yapı taşlarıdır.

Bu zihniyet için, siyasetin tepesinde olup bitenler, değerli bir tecrübe birikimi ve ders alınacak önemli örneklerdir.

İşte… Biz, siz, hapımız… Eğer kendimizi gerçekten demokrat hissediyorsak, demokratik sistemin içindeki bu kirlilikleri ayıklamak birincil görevimiz olmalıdır.

Demokratik sistemin halk nazarında bu türden kirliliklerle birlikte anılmaması ve rayından çıkartılmaması için mücadele etmeliyiz.

Halk, demokrasiyi, üstünde çıkar oyunlarının serbestçe at oynattığı bir başıbozuk arena olarak algılamamalıdır.

Demokrasilerde halk, kendi özgür iradesi ile seçtiği temsilcileri tarafından yönetilir.

Sözünü ettiğimiz bu irade özgürce beliremiyorsa… Çeşitli araçlarla, kurgularla, tertiplerle yönetilip yönlendiriliyorsa ve yurttaş, temsilcisini seçerken yanıltılıyorsa… O yörede gerçek demokrasinin varlığından söz edilemez.

Eğer gerçekten demokrat kişilersek, siyasetin içindeki kirlilikleri saptayıp, temizlemek için mücadele vermeliyiz. Ve bu yolla siyaseti gerçekten demokratik kılarak, halk iradesinin yönetim organlarında doğru olarak temsili için taşın altına elimizi koymalıyız.

Çünkü kirli bırakılan bir ortam, istemesek de bize de sıçrayacak, kirini pasını ayağımıza bulaştıracaktır.

Aman dikkat!

farukhaksal@gmail.com

www.soruyusormak.com

www.dnm-ler.com

www.akceder.com