Demokrasi Açmazı

Demokrasinin de açmazları mı olurmuş diyenler gerçekten haklı olabilirler, lakin “ver vereyim” “benim bu işten ne karım olacak” mantığı oturmuş toplumlarda her şey kullanılacak, kullanılabilir araçlar haline geliyor.

Organize suç şebekeleri gibi birlik olarak organizasyon kuranlar; toplumları bu sistemde de soyup soğana çevirebilir. Doğal kaynaklar, doğanın dengesi, bilmem kimin yengesi bu uğurda telef edilip gidebilir.

 Türkiye’de türban yasağı vardı, sonra türban avantaja dönüştü. Avrupa şimdi aldı sazı eline türban yasak! İnşallah bizimkiler onar çocuk yapınca Avrupa’da vatandaşlarımızın yaşadığı tüm ülkelerde iktidarı ele geçirecekler; bak o zaman türban yasaklanabiliyor mu bir daha Avrupa’da!  Nedir bu kadınların çilesi kardeşim! Birileri ortaya çıkıp insanların nasıl giyineceğine karar veriyor da erkeklere niye dokunmuyor? O zaman erkekler de şu, şu şekillerde gezemezler dolaşamazlar hatta şöyle, şöyle düşünebilirler denebilir. Gerçi günümüz sisteminde bu da artık şok programlarla yapılabilir hale geldi kanaatindeyim. Türkiye’yi bu saçma anlayış ve anlayışa neden olan akımlar (çift-taraflı) belli bir noktaya getirdi. En başta milletin, ulusun enerjisini boştan yere harcanmasına neden olundu.

Vergi verirken, çalışırken, üretirken halk, kabul edilenlere paylaşım esnasında “kalk!”  diyen sahtekârların uydurduğu yöntemler daha uzunca bir süre işe yarayacak görünüyor. Geçmişte ülkemizde de sık sık “Orduevindeki törene şehidin annesi başı kapalı olmadığı için alınmadı şeklinde haberlerle karşılaşırdık” Haberler ne kadar doğruydu bilinmez lakin hafızası iyi olanlar açısından bu haberleri hatırlamamak mümkün değildir. O zaman da eğer kamuoyu oluşturuluyor ve haberler sahte idiyse ayrı bir sorun, yok haberler doğrusuysa daha da başka ciddi sorunlar var olmalıydı ama biz bunları tam anlamıyla algılayabilecek konumda değildik. Tıpkı şimdi haberlere, yorumlara, yetkili açıklamalarına bakarak yapılan etki tepki oluşumunda alabileceğimiz pozisyon gibi o zaman da bu zaman da bunu anlamamız mümkün değildi. Çünkü bizim bildiğimiz doğru uzun bir çubuk o da ısınınca eğiliyor, sonra da eriyor bir de bakmışız buharlaşıp yok olmuş.

Yapılanlarda samimiyet var mı biz bilemeyiz, ancak “kılık kıyafet dahi haksızlık yapabilme hakkını elde edebilme” aracına dönüşüyor ve gerçek adalet yerlerde dolaşıyorsa gerçekten büyük bir sıkıntı var demektir.

Demokrasinin özellikle Batı Avrupa sanayileşmesini tamamladıktan sonra doğuya doğru yayılması,  batıda halen krallıkların olması, “Lord, Ford, Kont, Kontes, Baron, Barones" gibi soylular tarafından köşe başlarının özellikle tutulması ilginçtir!  

Avrupa’nın halen birçok ülkesinde sembolik krallıkların olması bir yana bunların çoğunun aynı kökenden gelmesi ve akraba olması da başka bir ilginç konudur! Özellikle İngilizlerde Avam ve Lordlar kamarası gibi iki kamara olması, son sözü aynı şekilde Lordların söylemesi de ilginç bir konudur!

Acaba bu şekilde ülke geleceğini soğan-patates, kömür-makarna siyasetine halkın küçük menfaatlerine karşı ülkelerinin gerçek sigortaları olarak mı görev yapıyorlar yoksa bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinden sömürdükleri ile semiren (avam) sıradanlar, dünyanın geri kalanının yaşadığı durumlara bakıp bu konuda doğru dersler çıkararak kardeş kardeş mutlu mesut yaşayıp gidiyorlar mı?

İngiliz sistemi ilginç bir sistem ve halen dünya para piyasaları Londra’dan yönetiliyor olması, ölçü birimlerinden standartlarına kadar birçok konunun çok farklı olması, insana acaba bizim AB standartlarını kabul etmemizin ne kadar doğru olduğunu bana tekrar sormaya itiyor.

            Demokrasi iç çatışmalarını, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerini, birlik beraberlik sorunlarını ve sağlıklı toplum için olmazsa olmazın şartları olan durumları sona erdiremeyen topluluklarda sistem olarak alınan, satılan bir ürün haline getiriyor. Bu ürün pazara çıkınca, uyanık bazı kimseler de bu sistem üzerinden komisyonlarını topluyorlar. Yaptıkları iş, bir anlamda bir emlak komisyonculuğuna dönüşüyor ki, bu konuda Türk siyasetçilerinin birçoğunun bu tip sıfatlarla suçlanması sorununu her gün önümüze getiriyor. Kimileri bu komisyonculuğa başka kılıflar hazırlama işini üstlenirken, tarihi vecizeler üretmek için gece gündüz uğraşıyorlar!

Demokrasi gerçekte ne istediğini bilen toplumlar için önemli bir yönetim şeklidir, aynı zamanda vicdanların hür, düşmanlıkların olmadığı, toplumsal hümanizmi yakalamış topluluklar için elbette en ideal yönetim, yönetişim modeli demokrasidir.

Öte yandan Türkiye gibi ülkelerde ayakta kalabilmek için, silaha, dine, mezhebe, ırka dayanmak zorunda kaldığına inan ve “inandırılan” bütünden koparılan lokmaların gerçekte en ideal karar verip seçim yapmasını nasıl düşünebiliriz ki?

Yine diğer yandan yıllık ekonomiden sağlığa birçok alanda sayısız katkı sunmuş bir insanla, hayatını suç makinesi olarak yaşamış ve toplum için birçok faydalı üretim yapmış insanı katleden, soyan insanın sayı olarak bir olması da ilginç bir çelişki olmalıdır.