Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

Demokrasi ile terör yanyana duramaz

Demokrasi ile terör yanyana duramaz
 

DİYARBAKIR'dan üç değişik görüntü (Sanal ortamdan alınmıştır).


TÜRKİYE'de halkın büyük bir çoğunluğu ki gerçek oranlar elbette Devlet'in ve Hükümet'in elinde vardır; Kürt Sorunu ile PKK ya da küresel bir deyişle Terör Sorunu'nu, bilinçli olarak birbirinde ayrı tutmaktadır. Bu yüzden de bütün ayrılıkçı propagandaya ve kışkrıtmaya rağmen Türk-Kürt çatışması yaşanmadı bu ülkede. Oysa 1960 darbesi'nden sonra keskinleştirilen Sağ-Sol ayrımı milleti ikiye bölenler; öğrenci olayları süresince Sosyalist-Ülkücü çatışması yanında Maraş, Çorum ve Sivas olayları dışında Sünni-Alevi çatışması da çıkartamadılar.

Atılan onca nifak tohumlarına rağmen milletimiz; yanyana yaşamak gerektiğini de içeren yurttaşlık bilinci çerçevesinde ''çok temkinli olarak'' yaşamakta ve karşılıklı ilişkilerde hiçbir ''ayrımcılık'' görüntüsü vermemektedir. Çünkü binlerce yıllık dil, tarih, davranış ve düşünüş içerikli ortak değerlerimiz ile nüfus olarak yanyana yaşamakta oluşumuz yüzünden: terörden ve işsizlikte doğan bütün sıkıntılara rağmen barış içerisinde yaşanılmaktadır. Bu yüzden de içimizin karışmasını dört gözle beklediklerinden hiç kuşkumuz olmayan kimi ''stratejik dost ve müttefik'' ülkeler ile ''Türkiye karışırsa karışsın bize ne'' eğilimindeki ''dost ve kardeş'' ülkeler, sanırım hasetliklerinden alt dudaklarını ısırmaktadırlar. Başbakan ERDOĞAN'ın, son terör olayları nedeni ile çok yerinde söylediği ''taşeron'' yakıştırması da bu tür durumlarımızı açıklayan bir başka yaklaşım olsa gerek.

Bu bakımdan ülkemizde hiçbir ayrımcılığa tahammül edilmeyeceğini ve terörün hiç bir sorunu çözemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Üç gün önce terör örgütünün yol açtığı ölümler nedeni ile Diyarbakır'dan yükselen : Bizim adımıza silah kullanma, uyarısı çok geç de olsa haklı bir tepki olarak ortaya çıktı. Diyarbakır Barosu Başkanı Emin AKTAR'ın ifadesi ile:

''Her ölüm bizi birbirimizden ve insanlığımızdan uzaklaştırıyor. 30 yılda 60 bin kişi öldüyse 60 bin kişinin daha ölümüne seyirci kalmanın vicdanen ve ahlaken doğru olmadığına ve birilerinin bunun karşında durması gerektiğine inanıyoruz...''

''Yıllardır söylüyoruz PKK mutlaka silah bırakmalı. PKK bizim adımıza silah kullanmasın, Kürtlerin haklarını demokratik yollardan talep etsin. Kürt meselesi silahla 3 günde, silahsız 50 yılda çözülecekse ben 50 yılda çözülmesini tercih ederim, yeter ki bir tek insan ölmesin.''

''Hükümette bu işin ciddiyetini kavramalı, Kürt meselesinin nedenlerini daha ciddi irdelemeli, bunu yapsaydı bu süreç içinde karşısına çıkacak engelleri görürdü, göremedi. Kürt meselesi şiddet potansiyeli içeren bir mesele ve bu potansiyel harekete geçtiğinde ülkede ayrışmayı hızlandırıyor.''

Cuma günü başlayan toplantıya katılan Sivil Toplum Kuruluşları yetkililerinden öğle üzeri gelen tepkiler, bir toplum bilimci olarak beni gerçekten heyecanlandırmıştır. Ayrıca diyebilirim ki İstanbul ile İzmir dışında, belgesel çekimlerim için en çok ziyaret ettiğim illerden biri de Diyarbakır olması bakımından, bu kadim kentimizden bize doğru gelen değerlendirmeler bence çok önemlidir. Söz konusu '' Adalet ve Çözüm Girişimi'nin Diyarbakır’da bulunan yaklaşık 90 sivil toplum örgütünün bir araya gelerek yapmış oldukları değerlendirmelerin bir bölümünü kısaca da olsa paylaşmakta yarar vardır:

Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya:

''Şiddetin oluşmasıyla ilgili hiçbir altyapıyı kabul etmiyoruz, açık bir şekilde PKK’ya şiddete son vermesini aynı zamanda da hükümetin de diyalog kapısını açması gerektiğini söyleyeceğiz. Diyalog süreci başlarsa operasyonlara da gerek kalmaz. Örgüte silah bırakma çağrısı kesinlikle çıkmalı ve şartı da olmamalı. Hükümet bir şeyler yapmalı ve bu insanlar dağdan indirilmeli, sivil hayata geçilmesinden korkulmamalı. Açılım heyecan yaratmıştı. Hükümet açılımla ilgili söylemlerinin biraz ötesine geçmeli ve söylediklerinin altını doldurmalı. Belirsizlik herkese zarar veriyor.''

DİSK Başkanı Süleyman Çelebi:

''OHAL ve sınır ötesi hareket kesinlikle olmamalı. Artık gelinen noktada silahlı tedbirler, askeri tedbirler sonuç vermiyor bunu gördük. Yeniden 90’lı yıllara dönmemeliyiz. Ayrıca ekonomik atılımlar yapılmalı, yatırım olmalı. Açılım mutlaka devam etmeli. Demokratikleşme ile ilgili uzlaşmaya ihtiyaç var. PKK muhakkak silah bırakmalı.''

Eski DEP milletvekili Sedat Yurttaş:

''Toplumun ezici çoğunluğu, sivil toplum örgütleri artık bu işin silahla, çatışmayla olmayacağı bilincindeler. Ayrıca herkes aslında bu yangına su dökmek istiyor. Bizler sağduyunun, barışın bu topraklarda hüküm sürmesini ve var olan statükonun da değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu statüko her iki tarafın da statükosudur.''

''PKK’ya açık bir şekilde “silahları sustur” çağrısı yapılıyor. Ayrıca devletin de bu sorunu çözmek için gösterdiği hantallığa da çağrısı da var, bu da dikkate alınmalı. Dipten gelen bir dalga var, halk artık sorunlarının demokratik zeminde barışçıl olarak halledilmesini istiyor. Çözebileceğine de inanıyor. Bunun iyi anlaşılması gerekiyor. Bu çağrıyı onun güçlü bir ifadesi olarak anlamak gerekir.''

Araştırmacı-Yazar Altan Tan:

''Sivil toplum top yekün bir silahı bırak çağrısı yapmazsa PKK bu çağrıyı çok ciddiye almaz. Hükümete etki yapması gerekir ki PKK dinlesin bu çağrıyı. Gerçek netice alınması isteniyorsa Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın bu işin arkasında durması lazım, siyaset öne çıkmazsa bir karşılığı olmaz.''

Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı ve Adalet ve Çözüm Girişimi Sözcüsü Şahismail Bedirhanoğlu

''Bildiri bölgede sık sık yayınlanan klasik bir değerlendirmelerin yapıldığı bir bildiri olmayacaktır. Bu nedenle daha farklı bir vurgu olarak örgüt koşulsuz olarak eylemlere son vermeli ve demokratikleşme sürecine şans vermeli. Hükümette bu şiddet sürecini tetikleyen bir takım nedenlerin ortadan kaldırılması için harekete geçmelidir. Açılımda somut adımlar atmalıdır. Açılım fırsatı yeniden yakalanabilir. Ortak komisyonlar kurulmalı. Bölgeden birileri bunları artık söylemeli, bu çağrıyı örgüt ciddiye alacaktır. Buna karşı çıkan STK’lar olacaktır, ama genel olarak ortak çağrımız koşulsuz silah bırakma yönünde somut bildiri olacağıdır. Ne örgütün eylemleri ne de askeri operasyonlar artık bize bir şey kazandırmaz. 90’lı yıllara dönmek istemiyorsak silahların yerini sağduyu almalı.''

Umulur ki bu aşamada Demokratik Toplum Partisi gibi ''demokrasi'' sıfatından vazgeçmeyen Demokrasi ve Barış Partisi de terör karşısındaki tavrını çok açık bir biçimde ortaya koyacaktır. Böylece bu ülkenin nimetlerinden çok daha eşit bir biçimde yararlanmayı da içerecek olan ''kimi farklılıkları abartmadan daha çok demokrasi ve hak hukuk onuru için'' hep birlikte mücadele verebileceğiz.

Ben de herkes gibi demokrasi ile terör bir arada yanyana duramaz, diyerek geleceğe daha bir umutla bakmak istiyorum. Bu da elbette sarsılmayan gönül birliğimiz doğrultusunda terör odaklarının, bazı teşeronlara kanmadan, ellerini silahlardan çekmesi ile mümkün olabilecektir. Ne yazık ki içine düşülen ''terör sorununun çözümünde pek çok hata'' yapılmış ve çözümü için de bizim bizden başka dostumuzun olmadığı da ortaya çıkmıştır. Bence artık ne kimseyi kendimize acındıralım ne de başkalarından yardım (!) isteyelim.

Görelim Mevlâm neyler!

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..