Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '10

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Demokrasi

Demokrasi
 

Resim: Alıntı


Bugün bakkala gittim, abi elimde geçen yıllardan kalma biraz demokrasi var. Acil de ihtiyaçlarım var. Bu demokrasinin birazını sana versem de, sen de bana bir kilo bulgur, iki kilo makarna, iki kilo şeker, bir paket de çay versen olur mu dedim. Bakkal yüzüme şöyle bir baktıktan sonra, deli misin nesin dercesine, hanım hanım. Sen dalga mı geçiyon, adam mı seçiyon. Hadi hadi. Taze bitti. Başka kapıya, dedi.

Oradan çıktım. Belki TEDAŞ derdimden anlar diye TEDAŞ’ a gittim. Dedim, böyle böyle. Elimde geçen yıldan kalma biraz demokrasi var. Ben bunun bir kısmını size versem de elektrik borcumu silseniz! Bunu dememle birlikte zaten burnundan soluyan veznedar nerdeyse penceren atlayıp beni dövecekti. Kaçar adım oradan uzaklaştım. Faturayı ödeyememiş olarak tabii…

Belki banka alır. Ne de olsa eğitimli insanların hali başka diyerek bankaya gittim. Memura eğilerek yavaşça... Memur Bey. Benim bir taksitim vardı. Nakitim yok ama bu defalık elimde de böyle böyle demokrasi var biraz. Bu seferlik borcumu bu demokrasinin bir kısmını size vererek ödesem de, iş bulur bulmaz kalanını nakit ödesem nasıl olur dedim. Memur, galiba rahatsızsınız siz. Ateşiniz var. Bence gidin bir doktora görünün, dedi.

Kendi kendime bunlar demokrasiden memokrasiden anlamıyorlar. Gideyim demokrasiden anlayan birini bulayım ben en iyisi diyerek, ev sahibinin yolunu tuttum. Kardeş. Durumu biliyorsun. Biz karıncalar gibi yazın çalışır kışın işsiz kalırız. Size karşıda mahcubuz. Paramız yok ama belki lazım olur diye sakladığımız, geçen yıllardan kalan biraz demokrasimiz var elimizde. Bu ay bunun bir kısmını size versek de, bu ayki kiraya saymanızı istesek (?) ne dersiniz, dedim. Bende de var ondan fazlasıyla. İsterseniz ben size vereyim, siz nakit’e çevirtip gelin. Üstü de sizin olsun, dedi.

Gitgide umudumu kaybetmekle birlikte, mutlaka ama mutlaka demokrasiden anlayan birileri vardır bir yerlerde derdime derman olacak diyerek gidebileceğim yerleri düşünmeye başladım tek tek. Evet evet. Kuyumcuya gidebilirdim. Öyle ya… Onlar altını alıyor, parayı veriyor, parayı alıyor altını veriyorlardı. Demokrasiyi neden değiş tokuş yapmasınlardı. Böyle düşünerek, biraz da umutlanıp sevinerek birçok kuyumcu dolaştım ama hiçbir kuyumcu bu takasa yanaşmadı. Umudumu gittikçe yitiriyordum. Bir de döviz bürosunu deniyim diyerek döviz bürolarının yolunu tuttum.

Yok, yok. Demokrasiden anlayan bir tek adam yok. Çıldıracağım. Ne yapayım, ne edeyim derken. Tesettür giyim satan, zaman zaman da alışveriş yaptığım bir komşumuz vardı. Ona gittim.

Dedim ki; amca. Durum böyle böyle. Elini ayağını öpeyim, kurbanın olayım. Aç kaldım, çaresiz kaldım. Son çare olarak sana geldim. Bana acil para lazım. Elimde de geçen yıllardan kalma biraz demokrasi var. Bir kısmını sana versem, sen de en azından acil ihtiyaçlarımı görecek kadar bana para versen nasıl olur diyerek adeta yalvardım. Çocuğum evde aç dedim.

Amca dedi ki... Bak kızım, seni sever sayarım. Dürüstlüğün konusunda da hiçbir şüphem yok ama hiç görülmüş şey midir? Elle tutulmayan, gözle görülmeyen, daha doğrusu esamisi bile olmayan bir şey alınır da karşılığında para verilir mi? Sen kafayı mı yedin. Ben sana şuradan yirmi Euro vereyim şimdilik. Sen git acil ihtiyaçlarını al. Paran olduğunda bana yirmibeş Euro olarak geri ödersin. Anlaştık mı?

Tamam tamam da, neden yirmibeş Euro. Bana yirmi Euro vermeyecek misin? sen. Anladığım kadarı ile beş Euro faiz istiyorsun. Bu haram değil mi?

Bak o zaman kızarım işte sana. Bu faiz değil ki… Ben o paraya bu ay on metre kumaş alsam ya da başka bir şey gelecek ay yirmibeş Euro olacak. Benim aldığım fark bu. Yoksa ben de biliyorum faizin haram olduğunu. Allah yazdıysa bozsun. Ne biçim laf o.

Peki, peki amca. Sen ver onu bana, ben bu arada demokrasiyi satacak başka bir yer bulurum belki. O zaman getirir paranı geri öderim. Yeter ki çocuğumun karnı doysun. En azından şimdilik. Yine de çok sağ ol, var ol. Ya sende de olmasaydı ne ederdim. Hadi kal sağlıcakla. Hanıma, çocuklara selam söyle.

***

Bu yazımı konuşacak başka hiçbir şey yokmuş gibi, ülkenin tek derdi demokrasiymiş gibi, televizyon ekranlarına çıkıp, saatlerce demokrasiyi tartışan kelli felli gazetecilerimize armağan ediyorum. Ve diyorum ki; bazıları gibi sizin de tuzunuz kuru galiba. Ne demokrasiymiş be! Sizin tek derdiniz türban ve açılımın arasına sığdırdığınız demokrasi olabilir belki ama bizim demokrasiden çok daha öncelikli, çok daha acil sorunlarımız var. Sizlerden dile getirilmesini istediğimiz sorunlarımız! Yarına karnımız doyacak mı, kocamın yarın da bir işi olacak mı, yoksa işsiz mi kalacak, o çocuğu da gönderdik elin yaban eline okusun da adam olsun, bizim gibi sürünmesin diye, doğru dürüst para da gönderemiyoruz, ne yer ne içer. Kızım ayakkabılarını biraz daha idare etse bari... Bu ay da elektriği ödeyemedik kesmeseler bari gibi daha hayati sorunlarımız var. Ama gözünü sevdiğimin ülkesinde yıllardır bir türban, bir Kürt meselesi, bir de ne idiğünü tam olarak anlayamadığımız bir demokrasi türküsü. Demokrasi de demokrasiymiş ha! … Konuş konuş bitmiyor. Hadi hükümet görmüyor, bilmiyor. Sizlerde mi görmüyor, bilmiyorsunuz pabucumun gazetecileri. Yeterin artık. Soyutu bırakın da somuta gelin biraz. Biraz sert çıktım ama kusura kalmayın. Gına geldi de artık. Ondan. Kalın siz de sağlıcakla…

Not: Gazeteciler muaftır. Gerisi de Ergenekondan içerde zaten. Saygılar

Düşünürlerden düşündüren demokrasi tanımları

Demokrasi konusundaki eleştirilerin nedeni, devletin çoğunluğun üzerinde anlaşmış olduğu kararlara hizmet ettiği düşüncesi değildir, asıl itiraz çoğunluğun holdinglerin ve çeşitli çıkar gruplarının isteklerine hizmet etmek zorunda kalmasıdır.”

Friedrich A. von Hayek

Bilen konuşmaz,

Konuşan bilmez.

Gözlerini yum,

Bütün kapıları kapa;

Sivrilikleri buda,

Karışıklığı gider;

Işığı ayarla,

Dünyaya uyum sağla.”

Lao-Tzu

“Demokrasilerde bir seçmenin cehaleti bütün halkın güvenliği için tehlikedir.”

John F. Kennedy

“Bütün despotizmler içerisinde demokrasi, en az dayanıklısı olmakla birlikte en kötüsüdür.”

Fisher Ames

“Çoğunlukçu demokrasi, ‘halkın egemenliği’ olarak ifade edilen doktrin içerisinde en yetersiz ilke olarak görülmektedir.”

Bernard Crick

“Sen benim kütüğümü yuvarla, ben de seninkini...”

Lucius Annaeus Seneca

“Demokrasi despotizme dönüşür.”

Eflatun

Demokrasi gizli bir aristokrasidir.”

Pierre-Joseph Proudhon

Demokrasi despotizmin en ileri şeklidir.”

Aristo

Bütün despotizmler içerisinde demokrasi en kötüsüdür.”

Fisher Ames

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..