Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Haziran '11

 
Kategori
Deneme
 

Deneme market

Deneme market
 

Deneme markette raf sistemi yoktur. ( Sabahattin Gencal)


Marketin ne olduğunu, artık bilmeyeniniz kalmadı. Mahalle bakkallarını çoktan unuttuk. Bir çok bakkal da levhalarında market kelimesini kullanıyor. İstediğimiz kadar yabancı sözcüklere karşı olalım. Onlar bir şekilde hayatımıza girdiler. 

Mini market, supermarket, grossmarket vb. isimlerle çeşitli büyüklükte ki marketlere gitmişizdir. Her türlü ihtiyacınızı karşılamışızdır. Nakitimiz yoksa kredi kartımız da mı yok? 

Marketlerin küçük esnafımıza etkileri üzerinde duracak değilim. Marketlerin nasıl olması gerektiği üzerinde de durmayacağım. Ya ne diye yazdığıma gelince, kısaca anlatayım: 

Birkaç gün önce bir yazı okumuştum. “Satacak bir malınız yoksa yazamazsınız.” diye bir cümle sıkışmıştı satırlar arasında. Demek ki günümüzde her şey mal gözüyle görülüyor. Bu yazma işi de alım satım işi midir yoksa? 

Çocukken babamın bakkalında kısa bir süre çalışmıştım. Rahmetli babam bakkal olarak öldü. Büyütemedi işini. Bize gelince . Biz bakkal bile açamadık. Şimdi diyorum ki bir market açayım. Yanlış anlamayın öyle bildiğiniz market açamayız. Açmayı düşündüğüm market bir deneme market. 

Niye deneme market? Derler ya deneme her konuda yazılabilir. Edebi, tarihi, felsefi, siyasi, psikolojik… say sayabildiğin kadar. Yani marketimizde çeşit bol olacak. 

Deneme konusunu böyle markete benzeterek anlatan oldu mu bilmiyorum. Ama değişik, ilginç bir benzetme olduğu kesin. Benzetmeleri sürdürelim biraz. Her markete giren alış veriş yapıyor mu? Hayır tabii. Bloglardaki yazıları her tıklayan okuyor mu? Okumuyor tabi. Öylesine gezmek için markete gidiyorlar. 

Marketlerin öyle albenileri oluyor ki önceden düşünmediğimiz bazı maddeleri de alıyoruz. Gönül isterdi ki yazı marketleri de öyle al benili olsun ki okuyucu bir şey almadan gitmesin. Hiçbir şey bulamasa bile havasını alsın. 

Bazı marketler görüyoruz ki her şey yerli yerinde. Raflar, dolaplar güzel mi güzel. Bayılıyorum böyle düzenlere; ama nedense deneme marketimizde böyle bir düzen kuramadık. Daha doğrusu marketvari düzenlerin, klişelerin öyle zannedildiği gibi güzel olacağını düşünmüyoruz. 

Marketlerdeki güleryüzlü elemanları bizim markette çok ararsınız. Bizim markette eleman melaman yok. Eleman yok; ama alacağımız çok şey var. Taşıyabileceğimiz kadar fikir alabiliriz. 

Marketimiz tüketici haklarına saygılıdır. Ama her şeye rağmen müşteri memnuniyetine riayet etmez… Eyvah ki eyvah. Okuyucu müşteri gibi görülüyor. Reklamlar, taktikler, maktikler hep müşteri kazanmak için. Biz taktik geliştirebilecek bir yeteneğe sahip olmadığımıza göre binlerce esnaf gibi tüccar gibi kepenkleri kapatır mıyız? Marketi daha henüz açmışken kapatmaktan söz etmem uygun olmadı galiba. 

İnanın böyle kapatma kelimeleri bile üzüyor beni. Ya benim esnafım, benim tüccarım nasıl üzülmüştür kim bilir? 

Şimdi birileri çıkar da markete böyle esnaf, tüccar gibi konuları koyma.Sen çiçek tasvirleri yap, kanaryalardan söz et falan demez inşallah. Gerçi deneme marketimizde çiçek de olacak, kelebek de; ama nerede, nasıl, niçin olacağı bizim irademizle olacak.. 

Benzetmeleri ileri götürmenin iyi olmadığını biliyorum. Onun için bir sonuç cümlesi arıyorum. Şu cümleye ne dersiniz? 

“Her şeye rağmen yine buyurun.” 

 

Sabahattin Gencal, Başiskele – Kocaeli, 15. 06. 2011 

 

 

 
Toplam blog
: 181
: 635
Kayıt tarihi
: 29.03.11
 
 

1943'te Trabzonda doğdu. Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen okulunu bitirdikten sonra girdiği Bursa Eğ..