Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '06

 
Kategori
İstanbul
 

Deprem

Dere yatağına ev yapıp da bundan 5 yıl sonra veya 50 yıl sonra sel bastığında Allah bizi cezalandırdı demek olmaz. Abesle iştigaldir. O evi dağın zirvesine yaparsan da o zaman sel basar! işte o zaman o bir cezadır..

Bana kalırsa İstanbulda yaşayanlar şu gerçekleri görmeli ve bununla yaşamalıdır. Nedir bunlar:(Prof.Işıkara söyledi onun sözleri bir kulaktan girdi biriden çıktı bakalım ben söyleyince ne olacaksa...)

a) Dünya metropolü, dünya şehirlerinin en güzeli şehr-i istanbul , deprem kuşağının tam üzerindedir. Bu böyledir. Bunun kaçarı ,alternatifi yoktur.Birşeyi severken herşeyiyle sevmeliyiz.İstanbul gül ise ,depremde dikenidir.

b)İstanbul cumhuriyet tarihi boyunca seçim ve yanlış tanıtım nedeniyle aşırı göç almış ve gelen bu göç nedeniyle sağlıksız ve düzensiz bir kentleşme mevcuttur.Bu saaten sonra İstanbul'u düzeltmek için ancak Hitler gibi birisi ülkenin başına geçmesi lazımdır. Tüm İstanbulu boşaltıp , binaları yıkıp planlı olarak tekrar yenibaştan yapılandıracak biri ve güç gerekmektedir.O da imkansızdır.Bütün dünyaya "TADİLAT NEDENİYLE KAPALIYIZ " demektir bu.Hiç insan ölmeden İstanbulun olası bir depremden kurtarılması ancak bu şekilde gerçekleşir.

c)Olası büyük bir depremde (düşünmek bile istemiyorum) bu konuda tek Allahtan temennim yazın olması ve az insan ölmesi.Millet enkazın altında kalmasa bile soğuktan donarak ölmesin bari.

d) Herşey devletten beklenmez ve konuda artık devlette % 100 bir güvence destek veremez. Bu böyle.İstanbulda olası bir depreme karşı alınan en önemli tedbir ,yeteri miktarda ceset torbasının tedarik edilmesidir.

e) Deprem öyle bir şeydır ki , eğer yüksek yerde ve eviniz düz ayak değilse ki o bile şüpheli , depremden kaçarak kurtulamazssınız.Yakalandınız mı Allahtan başka hiç birşey sizi kurtaramaz.Gölcük depreminde enkaz altından çıkartılan bir depremzede ile yıllar sonra görüştüğümde , depremin olduğu anda yatağında uyuduğunu ve kısa bir süre kendisinin altı okka yapılır gibi havaya fırladığını ,avizenin camının yüzüne çarptığını ve halının ortasına düştüğünü sonrada hiçbirşey hatırlamadığını söylemişti. Şimdi söyleyin bakalım böyle bir depremden nasıl kendi çabanızla kurtulabilirsiniz?

f) Ne yapmak lazım. Aklın yolu bir.Eğer bütçeniz ve olanaklarınız uygunsa oturduğunuz konut sağlam değilse konutunuzu değiştirin.Bol bol dua edin.Eğer gücünüz buna elvermiyorsa , kapının kenarında bir yerde bir deprem çantanız bulunsun. Sadece iç çamaşırlarınızla yatmayın.Olaki ömürünüz bitmemiştir dışarıya çıktığınızda dımdızlak kalmazsınız. Her akşam yatarken Ayet-el Kürsi okuyun.

Aklıma bu kadar geliyor çünkü yapacak da fazla birşey yok.Mümkünse Anadolunun bir ilinde veya memleketinizde bir eviniz olsun.Çünkü büyük bir depremden sonra İstanbul yaşanılacak bir şehir olmayacak. Hayatta kalma mücadelesi verenlerin doldurduğu bir facia alanı olacaktır.

Allah İstanbula veya başka bir şehre 1999 depreminin olduğu günün ertesi gün , insanların yüzündeki ifadeyi bir daha vermesin. Çünkü nerdeyse ertesi gün İstanbul zombilerin şehri gibi ,donuk donuk etrafa bakan ağır ağır hareket eden ve sessiz kalan insanlardan oluşmuş bir şehir gibiydi. Herkes yaşadığı şokun etkisinden uzun süre kurtulamamıştı. Tek gürültü ve ses kaynağı yaralı taşıyan ambulans sirenleri ve helikopter sesleriydi.

Diğer taraftan , deprem konusuna biraz bilimsel yönden yaklaşan bir konuşma ortamı içinde bulundum.Mühendis bir arkadaşımız , dünyanın saatte 24.000 km hızla döndüğünü yapılan her binanın veya doğan her insanın veya canlının, dünyanın dönüşüne etki ettiğini , ağırlık merkezinin kaydırmamak için kıtaların hareket etmek zorunda kaldığını ve balans ayarının otomatik olarak böylece yapıldığını söyledi.Düşündüm de 10 katlı bir bina kimbilir kaç bin ton ağırlıktadır? Yapılan binaların artmasıyla , kara parçalarının hareketlenmesinin daha da artması ve depremlerin şiddetli olması mantıklı geldi bana.

Bu arada bilimsel bir not: Eğer depremler olmasa , dünyanın balans ayarının bozulacağı ,dünya içten dışa doğru bomba gibi patlar ve hayat sona ererdi.

Doğru yanlış , bilene sormalı.

 
Toplam blog
: 116
: 735
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1994 Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat bölümü mezunuyum. Aynı üniversitede Genel İktisat Polit..