07 Ekim '08
- Kategori
- Aşk - Evlilik
Derin aşk
Rüzgardır bizi savuran Aşklaraİpil ipil yağan yağmurdaKarlı dağbaşlarındaSusuz çöllerde...
En eski olan biz insanlarmıyız yoksa aşk denilen amorf olgu mu? Biz insanların bir tarihsel süreci var. Bu süreci devirlere bölmüşüz. Buzul çağı, taş devri, tunç çağı...vs. Buna rağmen aşkla adlandırılan hiçbir çağımız, devrimiz olmamış. Savaşlar olmuş. Küçüklü büyüklü. Hatta dünyanın ismi ile anılan 1. dünya savaşı, 2. dünya savaşı. Oysa aşkla ilgili en küçük bir faaliyet olmamış yeryüzünde. Zaten taşları işleyen, ona şekil veren insanlar taşı un ufak edince kapamışlar o devri. Sonra topraktaki metali işlemiş insanlar.
Eritmişler dövmüşler şekilden şekile sokmuşlar ve buharlaştırınca o devri de kapamışlar. Ama yıllarca kendileriyle bir arada olan, içlerinde yaşayan aşka değil şekil vermek ulaşamamış, dokunamamış ona en küçük bir müdahalede bile bulunamamışlar. Bugün beyaz ırkı, kara ırkı, sarı ırkı, kadını-erkeğiyle milyarlarca insan aşka ulaşmaya çalışsa da o içimizdeki cevhere hala ulaşamadık. Bu demek ki yerin binlerce metre altından elmas çıkaran insanlar için aşk hala çok derinlerde.