Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '11

 
Kategori
Doğa Sporları
 

Didimli Doğa Yürüyüşçüleri Akbük- Kazıklı'daydı..

Didimli Doğa Yürüyüşçüleri Akbük- Kazıklı'daydı..
 

Didimli Doğa Yürüyüşçüleri doğayı keşfetmeye devam ediyor...

Bu haftanın yürüyüş planı Akbük-Kazıklı dağlarıydı...

Planlı programlı yürüyüşümüzün ilk ayağı Didim’den yine tam belirtilen saatte hareket ettik...

Her yaş grubu ve cinsiyetten oluşan grubumuza Didimli İngiliz hemşerilerimiz de ilgi göstermişlerdi...

Muğla il sınırındaki Kazıklı köyünün kahvesinde sabah çaylarımızı yudumladıktan sonra, Eczacı Nezaket Hanımefendi'nin rehberliğinde doğa yürüyüşümüz başladı...

Köy çıkışında köy yaşamıyla ilgili anılarımızı tazeleyen görüntüler eşliğinde, biraz çamurlu patika bir köy yolunda ilerlerken, fotoğraf makineleri yine devredeydi... Geçmişe ait özlemin izlerini arıyor gibiydik... Çocukluğumuzdan kalan anılara hücum ediyorduk sanki...Grup dayanışmamız; patikanın daraldığı, çamurlu alanların çoğaldığı durumlarda hemen kendini gösteriyor, el ele yardımlaşarak bu sıkıntılardan kurtuluyorduk...

Yemyeşil bir doğada gelincik ve papatyalarla kırmızı beyazlı bir halıda yürüyor gibiydik...

Kazıklı koyuyla birlikte denizle kucaklaştık... Çirkin yapılaşma buralarda da kendini gösterdi... Güzel bir doğaya yakışmayan bu yapıları arkada bırakarak yükseklere doğru tırmanmaya başladık... Yangınları önlemek için orman aralarından açılmış dik yollarda ilerlerken zorlandığımızı söyleye bilirim...Rehberimiz, bu sefer bizi arkadan takip etmeye başlamıştı...

Zirvede olmak güzel bir duygu... Güzel bir doğanın zirvesinde olmak , belki de yaşamsal zirvelerin en anlamlısıdır... Mola yerimiz de bu zirveydi... Uzaklardan Didim’in siluetini görebiliyorduk... Muğla topraklarında misafirdik... Dağların yeşil alanlarıyla gökyüzünün ve Egenin maviliği birbirine karışıyor gibiydi...

Mola yerinde azıklarımızı küçük gruplar halinde yedik... Burda bir şeyi itiraf etmek istiyorum... Varlıklarından çok mutlu olduğumuz Didimli İngiliz hemşerilerimizle biraz daha fazla kaynaşmamız gerekiyor... Bu arada unutmadan belirteyim, çok nefis kekler yapan İngiliz dostumuz Davıd Clark’ın her yürüyüşe özel yaptığı ve bizlerle paylaşmaktan mutluluk duyduğu kekleri çok beğendiğimizi ve afiyetle yediğimizi de belirteyim...

Evet her zirvenin bir inişi vardı... İnişin çok kolay olacağını sanıp birden hareketlenince rehberimiz uyardı... Nezaket Hanım’ın, iniş aşağı ayaklarımıza doğru dört yüz kiloluk bir yük bindiğini bunun da düşmelerde büyük tehlikeler yaratacağını söylemesiyle hızımız birden kesildi...

Çam ağaçları, meşe ağaçları, yabani yemiş ağaçlarının, deli zeytinlerin arasından geçerek yolumuza devam ederken çam ağaçlarında kuş yuvasına benzettiğim kabarcıkların kurtçuk kümesi olduğu öğrendiğimde şaşırdım... Denemek için elimdeki sopayla yuvaya dokunduğumda kurtçular ortaya çıktı... Bunlar az olduğu zaman ağaçlara faydalı çok olduğu zaman ise zararlıymış !...

Yükseklerden düze inerken, bitki örtüsünün de değiştiği gözlemledik, papatyalar gelincikler bu sefer zeytin ağaçlarıyla poz vermeye başlamışlardı...Arı kovanlarıyla dolu bir alandan geçerken arıların da bizim gibi bu coğrafyada bulunmaktan mutlu olduklarını düşündüm...

Yedi kilometrelik çıkışlı inişli parkurumuz kolay bir parkur değildi... Yorulmamıza değen, güzel bir yürüyüş yaptık... Parkurumuzun bitiminde bizi bekleyen aracımıza binerek Didim’in yolunu tuttuk...

13 Mart Pazar Günü, Ketendere, Ekiztaş, Kızılağaç Köyü’nün 10km’lik parkurunda buluşmak dileğiyle...

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..