Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Aralık '14

 
Kategori
Siyaset
 

Diktatoryal demokrasi

Diktatoryal demokrasi
 

Diktatörlük mümkün müdür diye düşündüğünüzde aslında ikinci bir soru geliyor insanın aklına demokrasi var mıydı ki? Her gün duyarız aslında, gazete köşelerinde, haber bültenlerinde, okullarda, köprü duvarlarında anlayacağınız her yerde çıkar karşımıza, aklımızın bir köşesine kazınmıştır. Abraham Lincoln halkın halk tarafından kendisini yönetmesi dediği günden beri aslında tam tersi oluyor dünyada.

             
Köleliğin olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın en demokratik olmayan ülkesinde bile iktidarın seçim ile iş başına geldiğini düşünürsek yolunda gitmeyen ne olabilir acaba? Çok fazla derinlere inmeyeceğim. Sadece kendi ülkemin 12 yıllık sürecine bir kuşbakışı yapmak istiyorum. İktidar olabilmek için ortam çok müsaitti. Krizin yıkıcı etkisi yavaş yavaş ortadan kalkmış, işsizlik hat safhada, sosyal adaletsizlik almış başını gidiyor, çok kısa bir zaman önce büyük bir deprem atlatılmış, bölücü başı kodese tıkılmış. Ve en önemlisi toplumda politik bir bıkkınlık var. İnsanlar yeni bir arayış içerisinde. Yeni bir lider, yeni bir siyasi bakış açısı... İşte tam bu zamanda ülke mührü bastı, ampul yandı.
                 
Bir siyasi ideolojiye yakın hissetmedim kendimi hiçbir zaman. Mitinglerde heyecan ile bayrak sallayıp, slogan atan o insanları hep anlamaya çalıştım. Mitinglerde ön saflara bakın; doktor, hakim, öğretmen, akademisyen, bilim adamı göremezsiniz. Hafta için yapılan mitingler tıklım tıklım. Peki kim bu insanlar. Ekonomik geleceği, ev geçimi siyasi iktidara göbek bağı ile bağlı olanlar. Doktorlar hastanede dayak yerken, atanamayan öğretmenler var iken eğitim de reform yapılan, adaletin dibine kadar siyasete battığı bir ortamda insanlar heyecanla miting alanlarını dolduruyor.
                  
Umudumuzu tabi ki kaybetmeyeceğiz, her ne olursa olsun güzel günler bizi bekliyor. Ruhsuz ve milyonluk eşeklerin ülkenin her köşesini ele geçirdiğini düşünürsek bu pek de kolay olmayacak. Her kanalda 15 tane dizi yayınlanıyor, insanlar hangisini seyretsem derken gündem her zamanki gibi değişiyor. Eskiden birlik beraberliği sağladığımız statlar artık bomboş.  Futbol kulüpleri bile siyasi parti gibi yönetilirken; sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını değil ancak şakşakçısını izlersiniz. Tarihimize sahip çıkmıyoruz deyip Cumhuriyeti yerden yere vururken sahip olduğumuz bu ifade özgürlüğünü acaba neye borçluyuz.
                    

Alfabenin ve dilin sadece bir iletişim aracı olduğunu bir kenara bırak. Bugün aynı dili konuşmamıza rağmen anlaşamaz iken Osmanlıca okuyarak tarihimizi öğrenip daha bilinçli nesiller yetiştireceğimizi sanıyorsak kusura bakmayın. Muhteşem Yüzyıl'a kadar tarihini Aşk-ı Memnu'da arayanların sandalı ile denize açılırsak boğulacağımız kesin. Çok şükür okul çağını atlattık. Yoksa ne yapardık. Okulda hangi dersi öğreneceğimizi şaşırdık. Kur'an'ı okullarda devlet rejiimi ile siyasi propaganda ile öğretmek isteyenlerin çocukları acaba dinini okulda mı öğrendi yoksa annesinin veya dedesinin şefkatli kollarında mı? Okullar öğretim verirken, aileler eğitim ocağıydı bir zamanlar.
 
Eskiden siyaset bu kadar hayatın içinde değildi. Biz belki yaşımız itibari ile darbe günlerini görmedik. İnsanların sağcı-solcu ve alevi-sünni olarak ayrıştırılıp sokak ortasında öldürüldüğü günleri de...Fakat gençlerin bir ideali vardı. Düşünün bugün babamızın verdiği harçlık olmadan okuyamaz iken, yaşantımızı bir gün dahi devam ettiremez iken. 68 kuşağı bu ülkede babaları evde otururken kendi geleceğini inşa etmek için sisteme başkaldırdı. Bugün gençler başları dik bir şekilde okullarına gidiyorsa 100 yıl öncesine gitmeye gerek yok. Olanları akıl süzgecinden geçirmeyi bırakın. Vicdan muhasebesi yapın biraz. Unutmamak gerekir; iktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlaka yozlaştırır.  

 
Toplam blog
: 27
: 980
Kayıt tarihi
: 22.05.13
 
 

Cebi delik, gönlü zengin, kahkahası bol, hayatı sıradan ve sade yaşayan bir insan evladı. Ekonomi..