Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '09

 
Kategori
Haber
 

Dilin kemiği var mı?

Dilin kemiği var mı?
 

Yok mu?


Öyle günlere geldik, öyle günler yaşıyoruz ki; kim kime ne söyledi, o ne cevap verdi, hakaret mi etti, ettiyse ne dedi?
Takip eden, edebilene aşkolsun.

Bu 'dedi ki demiş'lerin içinde 'argo' konuşmaları saymıyoruz. Çünkü argoyu artık ana dilimize kattık..
Konuşan, hesaplayan, anlaşan Türkçemizin bütçesi evvelden 40, bilemedin 50 kelimeydi. Şimdi 'argo'nun katkılarıyla 100'ü geçti. 'Hoşumuza gittiğinden midir nedir, 7'den 70'e hepimizin dilinde. Hiç mi hiç şikayettçi de değiliz.'...

Bir tek 'argo' mu?

Olur mu?
Argoyu öpüp başımıza koyduk.
Şimdi sırada hakaretler, hatta küfürler var.
Hem de bir çoğumuzun bilmediği, ambalajı açılmamış cinsten olanlarından.
Şimdi bunlar moda.
Her yerde.
Evde, sokakta, okulda, işyerinde, çarşıda, pazarda, televizyonda hatta Meclis'te.
Döktürüyoruz, savuruyoruz, gönderiyoruz birbirimize...

Meclis deyince aklıma geldi.
Utanarak sıkılarak söylüyorum ama bu bir gerçek. Ne öğreniyorsak oradan öğreniyoruz. Argoyu da, hakareti de, küfrü de.

İnanmıyor musunuz?

Öyleyse alın size bir kaç örnek. Yalan diyen beri gelsin. Aşağıdaki sözlerin kahramanı hala orada...
"Neden bu hallere geldik?" sorusuna da belki bir cevap olur:

"...Nerede yattığının farkında mısın sen?"

"...Her zaman söylüyorum maalesef kılavuzu karga olanın..."

"Eline diline dursun, nasıl bunu söylersin? Haberi yok ki."

"Öyle kuru gürültüye papuç bırakacak değiliz, geçti o günler."

"Önce sen kendine bir bak."

"Ne hale geldin, hale bak"

"Bizim meshebimiz bu kadar geniş değil."

"Sen kimsin, kime ültimatom çekiyorsun ya."

"Yok öyle yağma, yerini bileceksin."

"Bunlar şaşırmış"

"Çık TV’ye de ki ben şerefsizim"

Bu kadar mı zannediyorsunuz?
Olur mu?
Bu sözler sadece ve sadece bir kişinin arşivinden alınmıştır.
Daha neleri var da, ben burada sansür uyguluyorum.
Yazı içerisindeki sözlerin sahibinin ismini vermememdeki gaye ise Meclis'e ve o kişinin bulunduğu makama saygımdan.

Bu tarz hitap şekli neyin ispatıdır, neyin sıkıntısıdır, neyin birikimidir, neyin gereğidir?

Bu sözler kendisine söylenmiş olsaydı ne olurdu?
Ben inanıyorum; argo, hakaret ve küfür edebiyatı haznemiz şimdikinden çok daha geniş olurdu.

Bunları yazmama aynı kişinin daha dün; "Önce bu ülkede bir parti genel başkanının 'sen ve siz' ifadelerini kullanmasının ne anlama geldiğini öğrenmesi lazım. Bak ben sana 'Sayın' diyorum." sözleriyle başlayan haberi vesile oldu.

Son:
Bu nasıl perhiz, bu nasıl turşu?

 
Toplam blog
: 660
: 862
Kayıt tarihi
: 15.04.08
 
 

Atatürk, cumhuriyet ve Türkçe sevdalısıyım. Hayatımda hiçbir konu veya olay karşısında 'keşke' de..