Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '11

 
Kategori
İnançlar
 

Dindeki Çürüme !

Dindeki Çürüme !
 

Çoğu zaman, önder, hükümdar ya da ayrıcalıklı bir sınıf, yeryüzündeki egemenliğini güçlendirmek için, ona dinsel görevler eklemiştir ya da politik gücü elinde tutan sınıfla dinsel grup arasında bir çıkar ortaklığı kurulmuştur.

A. EINSTEIN

<><><>

Dinler yüce yaratıcı Allah’ın, insanlara peygamberleri aracılığı ile gönderdiği bir sistemdir.

Bu sistem, akıl sahiplerini kendi istekleri ile dünyada huzur ve saadete, ahrette ise sonsuz mutluluğa ulaştırır.

Dinler bize yaratılışımızın amacını, Allah’a karşı yükümlü olduğumuz görevleri öğretir. İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı tanıtır ve iyiye ulaşmanın yollarını gösterir.

Din ruhen insanı yükseltir, ahlaken olgunlaştırır. Fertlerin birbirlerinin haklarına karşı saygılı olmalarını ister ve uyulması gereken hak ve görevleri belirler.

Kısaca yeryüzüne gönderilmiş dinlerin gayesi, insanı hem dünya hayatında, hem de ahrette mutluluğa ve huzura kavuşturmaktır. İnsanlara düşen görev de dinlerin gösterdiği yolda yürüyerek, bu mutluluğu yaşamak ve yaşatmaktır.

Peki, böyle mi olmaktadır?

Dünya tarihinin başlangıcından günümüze kadar geçen sürede, huzur, barış ve sevgi için gönderildiği bilinen dinler yüzyıllarca, maalesef ayrılık, bağnazlık ve savaş nedeni olmuştur.

Hayatın ve dinin asıl amacı olması gereken, hassasiyet, iyi niyet, barış ve yardımseverlik duygularını kaybeden insanlar, dinlerin evrensel mesajlarını alabilecek algı kapasitesinden gün geçtikçe uzaklaşmışlardır.

Takım tutar gibi, empati yapmaksızın kendi kör inançlarının peşinde bağırıp, çağırmakla meşgul bir çok insan dini ve ahlaki değerlerinden gün geçtikçe uzaklaşmaktadır.

Sonuç büyük bir kaos olarak karşımıza çıkmaktadır.

Her önüne gelen dini yorumlayıp uygulamaya –ve uygulatmaya- çalıştığı için, toplumda huzur ve düzen günden güne azalmaktadır.

Dinin insanlarca algılanma, yorumlanma –ve dayatma- şekli, yaşadığımız topluma istenilen huzur ve düzeni getirmeyecek, kaos ortamı yaratacaktır.

Bu yüzden reformun önce beyinlerde yaratılması gereği ortaya çıkmaktadır.

Her önüne gelen dini yorumlayamaz, yorumladığı şekliyle uygulayamaz ve UYGULATAMAZ!

Bilinçsizliğin yerine bütünlük bilinci gelişmedikçe, insanlık beklenenden de yakın bir gelecekte kendini yok edecektir.

Üzerinde yaşayan son derece akıllı canlıların, aptallıkları nedeniyle dünya kaybedilmiş bir gezegene dönüşecektir.

İnsanlığın ve dinin geldiği nokta, Allah’ı bile şaşırtan büyük bir fiyaskodur.

Lütfen toplumsal ve dinsel bütünlüğümüzü korumak adına, üzerimize düşen görevi yapalım.

Dini yorumlamaktan, uygulatmaktan –ve dayatmaktan- vazgeçelim. Din kişinin maneviyatı ve inanç sistemi ile ilgilidir. Fazlasıyla kişiye özel bir olgudur.

Fertler üzerinde dinsel baskı ve dinsel otorite kurmaya çalışarak, toplumda kaos ortamı yaratıp dünyayı lütfen kirletmeyelim!

<><><>

Sn. Asabi Kedi’nin yazmış olduğu “Nöbetçi Dindarlar” başlıklı yazısına yaptığım yorum bu yazıyı yazmama sebep olmuştur.

http://blog.milliyet.com.tr/Nobetci_dindarlar/Blog/?BlogNo=320569

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..