Diyarbakır tekelinizde mi?

Sıradan bir başlık değil bu… Kimin kardeşini kimden kaçırıyorsunuz? Hele ki İmralı pazarlıkları 6 maddelik protokol metinlerine dönüşmüşken! Hala inkâr edemediniz, hala yalanlayan tek bir vekiliniz yok, çok sessizsiniz. Neden acaba? Utanılacak bir şey mi yaptığınızı düşünüyorsunuz? Aksi halde önünüze gelene verirdiniz ağzının payını. Meşhurdur azarlamalarınız, dövmekten beter edersiniz ağzını açanı!

İmralı’yla görüştüğümüzü ispatlayamazsanız ‘şerefsizsiniz’ demiştiniz, her türlü ispatlandı ama çıkıp şu ‘şerefsiz’ sözünüz üzerine tek kelime laf etmediniz. Bırakın İmralı’yı Kandil’e yeni patika açtınız gide gele. Barzani kardeşinizle yürüttüğünüz ilişkiler artık devlet törenlerine dönüştü ve siz hala başkalarına iftira atmaya devam ediyorsunuz…

Hani geçemezdi sizden başkası Sivas’tan öteye, geçtiler ama değil mi? Hem de ne geçiş… Halkın içinde neredeyse hiç koruması olmayan biri yürüyordu Diyarbakır’da… Halk camlara, balkonlara koşuşmuş alkış yağmuruna tutuyordu o caddelerdeki adamı. Sanki oradan biri gibiydi tavırları. Kaldı ki ABD li, İsrailli filan değildi, oradandı her Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı gibi. El sıkıştı, kucaklaştı halkla ve belli ki herkes özlem doluydu bu tabloya. Malum medya da öyle geniş de bir yer bulmadı bu olanlar ancak görmek isteyen gözler gördü olan biteni. Orada yaşanan hasret ve sevgi yumağını bizler gördük, siz de gördünüz.

Geldiğiniz gün ayrıştırmaya başladınız halkımızı, alt-üst diye kimlik söylemleriyle başladı her şey. Unuttuğunuz bir şey vardı o da etin tırnaktan ayrılmaz olduğuydu. Hakkınızı yememek lazım çok çalıştınız, Allah rızası için oy avladınız. PKK nın ekmeğine yağ sürdünüz izlediğiniz politikalarla. Bu ülkede en büyük mücadeleyi bölücülüğe ve bölücülere karşı vermeniz gerekirken bir baktık sizde bölmeye başlamışsınız. Nasıl mı? Sivas’tan öteye geçemezsiniz diyerek… Tekelinize mi almıştınız Sivas’tan ötesini? O halde bakın bugünkü tabloya, emeklerinizin boşa gittiğini göreceksiniz. Tekelinizde değilmiş meğer Diyarbakır ve ayrılmamış et tırnaktan.

Kemal Kılıçdaroğlu bir şey yaptı, halk cevap verdi. Sizin kale bellediğiniz o duvarları yıktılar el birliği ile. Şimdi sıra diğer liderlerdedir, diğer siyasi partilerdedir. Bundan sonraki ilk adımı da MHP genel başkanından bekliyoruz. Sayın Bahçeli gidin kucaklayın halkımızı. Sorunlarını dinleyin, dertlerine ortak olun, anlayın sıkıntılarını ve çözüm üretin. Sayın Kılıçdaroğlu göstermelik kalmasın bu anlamlı ziyaretiniz. Yine gidin, çaylarını için, sofralarına oturun vatandaşımızın ve Ankara’dan çare üretmeyin… Yüzüne bakın, gözlerine bakın, gönüllerine girin, yar olun, yoldaş olun, gönüldaş olun, omuzdaş olun. Olun ki baktığınız yüzler de memleketin yüzü de gülsün artık.

Yörenin sorunları bellidir… Kaçmak yerine üzerine gidin, cesur olun, birilerinin hâkimiyetine bırakmayın vatan topraklarını.

CHP’nin bu girişimi MHP’ye de örnek olmalıdır.

Ben Diyarbakır CHP İl ve İlçe örgütlerini kutlamak isterim. Orada yaşatılan güzellik öncelikle partililerin özverili çalışmaları ve üstün gayretleriyle olmuştur. Diğerlerine de örnek olmasını canı gönülden temenni ederim. Bu tür memleket ziyaretleri sürmelidir, ülkeyi yönetmeye aday olan tüm siyasi partiler köşe bucak bırakmaksızın halkın arasında olmalıdır. Bilhassa cahil bırakılmaya çalışılan halkımıza doğru bilgilerle ışık olunmalıdır.

En çok bilen çok okuyan ve çok gezendir… Bizleri ayrıştırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir ve yetmemelidir de. Bu noktada hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Sapla samanı karıştırma lüksümüz yoktur. Her kim bölücülük yapıyor ya da destekliyorsa hep birlikte lanetleyelim. Bu Cumhuriyet bizim... Birlikte kurmayı ve yönetmeyi başaranlar bu karabulutları da def etmeyi başaracaklardır.

Dinleyelim, anlayalım, konuşalım, yapalım… Anahtar işte budur.

23.11.2010

Murat BARUT