Füze kalkanını indirdiniz mi şimdi?

Füze kalkanını indirdiniz mi şimdi?

Bir füze kalkanı konusu aldı başını gidiyor. Vay şöyleymiş vay böyleymiş… Liderler bir araya gelmiş, en popüler olanı bizimkiymiş. Türkiye istediğini almış ama ne hikmetse kumanda konusu sonra görüşülecekmiş. E siz değimliydiniz füzenin kumandası bizde olacak diye tutturan? Olmadı işte salladılar sizi anlamadınız mı? Efendim İran lafı geçmemiş protokolde, iyi de kime karşı yapılıyor bu Füze Kalkanı İsrail’e mi? Sarkozy bizim kedimiz İran diyor… Ancak Obama ona yüz vermemiş hep Sayın Gül’le ilgilenmiş. Tamam, bizde yedik o halde. Devam edelim Füze Kalkanı ne olmuş, inmiş mi? Bakalım olanlara…

Efendim Türkiye’nin dediği olmuş… Ne olmuş, nerde kumanda? Önemli bir şey değil demek ki o konu başka bahara bırakıldı. Şimdi bırakın siz boyunuzdan büyük işlerle milleti kandırmayı… Senin Füze Kalkanın olsa ne olur, olmasa ne olur. Sen F16 larını , Super Cobra helikopterlerini bir kontrol et hele de üstü kalsın efendim! Uçakların Anahtarları sizde de ne oluyor? Kumandası sizde mi o hava savunma araçlarınızın? Adam istediği anda ABD den bitiriyor işi, basıyor uzaktan kumandaya uçağımızı kaldıramıyoruz… Yalan mı? Gece görüş sistemlerini, hedefleme vb. sistemleri izinsiz kullanabiliyor muyuz? Hepimiz biliyoruz ki ABD den aldığımız tüm elektronik silah sistemlerin güdümü onların elindedir. Hayır değil diyenler ASELSAN da görevli mühendislerin sır ölümlerine sebep olan araştırmalarına bir bakıversinler… Bu şehitler ABD nin kontrolündeki hava ve kara silahlarımızın elektronik sistemlerini çözmüşler ve şifrelerini kırmışlardı… Öldüler ve bu konudaki çalışmalar bir anda bitti! İşte bu yüzden hep söylüyorum yeter artık oynamayın aklımızla, sandığınız kadar aptal değiliz henüz…

Chatham House’dan, CFR den Ödülü ver Füzeyi Kalkanını çak… Olan biten budur aslında. Şimdi üstüne birde anahtar versinler elinize, sallaya sallaya gezersiniz artık. Havası olur… Başbakanın deyimiyle caka satarsınız! Ya kumanda ne olacak? Kumanda mı? O olmaz işte. O kumanda uzaktan kumanda olacak göreceğiz. Her zamanki gibi ABD nin elinde olacak. Olsun, o kadar çatlak su kaçırmaz deriz unuturuz, nasıl olsa alıştık unutmya. Bir de şöyle bir NATO nun prestijini kurtarma meselesi var, tam evlere şenlik. Kendini kurtaramayan ülkenin Cumhurbaşkanı NATO nun prestijini kurtarmış… Daha geçen hafta malum ödülü almaya gitmiştiniz Kraliçe’den de, Sayın Hayrünnisa Gül türban hakkında görüş bildirmişti de hani siz durumu kurtarmak için gazeteci azarlayarak ‘BIKTIM’ demiştiniz. Hatırladınız mı Sayın Cumhurbaşkanı? İşte o zaman sizin karizmanız çizilmişti az biraz… En azından biz buradan öyle anladık. Şimdi NATO nun prestijini kurtardık diyorsunuz… Hayrünnisa hanımla anlaşabildiniz mi, ne oldu o ilköğretimde türban konusu demezler mi adama? Ben demem ama başkaları der gibime geliyor.

Cari açık 50 milyara vurmuş, popomuz açıkta kalmış bakınca Yoroz Dağından kabak gibi görünüyor. İşsizlik dayanılmaz boyutta, otu b.ku ithal ediyorsun yetmedi sığıra koyuna da geldi sıra. 3, 5 milyonluk Uruguay’ın 13 milyon sığırı var, bizim 72 milyon nüfusla 10 milyon sığırımız var. Hakkını yemeyelim ama bizim koyunların sayısı hiçbir ülkede yoktur nüfusa oranlarsanız hemen hemen yarısı kadar. Çoban da var hamdolsun ama yine de olmuyor, bir türlü kapatamıyoruz açığı…

İş yok, aş yok, para yok… yok oğlu yok. İnsan Hakları, basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, özel hayatın gizliliği, haberleşme özgürlüğü konularında o ülkeler arasında yerlerde sürünüyoruz. Yatak odalarımıza kadar yasa dışı dinleniyoruz, asker dinleniyor, bürokrat dinleniyor rezilliğin bini bir para ama NATO nun prestijini kurtarıyoruz. Millet borçtan harçtan poposunu kurtarma derdinde, borcunu ödeyemeyip rezilliğin her türlüsünü yaşayan esnaf, tüccar, sanayici şuracıkta tam karşımızda duruyor ama biz NOTO nun prestijini kurtarıyoruz. Ne ala Mualla diyorum ben…

Sahi ne oldu Füze Kalkanı indi mi şimdi? Hadi canım sende…

Kalın sağlıcakla, eğer kalabiliyorsanız… 22/11/2010 Murat Barut